•4•

1K 54 25
                                    

Bu bölümden çok memnun değilim ama yine de yayımlıyorum. O kadar memnun değilim ki sabah uyanınca yayınlamayı unuttum wiwnbauebdjs

Olumlu olumsuz tüm yorumlarınızı bekliyoruumm.

•••

Nisa: Prag'ın en ünlü mekanlarından birindeyiz. Prag denilince akla birası gelir. Onu tatmadan gitmene gönlüm razı olmazdı.

Sercan: Beni sarhoş edeceksin yani?

Nisa: Prag birası baya bi hafiftir. Onunla sarhoş olmayı başaran bir ben varım.

Sercan: Hadi bakalım. Görelim şu meşhur birayı.

İçeri geçip kendimize oturacak bir yer bulduk. Nisa gelen garsona bir şeyler söyledikten sonra bana döndü.

Nisa: Salamura peyniri ve birayı söyledim. Pişman olmayacaksın.

Zaten kısa süre sonra siparişlerimiz gelmişti. Tadları gayet güzeldi. Nisa da bana eşlik etmek amacıyla biraz bira içmişti.

Sercan: İçiyorsun ama kötü olma sonra.

Nisa: Bu kadarı da beni etkilemez bence. Öyle umuyorum en azından.

Ben olumlu anlamda başımı salladım. Zaman ilerlerken Nisa'ya baktığımda onu etkilememiş gibi durmuyordu.

Sercan: İyi misin?

Nisa: Gayet iyiyim. Hatta sana söylemem gereken şeyler var. Sarhoş değilim ama içkinin verdiği bir özgüven var sanrım.

Sercan: Bence şimdi bir şey söyleme. Sabah uyanıp keşke söylemeseydim diyeceğin şeyler olacak gibi hissediyorum.

Nisa: Sevgilimin beni aldattığını öğrendiğimde ağlarken ilk düşündüğüm şey ihanet olması gerekirken, ben ilk seni düşündüm. Onun yüzünden mi sana hayır dedim diye düşündüm hep. Bu beni kötü biri yapar mı? Kötü biri miyim ben?

Sercan: Değilsin. Asla değilsin.

Nisa: O zaman niye sevgilim varken seni bu kadar düşündüm? O zaman niye aldatılınca umrumda olmadı?

Sercan: Bunun cevabını sana ben vermem. Bu da senin tek başına çözmen gereken bir gizem.

Bi an gerçekten Nisa'nın beni sevebileceği düşüncesi aklıma geldi. Ama bu imkânsızdan da öte bi durumdu benim için. Bence benim üzüldüğümü fark edip bu yüzden vicdan azabı çekiyordu. Evet yani kesinlikle böyleydi.

Nisa: Gizemlerden nefret ediyorum. Ondan da nefret ediyorum.

Ondan derken eski sevgilisinden bahsettiğini çok net anlamıştım.

Sercan: Kalksak iyi olacak bence.

Nisa beni onaylandığında mekandan kalkarak taksiye bindik. Nisa'nın eve ulaştığından emin olmak için önce onu evine bırakmış sonra da ben otele geçmiştim.

Yastığa kafamı koyup uzun bir süre tavana bakıp düşündüm. Beni sevdiğinden falan değildi çünkü beni sevseydi her şey daha farklı olurdu. Sadece pişmandı çünkü iyi niyetliydi.

Düşüncelerimle uykuya daldım. Sabah erken bi saatte uyanıp kahvaltıya indim. Ardından odama çıkıp duşumu aldım ve üzerimi giyindim.

Bu hazırlığımın tek sebebi bugün burda son günüm olmasıydı. Yarın sabah uçakla birlikte hem Prag'ı hem de Nisa'yı terk edecektim. Derin bir nefes alarak Nisa'yı aradım.

Sercan: Günaydın Nisa. Nasılsın dün akşamdan sonra?

Nisa: İyi olmaya çalışıyorum. Biraz çenem açıldı galiba. Kusura bakma.

Sercan: Yok ya ne kusura bakacağım. Bugün son günüm malum. Nereye gidiyoruz kaptan?

Nisa: Hedef öncelikle bir kukla gösterisi ve sonra Karl Köprüsü. Devamını ben de bilmiyorum.

Sercan: Kulağa harika geliyor. O zaman nerde, ne zaman?

Nisa ile yer ve zaman konusunda anlaşıp o zamanda o yerde olmuştuk. Kukla gösterisinin yapılacağı yere gelmiştik.

Nisa: Benim yaşım 11 olduğu için hoşuma gidiyor olabilir. Sen de bi izle yorumla bakalım.

Sercan: Bence zevkli olacak. İlk kez izleyeceğim zaten.

Kukla gösterisi beklediğimden de iyi geçmişti. Ve sonra Karl Köprüsü'ne gelmiştik.

Nisa: Umarım yürümeyi seviyorsundur. Karşınızda Karl Köprüsü. Burda yürüyeceğiz.

Köprü gayet uzundu ama Nisa ile yürüyeceksem pek de sorun değildi açıkçası.

Beraber sessiz bir şekilde yürüyüp etrafa bakıyorduk. Gerçekten çok güzel bir yerdi.

Nisa'nın telefonu sessizliğimizi bozmuştu. Nisa kısa bir süre telefonla konuşmuştu ama ben dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım.

Nisa: İnanmıyorum! Ben Prag'da 3-5 yere başvuruda bulunmuştum. Hiçbiri kabul olmadı. Zaten kabul olmaz diye Türkiye'nin en ünlü mimarlık şirketine de başvurdum. Kabul oldu!

Sercan: Ne? Nasıl yani? Türkiye'ye mi geliyorsun sen şimdi?

Nisa: Evet yani öyle galiba. Öyle sanırım. Hiç beklemiyordum!

Sercan: Bir de bana sor.

Nisa: Efendim?

Sercan: Diyorum ki çok sevindim senin adına. Eminim harika iş çıkartacaksın.

Nisa: Umarım öyle olur. Biz sizi ararız dedikten sonra arayan tek şirket oldular.

Buna güldükten sonra bir an duraksadım.

Tam olarak şu anı kavramaya çalışıyorum da. Biri bana yardımcı olabilir mi? Ben gidiyorum diye üzülürken sevdiğim kadın benim gideceğim yere mi geliyor şu an?

Cheesecake (SerNis)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin