Bana göre Taehyung cennetten gönderilmiş bir melek gibiydi. Beni her zaman gülümsetiyordu ve daha önce hiçbir insana bu kadar minnettar hissetmemişim. Sadece bir gülüşü ile bana umut verebiliyordu. Gerçekten tek yaptığı buydu. Gülümsemek ve etrafta dolaşmak, ama bunlar acınası hayatımı güzelleştiren yegane şeylerdi.
Görünüşü de bir meleğe benziyordu. Teni yumşacıktı, ve eli elime biçilmiş bir kaftan gibiydi. Hoş bir saçı vardı, dağınıkken bile iyi gözüküyordu. Asıl inanamadığım şey ise Taehyung'u sadece iki gündür tanıyıp ona karşı çok güçlü bir bağ hissetmemdi.
Şimdiden çok iyi arkadaşlardık. Küçük bir ağlama krizinden sonra, bana sıkıca sarılmıştı. Sıcacıktı ve kolları etrafımda güçlü hissettirmişti. Bir kaç dakika içinde tekrar gülümsemiştim, onun sayesinde.
Taehyung beni hayvanat bahçesine götürmeye karar verdi. Bu kadar küçük bir kasabada var olacağını tahmin etmiyordum, ama vardı ve kocamandı. Biletlerimizi aldıktan sonra beni haritanın yanına çekti, nereye gitmek istediğimi sordu sessizce. Çok fazla umursamıyordum, tek istediğim onunla vakit geçirmekti. Penguenleri seçtim, Taehyung seçimimden hoşnut olmuşa benziyordu. Elimi bırakıp ışık hızında penguenlerin olduğu yere koşmaya başladı. Gülümsedim ve peşinden gitmeden önce derin bir nefes aldım.
Koşarken düştüğünü gördüm ve hemen gidip yanına oturdum. Dizindeki yaraya dokunduğumda irkilmedi veya ağlamadı bile. Sadece sessizce güldü, gülümsemesi hayatım boyunca sahip olduğum bütün umutlardan daha parlaktı. Yarasına odaklanmayı bırakıp ben de gülümsedim. İçimden kahkahalar atmak gelmiyordu, sessiz olsa bile.
Taehyung elimi tutup gülümserken bunu dert etmiş gibi gözükmüyordu. Ayağa kalkıp onu da kendimle birlikte kaldırdım. Yürüyebildiğini göstermek için kafasını salladı. Karşılık verdim fakat elini bırakmadım. O kaşlarını çatınca ise telaş yapıp elini hemen bıraktım.
Taehyung kafasını sallayarak elimi tutmak istediğini söylemeye çalıştı. Elime tekrar uzandı ancak yarı yolda vazgeçti. Anormal davranışlarından dolayı kafam karışmıştı. Kaşlarını daha çok çattı ve gözündeki yaşlar belli iken yanımdan uzaklaştı.
Olduğum yerde kaldım, yere çivilenmiş gibiydim. Neyi yanlış yapmıştım? Sonunda, artık Taehyung'un benimle olmadığını kavradım. Gittiği tarafa doğru hızlıca koşmaya başlasam da ondan bir ize rastlayamadım. Her şeyi batırdım. diye düşündüm hayvanat bahçesinin dışındaki kaldırımda otururken.
Hala ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. Taehyung üzgün ve hayal kırıklığına uğramış gözüküyordu ama benim yüzümden mi yoksa başka bir şeyden dolayı mı olduğunu bilmiyordum. Yüzümü ellerimin arasına aldım ve ağlamaya başladım. Berbat etmiştim. İkinci günde batırmıştım. Adını haykırmak istedim, ancak yapamadım. Bunun üzerine daha şiddetli ağlamaya başladım.
Güneş batmaya başlıyordu, ama bu sefer sefaletime eşlik eden yağmur yağmıyordu. Nasıl hissedeceğimi bilmiyordum. Düşüncelerim aklımda acı içinde çığlık atıyordu. Onları susturacak bir düğmeye sahip olmak istedim, beni bu işkenceden kurtaracak bir düğmeye...
Birinin omzuma dokunduğunu hissedince ürktüm. Taehyung olamayacağını bildiğim için dokunuşundan hiçbir teselli hissetmedim. Dokunan kişi vazgeçmedi. Yanıma oturdu ve elini yüzümün önünde salladı. Gözlerimi devirerek suratına baktım.
Oğlan, gözlerindeki duyguları görmemi engelleyen bir güneş gözlüğü takıyordu. Yüzünde garip bir gülümseme yer alıyordu. Ah bir de gamzeleri vardı. Ne olduğunu anlatmamı ister gibi sorgulayıcı bir bakış attı.Cevabında omuzlarımı silktim, daha da fazla sorgulamadı zaten. Bir harita çıkarttı ve bir parka işaret etti. Onunla gelmemi istiyordu. Oğlan biraz garip davranıyordu fakat yapacak başka bir işim yoktu. Kafamı onaylayıcı bir şekilde salladığımda gülümsedi ve beni ayağa kaldırdı.
Parka ulaştıktan sonra birini beklediğini işaret etti. Artık ayrılmam gerektiğini düşündüm ama oğlan kolumdan tutup kafasını salladı. O sırada, arkamda birinin varlığını hissettim. Döndüğümde yüzünde tatlı bir gülümseme olan başka bir oğlanı gördüm. Çok güzel bir teni vardı. Gülümserken, Tuhaf olmayı bırak diye düşündüm içimden. Oğlan bana el salladıktan sonra gamzeli çocuğa sıkıca sarıldı.
Gamzeli çocuk bunun üzerine kızardı, utanarak geriye çekildi fakat diğer oğlan bunu fark etmiş gibi gözükmüyordu. Yürümeye başlamamız için işaret etti, ben de kafamı salladım ve onlarla birlikte yürümeye başladım.
++
Yazar Notu:
Bu bölümün ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama olan oldu artık.
Her neyse, mutluyum çünkü insanlar bu kitabı beğenmişe benziyor (yey) ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
Söylemek istediklerim bu kadar oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)
Yakında yeni bir bölümde görüşeceğiz.-Erica
Çevirmen Notu:
Taehyung ve Jungkook'un bu tatlılığı gözlerimi yaşartıyor. Kelimelerini kullanamasalar bile birbirlerini ne kadar güzel anlıyorlar, değil mi? :,)Bir sonraki bölümde görüşürüz <3
-Aiden

ŞİMDİ OKUDUĞUN
silence; vkook
Fiksi PenggemarJungkook'un duyduğu tek şey sessizliktir. Bu kitap @softkisu adlı Wattpad yazarının ''silence; vkook'' adlı kitabının Türkçe çevirisidir. Orijinal kitabın tüm hakları @softkisu da saklıdır. Çevirinin tamamı şahsıma aittir.