Sabah gözlerimi üzerimde olan ağırlıkla açtım. Yüzümü buruşturup üzerimdeki yüke baktığımda şüphesiz bu Jungkook'un eliydi.
İç çekerek onu uyandırmadan elini üzerimden çektim. Yattığım yerde hafif doğrulup gerindim. Saat kaçtı acaba?
Gözlerimi yanıma çevirdiğimde Taehyung'un yer yatağında sessiz sessiz uyuduğunu gördüm. Yüzümde ufaktan bir gülümseme oluştuğunda yattığım yerden kalktım ve lavaboya gidip yüzümü yıkadım.
Odaya geri döndüğümde Taehyung'un hala uyuduğunu görmemle rahat bir nefes aldım. Yanına gidip yatağın yanına oturdum ve gözlerimle onu inceledim. O gerçekten mükemmeldi. Her haliyle. Böyle bir mükemmelliğe sahip olmak hayatımda yaşadığım tek iyi şeydi sanırım.
Eğer bana sorsalar 'bir sürü güzel şey mi istersin yoksa sadece Taehyung'u mu?' diye hiç tereddüt etmeden 'Taehyung' derim. Çünkü o bu dünyadaki bütün güzel şeylere bedel.
Gözlerim dudaklarında takıldığında kalbimin hızını arttırdığını hissettim. Gözüm kapalı olan gözleri ile dudakları arasında gidip gelirken yutkundum ve gözlerimi kapattım. Böyle birşey yapamazsın Jimin. O uyurken yapamazsın.
Gözlerimi yüzünden ayırmadan yanına uzandım ve yüzünü yakından izledim. Eğer onu sevdiğimi daha önceden fark etmiş olsaydım belki de her sabaha böyle uyanacaktım. Ona dokunabilecek, ona sarılıp onu öpebilecektim. Hayatımdaki en büyük keşke sanırım buydu. Keşke onu daha önceden sevseydim.
Gözümden bir yaş akıp yanağıma doğru süzüldüğünde kalbimin acıdığını hissettim. Onun ölmüş olduğu gerçeği ve ona asla dokunamayacak olmam canımı çok yakıyordu. Ben ona doya doya sarılmak istiyorum. Her sevgili gibi onu öpüp koynunda güzel kokusuyla uyumak istiyorum.
Evet, geçmişte bir sürü günah işlemiştim fakat ne olursa olsun ben bu acıyı hak etmemiştim.
"Jimin."
İsmimi onun o güzel, insanı sarhoş eden sesiyle duyduğumda gülümsedim. Tanrı bir yandan bana ceza verirken diğer yandan da bu cezamı hafifletiyordu. Evet, Taehyung'a dokunamıyor olabilirim ama o yanımda değil mi? Önemli olan da bu.
"Günaydın bebeğim."
Ona hep böyle seslenmek istemiştim. O gerçekten koca bir bebekti gözümde.
Taehyung'un yüzünde bir gülümseme oluştuğunda bedenini bana doğru döndürüp gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Günaydın minik Mochim."
Dediği şeyle güldüm. O çocukken bana hep böyle seslenirdi. Minik Mochi.
Üzerimdeki hüzün kalkarken gülümseyerek Taehyung'un yüzünü izledim.
Taehyung'da yüzündeki güzel gülümsemeyle beni izliyordu.
"Sizde kaldığım zamanları hatırlıyor musun?"
Taehyung merakla bana baktığında gülerek başımı salladım.
"Beraber evin içine çadır kurar ve içinde aynen bu şekilde uzanırdık."
O anılar gözümde canlandığında burukça gülümsedi.
"O anlara dönebilsek çok güzel olmaz mıydı?"
Taehyung parlayan gözleriyle bana baktığında elimi yavaşça kaldırıp yanağının üzerinde tuttum.
"Hm, çok güzel olurdu."
Taehyung'a olan kızgınlığım yok olmuştu. Onun gibi birine nasıl kızgın kalabilirdim ki zaten?
Gülerek elimi Taehyung'un yanağından çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Ghost Boyfriend ➳ Vmin
FantasyKim Taehyung yıllar sonra Park Jimin'in yanına dönebilmişti. Fakat bu dönüş ikisininde istemediği şekilde olmuştu. -Neden böyle oldu? Taehyung'tan ses çıkmayınca devam ettim. -Neden ölüyken yanıma gelmek zorundaydın ki? Taehyung'un iç çekişi kul...