Sonunda parka ulaştığımızda kıyafetlerimiz ıslanmıştı, ayrıca biraz ısınmak umuduyla vücutlarımız birbirine yapışık yürüyorduk.
Taehyung birkaç dakika önce kırgın tarafını göstermiş olsa da, şu an parmaklarımla oynarken tekrar gülümsüyordu.
Aniden kafamıza bir örtü atılınca şaşırarak üstümüzden çektim. Daha önceki iki oğlan gülümseyerek bize bakıyordu. Burada olduklarına çok sevindim ve örtüyü tekrar alarak Taehyung'un ve kendimin omuzlarına sardım.
Başımı omzuna koydum, o da bana sarıldı, sonra gözlerimi kapatarak kokusunu içime çektim. O sırada birisi bacağımı tekmeledi. Gözlerimi açtığımda Namjoon'un beni tekmelemesini gülerek engellemeye çalışan Jin'i gördüm.
Önümdeki iki oğlana bakarken, Jin'e ve Namjoon'a bakarken, birden kaskatı kesildim. Aniden adlarını hatırlamam beni gafil avlamıştı. Yanılıyor olabilirdim ama isimleri nedense bana çok tanıdık gelmişti. Taehyung ani mod değişimimle endişelenmeye başlayınca konu üstünde çok da fazla durmamaya karar verdim.
Omzuma dokununca hemen transtan çıktım. Ayağa kalktım ve gülümseyerek onu da kaldırdım.
Jin yerden pikeyi alırken Namjoon elimi tuttu. Hepimiz birlikte koşmaya başlamadan önce ben de Taehyung'un elini tutmuştum. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ancak umrumda değildi.
Sadece koşmak bile iyi hissettirmişti, rüzgarın yüzüme vuruşu, kalp atışlarımın hızlanışı, Taehyung'un elimi sıkıca tutarken Namjoon'un hafifçe tutması...
Kahkaha atmak ve mutluluğumu haykırmak istedim, fakat ağzımı bile açamadım. Korkunç keşfimin üzerine koşmayı bıraktım. En başından itibaren konuşamıyordum, ama şimdi neden ağzımı açamıyordum? Ellerimi dudaklarımı aralamaya çalışmak için kullanmaya başladım.
Dışarıdan muhtemelen çıldırmış gibi gözüküyordum ama nasıl bir görüntü yarattığımı düşünmek için fazla endişeliydim.
Taehyung ellerimi yüzümden çekerek bana sorgulayıcı bir bakış attı. Kafamı salladım ve ellerimi hızlıca kendime çektim. Bu sefer göğsüme götürdüm, kalbim hala çok hızlı atıyordu ve bu canımı acıtıyordu.
Ağlamak istiyordum ancak yaşlarımın düşmesine izin vermedim. Ellerim titriyordu ve bacaklarım her an yıkılacakmış gibi sallanıyordu. Taehyung tekrar ellerimi tuttu ve sakinleşmem için okşadı. Jin ve Namjoon ise uzaktan izliyordu, yüzleri endişe ile kaplanmıştı.
Kafamdan sayı sayarken, burnumdan yavaş yavaş nefes alıp vermeye çalıştım. Taehyung yüzüme doğru eğildi ve dudaklarımızın birbirine ne kadar yakın olduğunu fark etmeden duramadım. Gözlerimi kapatarak çevremi yok saydım, böylece nefes alıp vermeye odaklanabilirdim.
Gözlerimi kapatırsam neler olacağını tahmin edebiliyordum ancak bir an için düşüncelerimden şüphe ettim, Taehyung neden beni öpsün ki? Ama o öptü.
Dudaklarımız yalnızca kısa bir zaman için bir araya gelmişti ancak geriye çekildiğimde ağzımı açabiliyordum. Nefes aldım, Taehyung bana gülümseyerek bakıyordu. Eğilip onu tekrar öpmek istedim ancak hiç gücüm kalmamıştı, bunun yerine yere düştüm.
Namjoon ve Jin'in hızlıca bize doğru koştuğunu gördüm ancak yüzleri buğuluydu ve net değildi. Gözlerim kararmaya başlıyordu, ne olduğunu bilmemek beni daha çok panikletiyordu.
Bayılmadan hemen önce Taehyung'un elini kavradım.
--
Yazar Notu:
Bilin bakalım kim geri döndü
Vkook geri döndü
Herkese yayın
Uzun bekletmeden ve kötü bölümden dolayı üzgünümÇevirmen Notu:
Çevirirken arada duraklayıp iç çekiyorum
Ah benim güzel çocuklarım bunları hak edecek naptınız siz
Üniversite ile olan işlerimden dolayı yeni bölüm uzun süre yayınlamadım. Fakat bundan sonra elimden geldiğince kısa sürede bitireceğim bölümleri, merak etmeyin.
Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silence; vkook
Fiksi PenggemarJungkook'un duyduğu tek şey sessizliktir. Bu kitap @softkisu adlı Wattpad yazarının ''silence; vkook'' adlı kitabının Türkçe çevirisidir. Orijinal kitabın tüm hakları @softkisu da saklıdır. Çevirinin tamamı şahsıma aittir.