9 Final

469 64 3
                                    

Videoyu okuduktan sonra izleyebilirsiniz.

Gözleri kapandı ve odasının kapısından beş adım ötede uykuya daldı. O kadar ağır uyuyordu ki, Adora bir süre sonra onu bulup kollarına aldığında bile uyanmadı, ama onu dikkatlice yatağa yatırdığında, kıpırdandı ve gözlerini yavaşça açtı.

"Hey, Adora" diye mırıldandı.

Adora o aptal, salak sırıtışıyla sırıtıyordu. Salak. "İyi misin?"

"Evet iyiyim. Gerçekten yorgunum. Uyusam iyi olur."

Adora başını salladı ve uzaklaşmaya başladı, sonra durdu. Catra elini yakalamıştı - nazik, pençeleri geri çekilmiş ama sağlam. Hiçbir şey söylemedi, Adora'nın gözlerine bile bakmadı ama bırakmadı da.

Adora risk aldı.

"Hey, Catra?" sonunda fısıldadı. "Şey... Bu gece burada yatsam sorun olur mu? Sanırım Bow ve Glimmer ranzada sevişiyorlar ve oraya geri dönmek istemiyorum." Catra kırkırdadı, sanki mırlıyor gibiydi. Adora gülümsedi. Catra'yı güldürmekten hoşlanıyordu. 

"Eğer istersen," diye mırıldandı Catra. Adora zafer kazanmış gibi ayağa kalktı.

"Ben bi tane daha battaniye almaya gidiyorum. Yerde yatarım." Kapıya doğru gidiyordu ki Catra'nın sesiyle durdu.

"Adora."

Adora döndü ve sorgulayan gözlerle baktı. Catra şimdi ona bakıyordu. loş odada mavi ve altın rengi gözleri parlıyordu.

Catra sonunda "Aptal olma," dedi. "Yatak çok büyük."

"Vay." Adora kendinin bile duyamayacağı şekilde fısıldadı.

Adora yavaş ve dikkatlice yatağa, Catra'nın yanına uzandı. Catra'nın baktığı tarafta gergin bir şekilde yatıyordu, ama birbirlerine değmiyorlardı.  Catra'ya gözleri kocaman, sanki hızlı hareket edecek ve Catra'yı  korkutacakmış gibi baktı. Gergin geçen birkaç saniyenin sonunda Catra'nın ağzının kenarı küçük bir sırıtışla kıvrılıp sivri  bir dişi açığa çıktı.

"Salak at kuyruğunu çıkar, aptal," dedi. "Eğer onunla uyumaya devam edersen otuz yaşına gelmeden tüm saçlarını kaybedeceksin."

Adora ona dik dik baktı ama gevşeyerek saçlarındaki tokayı elastik bir şekilde çekip tokasını bileğine geçirdi. Saçları yüzüne döküldü, dağınık ve terliydi. Catra'ya şimdi mutlu musun? bakışı attı. 

O da yorgun görünüyordu. Catra bakışlarını tutmaya çalışıyordu. Adora'nın bunun ne anlama geldiğini hatırlayıp hatırlamadığını merak ederek yavaşça gözlerini kırptı. (Bildiğim kadarıyla kedilerin yavaş göz kırpması karşısındaki insanı sevdiğini ve ona güvendiğinin işaretidir.)

Adora aniden uzandı ve Catra'nın yüzünü çevreleyen kısa saçlarını eliyle taradı. Catra beklenmedik bir dokunuşla biraz zıpladı - Adora bilinçli bir şekilde elini çabucak geri çekti. "Ben sadece... Ben beğendim. Saçını."

Catra kayıtsız kalmaya çalışarak gözlerini devirdi. "Sanırım bu en azından Prime'a teşekkür etmem gerek bir şey. Bana güzel bir saç kesimi yaptı."

"Hayır." Adora bu düşünceden korkmuş görünüyordu. "Ben sadece-"

"Adora. Sorun değil." Catra biraz Adora'ya doğru kıvrıldı ama hala ona değmiyordu. "Sadece bir şakaydı. Beğenmene sevindim. Daha hafif hissettiriyor." Birbirlerinin gözlerine ayırmadan bakıyorlardı, ikisi de ilk uzağa bakan kişi olmak istemiyordu. Bundan sonra ne diyeceklerini bilmiyorlardı. Sonra...

"Teşekkürler," diye fısıldadı Catra. "Beni kurtardığın için. Geri geldiğin için teşekkür ederim."

Adora'nın gözleri şaşkınlıkla açıldı. O çok aptaldı. Hissettiği her duyguyu yüzünden okumak çok kolaydı. Belki Catra biraz daha böyle olmayı öğrenebilirdi.

Adora fısıldadı, "Seni bırakamam."

"Daha iyi olacağım," dedi Catra gözlerini kapayarak. "Seni çok kırdım. Üzgünüm. Bunu bir daha yapmayacağım. Ama biliyorum özür dilemek her şeyi düzeltmeyecek. Ve eğer gitmemi istersen, giderim."

Catra, Adora yaklaştıkça şiltenin hareket ettiğini hissediyordu, Catra nefesini yüzünde hissedecek kadar yakındı. "Gitmeni istemiyorum," dedi. "Seni burada istiyorum. Benimle. Seni gerçekten özledim Catra."  

İşte o an Catra içinde hissettiği boşluğu doldurdu. Fazla değil, bir anlık kuyruğuyla Adora'nın bacağına dokundu. Basit bir kazaymış gibi hafif bir dokunuştu bu. Adora hareket etmedi Catra da kuyruğunu geri çekmedi. Adora o an sessiz isteğini anladı.

Adora yaklaştı ve kolunu Catra'nın etrafına dolayıp onu kendine çekti. Catra başını Adora'nın çenesinin altına sokarak göğsünün sıcaklığına yerleşti. Sarılma biraz garipti, çocukken olduğu kadar kolay ve dikkatsiz değildi. Ama önemli değildi. Bu bir başlangıçtı.

Catra artık gözlerini açık tutamıyordu. Yıllar sonra geçirdiği en derin uykuya daldığında Adora, Catra'nın göğsünde titreşen yumuşak mırıldanmasını hissedebiliyordu. Bunun gerçekleştiğine inanamıyordu, Catra kollarının arasındaydı. Ama sorgulayamayacak kadar yorgundu. Yüzünü Catra'nın saçlarına gömdü ve mırıldanmasının onu uyutmasına izin verdi.

Gemi evine giderken uzayda sessizce ve huzur içinde hareket ediyordu.

Ve bitti. İlk çeviri denememdi son olur mu yoksa başka şeyler çevirir miyim bilmiyorum. Eğer bildiğiniz Catradora, Lumity, Clexa gibi shiplerin kısa hikayeleri varsa belki yapabilirim. Umarım beğenmişsinizdir. Sevgiyle kalın.

For The Honor of Gayskull!

Don't Go / CatradoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin