Yeniden merhaba! Şarkı serimize Yalın'la devam ediyoruz.
Oy ve yorumlarımızı bekliyorum. Paragraf arası yorumlara da bir ayrı düşüyorum haberiniz olsun. Hani atmak istersiniz falan.
♡♡♡
•••
Nisa Bölükbaşı
Sercan tribüne doğru gelerek elindeki kağıdı elden ele bana uzattı. Kalbim ağzımda atıyordu. Notu elime alıp okudum. Ben iletişime geçmemize imkansız gözüyle bakarken o bir yolunu bulmuştu işte.
Babam da yanımda notu okuyordu. Bu biraz rahatsızlık verse de çok fazla takılmadım. O okumasa bile ne yazdığını söylerdim çünkü bizim babamla gizlimiz saklımız olmazdı.
Bekir: Bak, insan istediği zaman nasıl da ulaşıyor. Seviyorum bu çocuğun bu azmini.
Nisa: Ulaştı da ben ne yapacağım ki?
Bekir: Maç bitince paşa paşa arayacaksın güzel kızım. Sonra gidip konuşacaksınız. Belli ki söylemek istediği bir şey var.
Derin bir nefes aldım. Yarışma bittikten sonra hiç konuşmamıştık. Bunun gerginliği üzerimdeydi.
Maç bittikten sonra staddan babamla çıktık. Babam konuşmama izin vermeden arabaya binerek beni orda tek başıma bıraktı. Yakınlardaki bir kafeye oturdum. Telefonuma Sercan'ın numarasını kaydettikten sonra arama tuşuna bastım.
Sercan: Ah selam! Bi an gerçekten aramayacaksın zannettim.
Nisa: O kadar çabaya aramasam yazık olurdu. Şey ben stadın karşısındaki kafeye oturdum. Yani istersen gelebilirsin.
Sercan: Işınlanıyorum.
Telefonu kapatarak masaya koydum. İçimden sürekli olarak saçımı başımı düzeltmek geliyordu.
Sercan Yıldırım
Hemen duşumu alıp üzerimi değiştirdim ve Nisa'nın aramasını bekledim. Aramıyordu hâlâ aramıyordu. Ben ümidi kesmişken duyulan telefonumun sesi beni son derece mutlu etmişti.
Staddan çıkıp tam karşısındaki kafeye ilerledim. Her adımımda kalp atış sesim daha da belirginleşiyordu.
Içeri girdiğimde gözüm direkt Nisa'yı buldu. Yanına giderek oturdum. Bir süre birbirimize bakıp sustuktan sonra garson geldi.
Sercan: Two cheesecake, please. (İki cheesecake, lütfen.)
Nisa cheesecake duyduğu gibi gülmeye başlamıştı.
Nisa: Ne günlerdi. Zordu ama geriye bakınca insanın yüzünde bir gülümseme oluşturuyor.
Sercan: Harbiden öyle. Ben bi de tribünde seni görünce o kadar şaşırdım ki. Böyle eski günlerden birini görmek iyi geldi.
Nisa: Ben de seni sahada görünce şaşırdım gerçekten. Haberim yoktu Türk Milli Takımında olduğundan. Ama güzel bi sürpriz oldu.
Sercan: Evet, bahaneyle cheesecake yemiş olacağız.
Nisa: Ama cheesecakeler benden. Borcum vardı. Gecikmeli de olsa o borcu ödeyeceğim.
Nisa'nın bunu demesiyle gülümsedim ve başımı eğdim. Nisa ile öylesine sohbet etmek bile insana huzur veriyordu.
Sercan: Benim ne yaptığım belli futbolla uğraşıyorum. Sen neler yapıyorsun?
Nisa: Ben sporu bıraktım yani meslek olarak. Mimarlık fakültesini bitirdim. Burda bir şirkette mimarlık yapıyorum. Pek memnun değilim ama. Birkaç farklı yere başvurdum. Her ne olursa olsun masa başında olmak o kadar spor yaptıktan sonra iyi geliyor.
Sercan: Vaay masa başı işler falan değişmişsin.
Nisa: Ee aradan yıllar geçti büyüdüm biraz yani 9 yaşından 11'e geçtim. Büyük bi adımdı benim için.
Sercan: Bayaa büyümüşsün ya. Eski Nisa yok yani.
Nisa: Kısmen diyelim. Malum hâlâ avokadosuyla uyuyan küçük bir kız tarafım da var.
Benim sevdiğim tarafın yani diye içimden geçirdim.
Sercan: Bi sevgilin vardı... Nasıl gidiyor onunla?
Aferin Sercan pat diye sor öyle. Lafı dolandırmaya hiç zahmet etme.
Nisa: Ayrıldık. Yani daha doğrusu aldattı beni.
Şaşkınlıktan neredeyse çenem çizgifilmlerdeki gibi yere değecekti. Nisa'yı aldatmak için net gerizekalı olması gerekirdi.
Sercan: Yok artık! Senin gibi harika birini aldatan adam da yani... Senden daha iyisini hayatı boyunca arasa da bulamayacak.
Nisa: Buldu bile. Yani beni aldattığı kızla evlendiler geçenlerde.
Sercan: Ben birini bulamaz demedim ki. Senden daha iyisini bulamaz dedim.
Ben cümlemi söyledikten sonra masada sessizlik olmuştu. Cheesecakelerimizi getiren garsona neredeyse teşekkür edecektim zamanlanmasından dolayı.
Bir süre önümüzdeki tatlılarla uğraştık.
Nisa: Daha burda mısın?
Aslında yarın gitmem gerekiyordu. Ama Nisa bunu sorduysa tabiki daha burdaydım.
Sercan: Evet, yani birkaç gün daha burdayım. Görüşür müyüz?
Nisa: Bir rehbere ihtiyacın varsa yardımcı olurum.
Sercan: Tabi, çok ihtiyacım var. Hep bir rehbere ihtiyacım vardı.
Sercan ne diyosun oğlum?
Nisa: Ben gideyim artık. Sana iyi dinlenmeler. Ha bu arada güzel bi maçtı, tebrikler.
Sen izlersen her maç böyle güzel olur.
Sercan: Teşekkürler. Görüşürüz.
Ikimiz de ayağa kalktık. Sarılmak için ilk hamleyi yapan Nisa oldu. Ellerimi beline sardım. Elimde olmadan gözlerimi kapattım. Kokusu beni mest etmişti.
Kısa süre sonra ayrılmış olsak da etkisi bende uzun süre devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheesecake (SerNis)
FanficCheesecake ile başlayan bir aşk hikayesi... İlk kitabımdan gelenlere merhaba diyorum ve gelmeyenlere ilk kitabımı okumalarını öneriyorum. Hepiniz hoşgeldiniz. ♡