Catra tırnaklarını bir anda şilteye batırdı ve tüm vücudu kaskatı kesildi. Kafasını Adora'ya çevirdi, göz bebekleri iğne ucu kadar küçülmüştü, tüyleri diken diken olmuştu. Adora paniğin ilk belirtilerini fark etti.
"Catra, sorun yok" Adora içgüdüsel olarak onu sakinleştirmeye çalışarak rahatlatıcı bir el uzattı.
Catra yüzünü buruşturup bir hayalet görmüş gibi Adora'dan uzaklaştı. "Hayır." sesi ağlamaklı çıkıyor, sesinde öfke yok, yalnızca korku ve çaresizlik var. Catra yataktan kalkmaya çalıştı ama bacakları onu taşıyamayacak kadar zayıf bir haldeydi ve sert bir şekilde yere düştü.
Adora "Catra!" diye bağırdı. ona yardım etmek için yeniden elini uzattı ama Catra geriye kaçtı, köşeye sıkışmış bir hayvan gibi duvara yaslanmıştı, nefes nefeseydi. Kuyruğu kabarmıştı. Adora, Catra savunmasızlığını ilgisizlik maskesinin arkasına saklamayı öğrenmesinden önceki çocukluk dönemlerinden beri onu böyle görmemişti.
Catra, "Çık kafamdan" diye inledi. "Beni yalnız bırak. İstediğini yeterince almadın mı?"
Adora'nın anlaması biraz zaman aldı.
Anladığında ise tüm vücudu buz kesti.
Catra dizlerini kendine çekmiş ağlıyor, sanki Horde Prime'ın hayaletini aklından çıkarabilecekmiş gibi pençeleriyle kafasını yırtıyordu. Adora öne doğru fırladı, Catra'nın bileklerinden yakaladı ve ellerini başından uzaklaştırdı. "Catra, hayır, bu gerçek, Sorun yok, artık güvendesin, ben burdayım-"
Catra, kesik kesik uluyarak, "Sadece bitir," diye feryat etti. "Lütfen. Sana söyledim, o geri dönmeyecek, bırak gideyim. Lütfen."
Adora daha önce Catra'nın böyle yalvardığını duymamıştı. O an Horde Prime'ı Kendi elleriyle öldüreceğine karar verdi ve bundan zevk alacaktı.
Adora Catra'nın üstüne çıkarak onu yere yatırdı. Salladığı ellerini tuttu ama yüzüne bir pençe darbesi yemekten kurtulamamıştı. Catra gözlerini sıkıyor, yüzünü umutsuzca çeviriyordu, göğsü hâlâ ağladığı için sarsılıyordu.
"Catra." Adora elinden geldiğince kesin bir şekilde konuşuyordu. "Catra. Dur, bu Horde Prime'ın oyunlarından biri değil. Ben gerçekten buradayım. Ve şu anda kıçıma büyük bir acı veriyorsun."
Catra gözlerini açtı ve şaşkınlıkla Adora'nın yüzüne baktı. Adora hafiften gülümsedi. "Senin için geri geldim salak. Seni kurtardım. Ve bunu yaşamana asla izin vermeyeceğime bahse girebilirsin."
Catra tereddüt etti. Sonra dolmuş gözleriyle başını yavaşça salladı. "Adora benim için geri dönmez."
"Eh, şanssızlık, çünkü döndüm. O yüzden lütfen kaşınmayı bırakıp şu aptal yatağa uzanıp dinlenebilir misin? " Catra artık onunla savaşmıyordu ama gözlerinde hâlâ güvensizlik vardı. Adora ortamı yumuşatmak umuduyla, "Ayrıca, Horde Prime'ın büyük bir kaybeden olduğunu söyleyebilir miyim? Onun daha korkunç bir Hordak olacağını düşünmüştüm ama en azından Hordak ne zaman susacağını biliyordu.
Catra gerçekten gülüyordu, bu Prime'ın kontrolüne karşı her şeyiyle savaşırken, platformun kenarında sendelediği zamanki aynı gergin kıkırdamaydı. Vücudu, Adora'nın altında gevşedi. Adora, Catra'nın ellerini dikkatlice bırakıp yanına çöktü. Adora böbürlenerek, "Sahte Adora bunu söyler miydi?" dedi. o, Catra'yı kucaklamak ve onu rahatlatmak istiyordu ama şu anda Catra'nın nazik dokunuşlara ihtiyacı olmadığını düşünüyordu. Bu ona Prime'ın sahiplenici hareketlerini daha fazla hatırlatabilirdi.
Catra uzun süre hareketsiz yattı. Odadaki tek ses onun nefes alış verişiydi. Sonra sonunda başını yana çevirerek Adora'nın yüzünü şaşkınlıkla inceledi. Kısık bir sesle "Gerçekten sensin," diye fısıldadı. "Benim için geri döndün."
"Evet." Adora basitçe cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Go / Catradora
Short StoryShe-ra and the Princess of Power çizgi filminin yaratıcı ve yapımcısı Noelle Stevenson'ın yazdığı kısa hikaye çevirisi