•14•

662 48 48
                                    

2 gün bölüm yoktu ama haklı sebeplerim var çünkü bayramdı eoanehsisd

Sizi minnoş bölümüzle baş başa bırakıyorum.

Her oy bana bayram harçlığı eoamwhsiebd

•••

Sercan Yıldırım

Az önce Nisa aramış ve yerimizi sormuştu. Yer bilgilerimizi ona verdikten sonra Mert'in yanına geçtim. Sessizliğimiz devam ederken bunu bozan Mert oldu.

Mert: Sevmek neden yetmiyor Sercan? Seviyorum lan işte. Ama olmuyor.

Sercan: Olur abi olur. Seviyorsanız bi şekilde barışırsınız ama tek önemli olan aynı hataları tekrar yapmamak.

Mert: Evrim hayatta gelip özür dilemez. Bu sefer ben de dilemiyorum. İnada bindi iş.

Evrim: Mert! Özür dilerim!

Mert hızla arkasına dönmüştü. Evrim'in ağlamaktan yüzü şişmişti. Nisa'yı yanında gördüğümde neredeyse ben de bayılacaktım.

Oğlum tamam EvMer barışsın da Nisa yeni kaza geçirdi lan, yatması lazım.

Mert ifadesiz yüzünü devam ettiriyordu. Ulan oyunculuğa bak! Bilmiyoruz sanki, birazdan sarılacaksın işte kıza.

Evrim: Biliyorum aşırı gereksiz sinirlendim. Bazen gereksiz çıkışlarım olabiliyor.

Mert: Ben de sana daha fazla ilgi göstereceğim. Diyeceğim ki patron dur sevgilimin tırnağı kırılmış.

Nisa ve ben gülmemek için dudaklarımızı birbirine bastırırken Evrim meşhur kahkahasını attı.

İkisi birbirine sarılırken ben çoktan Nisa'nın yanına gitmiştim bile.

Sercan: Marş marş eve! Senin burda olmaman lazım.

Nisa: Sevenler kavuşmasa mıydı yani?

Sercan: Sevenler kavuşurken sana zarar gelmesin yeter.

Bizimkilere veda ettikten sonra Nisa ile eve geçtik.

Akşam bi hışımla geldiğimden ne doğru düzgün uyuyabilmiş ne de dinlenebilmiştim. Bunu Nisa da fark etmiş olmalıydı.

Nisa: Sercan çok yorgunsun. Uyusana biraz.

Sercan: Seni bırakıp hiçbir yere gitmem. Uykuya bile.

Nisa: Beni bırak demiyorum ki. Gel şuraya.

Eliyle dizini işaret etmişti. Gülerek dizine yattım. Nisa yattığım gibi elini yanağıma yerleştirmişti.

Sercan: Şu an bana bir masal falan anlatman gerekmiyor mu?

Nisa: Sen istersin de anlatmaz mıyım?

Nisa birkaç saniye düşündükten sonra anlatmaya başladı.

Nisa: Günün birinde farklı diyarlardan gelen bir kız ile Keloğlan padişahın bir yarışmasında karşı takımlarda mücadele ediyorlarmış.

Uyumak yerine olduğum yerden sesli bir şekilde güldüm.

Sercan: Keloğlan ha? Sen de balkız mı oluyorsun şimdi?

Nisa: Uzaktan bakınca sarışın mı gözüküyorum? Ben pekmezkız olacağım.

Yüzümdeki gülümseme devam ederken yine kahkaha atmıştım.

Nisa: Keloğlan ve Pekmezkız birbirlerine o upuzun ve zor yarışmada aşık olsalar da aşık olmaları birlikte olmaları için yeterli değilmiş. Günlerden bir gün yarışma sonlarına yaklaşırken bunlar bu sefer iyice kavga etmeye başlamışlar. Pekmezkız Keloğlan'la aynı takımda olmak istememiş ve çoğu şey bununla başlamış aslında. Ve Keloğlan artık kızın yarışmadan gitmesini istemiş.

Sercan: Hop! İstemedi yarışmadan gitmesini falan. Yanlış bilgi bu.

Nisa: İsmimi verdin Sercan. İsim vermek ne demek?

Sercan: Ben atar yapmak istemiştim. Gideceğini hiç düşünmüyordum.

Nisa: Gittim ama neyse ki Cemal intikamımı aldı. Hatta Cemal Barış işbirliği.

Sercan: Vay şimdi böyle mi olduk? Dua et masalın geri kalanını merak ediyorum.

Nisa: Kız yarışmayı terk edince arkadaşları onun intikamını almış ve ikisi de yarışmadan elenmişler. Gel zaman git zaman bunlar yeniden karşılaşmışlar. Bu seferki karşılaşma kızın o uzak diyarındaymış. Bi şekilde uzakları yakın yapıp mesaferleri kaldırdıktan sonra musmutlu bir hayata başlamışlar.

Sercan: Başlamışlar mı gerçekten?

Nisa: Mutlu değil misin?

Sercan: O nasıl söz yavrum, küfür gibi? Dibine kadar mutluyum.

Nisa: O zaman?

Sercan: Sen kaza geçirdin. Ben tam ikimizin arası düzelmişken sana bana bi şey olmasından korkuyorum. O lanet 2 yılda niye sana hiç ulaşmadım diye pişman olmaktan korkuyorum. Ona şimdi de pişmanım ama olsun.

Nisa: Kaza yapmış olabilirim ama iyiyim. Kimseye bir şey olmayacak. Beni aldatmadığın sürece bize bi şey olmaz.

Dalgayla söylediği cümleye güldüm. Gerçeklik payı olduğunun da yeterince farkındaydım.

Sercan: Hiç niyetim yok, merak etme.

Nisa'nın dizinde yatarken başımı ona doğru çevirdim. Hafif dağılmış topuzu ile ne kadar harika olduğunu düşündüm.

Sercan: Çok güzelsin, çok tatlısın, işinde başarılısın hatta işin dışında bir çok alanda başarılısın. Kendimi bazen senin yanına yakıştıramıyorum.

Nisa: Sen işinde başarılı değilsin sanki. Ayrıca sen de çok yakışıklı ve karizmatiksin. Kendini bir de beyaz gömlekle gör. Her şeyi geçtim seni sevmem için yakışıklı veya başarılı olmana gerek yok. Ben seni sen olduğun için seviyorum. Merhametin için seviyorum. Anlıyor musun?

Sercan: Bundan sonra üstümden beyaz gömlek çıkarırsam ne olayım. Beyaz gömlekle uyuyacağım.

Nisa: O kadar konuştum taktığın noktaya bak ya!

Nisa kafasını geriye atarak gülmüştü. Nisa'nın dizinden kalkarak ona sarıldım.

Sarılmak bazen yüzlerce öpücükten binlerce cümleden daha değerli olabiliyordu.

Tam şu anda olduğu gibi...

Cheesecake (SerNis)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin