Medya ~ Soo Jin
~~Keyifli okumalar~~Okulun 1 saat erken geldiğim için bahçede bir banka oturmuş etrafı izliyordum. Okulda hiç kimsenin olmaması işime gelmişti. Gözlerimi kapatıp, havanı içime çektim. Gözlerimi kapatınca gözümün önüne Taeyong'la eski geçirdiğimiz günler geliyordu. Ve gözümü açtığımda ise bana doğru gülümseyerek gelen Taeyong ve Lalice. Göz devirdim.. Bir gün olsa bile onları görmek istemiyordum. Nefret mi ediyordum, yoksa seviyormuydum ikisinide. Duyğularım karmakarışıktı..
Lalice elindeki milkshake'i bana uzatınca ona sadece aval aval baktım. Buna hayır diyemezdim. Milkshake'i çok seviyordum..
Lalice bana Taeyong'la dün sinemada olduklarını söylemiş, ve birlikte çok eğlendiklerini söylemişti. Yüzümde sahte bir gülücükle Lalice'in söylediklerini dinliyordum. Biran Lalice susmuş ve derin bir nefes almıştı. Sanki bana birşey söyleyecekmiş gibi geliyordu. Ama çekiniyordu.
"Soo Jin?" dedi.
"Hıh?"
"Senin Y-yukhei'le aranda birşey mi var?" bunu diyince gözlerimi kocaman açmıştım. Şaşırmıştım. Neden böyle birşey dedi ki..
"H-hayır y-yok." ellerimin içi terlemişti ve Lalice bunu farketmişti.
"Sizi öpüşürken gördüm!" Ne? Görmüş mü? Nerde görmüş? Tanrım kafam allak bullak oldu. Taeyong'a gözüm kaydı. Eminim onunda aklında bu sorular vardı.
"Hayır, y-yani o öpücük öylesineydi. Sen bizi nerde gördün ki? B-başka birinide gördün mü?"
"Annemde arabada giderken gördüm. Ayrıca hayır sadece sen ve onu gördüm." Taeyong ve ben derin bir iç çektik. Ve Lalice bu heyecanımızı farketmişti. Taeyong'a..
"Noluyor yaa size, ne bu heyecan?" Taeyong..
"Hiçbir şey, hadi sevgilim gidelim." dedi ve el-ele tutuşup gittiler. Arkalarında sinirli gözlerle bakıyordum. Sessizce ve ayağımı yere vurarak..
"Tam bir şerefsizsin Lee Taeyong!" dedim, tam arkamı dönüp gidiyordum ki, birisine çarpana kadar. Kafamı kaldırıp baktığımda ise bana gülümseyerek bakan bir Yukhei beklemiyordum. Aramızdaki boy farkı çoktu.. Burnumu sıktı.
"Çok tatlısın!" dedi sadece. Saçımı karıştırdı, elini ittim ve ondan bir adım geriye gittim. Sinirli çıkan sesimle konuşmaya başladım.
"Nesin sen haa? Kendini kahraman zanneden bir aptal mı, beni öpme, bana sarılma hakkını kim seviyor sana? Unutma Yukhei, ben seni sevmiyorum!" dedim. Sessizce, ama onun duyabileceği bir halde "sevmiycemde!" dedim. Arkamı dönüp gidecektim ki, bileğimden tuttu. Önce bileğime sonra yüzüne baktım. Beni kendine çekti, aramızda mesafe bile yoktu.
"Bırak!" dedim sadece. Konuşmuyordu öylece sırıtarak yüzüme bakıyordu.
"Bırak Yukhei! Bak sapık var diye bağırırım!" yine konuşmuyordu ve bu beni sinirlendiriyordu.
"SA-" bağırmamamın sebebi eliyle ağzımı kapatmasıydı. Gözlerimi sonuna kadar açtım.
"Noldu dilini kedimi yuttu!" dedi. Hala eliyle ağzımı kapatıyordu. Göz devirdim. Bacağımla karnına bir tekme savurdum. Karnını tutmuş acıyla inliyordu. Saçalrımı savurarak ordan uzaklaştım. Sınıfa gittim ve sırama oturdum. İyiki yalnız oturuyorum. Sınıf dolmaya başlamıştı. Taeyong ve Lalice gelmiş sıralarına oturmuştu. Hoca sınıfa girdi.
"Sınıfa yeni bir öğrenci geldi arkadaşlar." dedi hoca. Öğrenci sınıfa ilk adımı atmasıyla şok olmuştum. Resmen yeni öğrenci Yukhei'ydi. Gözlerime inanamıyordum. Ben ona aval aval bakarken, o kendini tanıtmış ve öğretmenden izin almadan benim sırama oturmuştu. Ona sessizce..
"Bu ne rahatlık yaa?" dedim kaşlarımı çatarak. Yine susuyor, herzamanki gibi susuyor ve bu beni deli ediyor.
.
.
Zil çalmıştı. Tüm saat Yukhei sıraya başını koymuş beni izlemişti. Hem utanıyordum hem de sinirleniyordum. Ve şu an hala izliyor. Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.
"İzin verirsen kantine gidicem!" kafasını sıradan kaldırdı. Sırıtarak konuştu.
"Gidemezsin."
"Gidicem diyorum anlamıyormusun, açım açım yemek yiycem!" dedim sinirlimle. Ayağa kakltı ve bana yol verdi. Ama arkamca geliyordu.. Kantine geldiğimde boş bir sıraya oturdum. Aslında aç değildim, sadece gitmek için öyle dedim.
Uzaktan elinde yemekle gelen bir Yukhei beklemiyordum. Yanıma geldiğinde masaya oturdu. Yemeği karşıma koydu ve gözleriyle yemeği gösterdi. Yemeği hafifce ona ittirdim.
"Ne bu şimdi?"
"Yemek!" dedi kendinden emince. Budefa bağırarak konuşmaya başladım.
"GÖRÜYORUM YEMEK OLDUĞUNU...(biraz durksadı) BEN SANA NE DEDİM YUKHEİ? BİZLE HİÇBİR ŞEY OLMAZ DEMEDİM Mİ? NEDEN ANLAMIYORSUN, HAA NEDEN ANLAMIYORSUN?" kantinde herkes bize bakıyordu. Sanarım Yukhei sinirlenmişti, bu gözlerindeki sinirden belliydi. Bağırarak konuşmaya başladı.
"KES SESİNİ. SEN KENDİNİ NE ZANEDİYORSUN, SEN KİMSİN DE BANA BAĞIRIYORSUN KİMSİN HAA SEN?... SENİ HERKESTEN KURTARAN BEN, SEN AĞLAYINCA YANINDA OLAN BEN, BAŞKA NE İSTİYORSUN HAA?" dedi ve arkasını dönüp gitti. Gözlerim dolmuştu. Suçlu ben olduğum halde yine gözlerim dolmuştu. Onu çok kırmıştım.. ve yinede herşeyin suçlusun BENDİM..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴇsᴋɪ sᴇᴠɢɪʟɪᴍ ᴇɴ ʏᴀᴋıɴ ᴀʀᴋᴀᴅᴀşıᴍʟᴀ sᴇᴠɢɪʟɪ!
FanfictionNeden? Neden herşey böyle olmak zorunda?.. Lee Taeyong gözlerimin içine baka baka sevgilinle flörtleşiyorsun. Canım ne kadar yanıyor biliyor musun? Sen Lalice'e "seni seviyorum" derken benim gözümde hep eski hatıralarımız canlanıyor.. Peki sen ne ya...