Selamm
Öncelikle bir şey söylemek istiyorum.
Ben bu kitabı yazarken tamamen doğaçlama yazıyorum. Ne kitabın gidişatı ne de finali aklımda değil.
Sadece klişe olmasın diye uğraşıyorum o kadar.
İyi okumalar dilerim!
...
Elvan'la okuldan çıkmış, onların evlerine doğru ilerliyorduk. Aşırı sessiz bir ortamdı.
"Mustafa da iyi çocuk ha"
Konu açmaya çalışırken saçmalamıştım.
"aynen"
Elvan'ın önüne geçip ters ters yürümeye başladım.
"hadi ama Elvan, bu gece sizde kalıyorum neşelen biraz"
Elvan bir anda durunca bende durdum.
"neden bizde kalıyorsun? Bir şey mi oldu?"
Neşeli yüzüm düştü ve bakışlarım ayaklarıma kaydı.
"bilmiyorum, babam sorma dedi"
Elvan elini omzuma koydu ve bana baktı.
"ikimizde iyi değiliz, bırak şu neşeli Hifa maskesini"
Ayakkabılarımda olan gözlerim onun gözleriyle buluştuğunda, ikimizin de gözleri dolmuştu.
"daha çok genciz, neden bu kadar acı çekiyoruz? Flora olmak için kavga ettiğim günleri özledim.."
Elvan'ın yarım ağız gülüşü çok şeyi anlatıyordu aslında.
"merak etme hifum, ben her zaman a Stellaydım."
Gülerek karşılık verdim, yürüyüşünü düzeltip yanına geçtim.
"bakar mısınız?"
Gelen sesle arkamı döndüğümde tanımadığımız bir çocuğun bize doğru geldiğini gördük.
"bu anahtar sizin mi?"
Soluk soluğa kalan çocuk, nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalışırken, dizlerini kırıp hafif eğilmişti.
"bakabilir miyim?"
Çocuk anahtarı elime bıraktığında anahtarlığına baktım. Son zamanlarda bu anahtarlık herkeste vardı ve karışmış olma ihtimali çok yüksekti.
Anahtatlığı çevirip arkasında yazan 'H' harfine baktım. Bu anahtarlık benimdi.
"evet benim, çok teşekkürler."
"rica ederim, bu arada kusura bakmazsanız bir şey soracaktım"
"buyurun?"
"siz piri reiste mi okuyorsunuz?"
"evet, neden ki?"
"bende orada okuyorum, neden tanıdık geldiğinizi şimdi anladım"
Elini mavi gömleğine sürüp uzattı.
"Batuhan ben"
"Hifa"
"Elvan"
"memnun oldum"
"bizde"
"sonra görüşürüz"
"görüşürüz"
Çocuk arkasını dönüp koşarak gittiğinde, bizde önümüze dönüp yola devam ettik. Elimde duran fenerbahçeli anahtarlığa baktım, ve arkasındaki 'H' harfini okşadım.
"Halil mi?"
Elvan'ın seslenmesiyle gözlerimin tekrar dolduğunu fark ettim. Başımı sallayarak onagladığımda sıkıca sarıldı bana.
"o çocuk.."
Dedim yutkunarak.
"Halil'e çok benzemiyor muydu?"
"benziyordu.."
Ağlaya ağlaya Elvan'ların evine vardığımızda, kapıyı endişeli gözleriyle Gülsüm Teyze açtı.
"ne oldu kızlar?"
Burukça gülümsedim,
"Halil"
Diyebildim sadece. Öpülesi elleri saçlarımda gezindikten sonra, gözleri Elvan'a döndü.
"ya sen?"
"Ağlamak bulaşıcıymış anne, onu fark ettim sayesinde"
...
Evett
Bol kafa karışmalı bir bölüm.
Multiye Mustafa, Batuhan ve Halil'i koydum.
Dilerseniz bakabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙋 𝙖 𝙣 𝙙 𝙖
Novela Juvenil"Büyük peluş ayılar nerede acaba?" "Gelin hemen göstereyim" "Teşekkür ederim ama burada panda yok?" "Ayıcık var efendim olmaz mı?" "Peki madem, ayıcık olsun"