Gerilen Öfkeler

1.1K 92 55
                                    

Yolculuktan dün geldiklerinde bir süre dinlenmişlerdi,Areum kendi arkadaşları ile Jaehyun ise kendi arkadaşları ile takılmıştı. Ama o yılların büyüsünü taşıyan öpücük akıllarındaydı. Şuan ise o öpücükten sonra karşı karşıya geldikleri andı. Ancak,hoş olmayan bir an.

Ortamın havası o kadar gergindi ki Areum,önündeki yemeği yiyemeyecek kadar iştahsızdı. Jaehyun'un da ondan farkı yoktu. Stresliydi.

Tatile geldikleri yeri öğrendiği an bunu Haeun'a yetiştirmişti ve bu yetmezmiş gibi ikisi beraber tatillerini zehir etmeye gelmişti. Jaehyun,Areum'a göre daha rahattı. Areum her an bir şey olacakmış gibi davranıyordu.

"Areum,yemeğini ye." Suri,Areum'un kolunu dürttüğünde Jaehyun bakışlarını Areum'un hiç dopdolu tabağına çıkardı. Areum ise gözlerini davetsiz misafirlere dikti. "İştahım kaçtı." İma ile çatalını gürültülü bir şekilde masaya bıraktığında,Haeun ona ukalaca gülümseyip kestiği etini ağzına attı.

Yüzsüz gibi Mingyu ile buraya gelmesi onu çıldırtıyordu. Gözlerini Mingyu'ya çevirdiğinde birbirlerine meydan okurcasına baktılar. Bir şeyler vardı,bu ikili bir şey biliyorlardı. "Jaehyun,boş bir yerlere gidelim mi?" Ağzına lokmasını atarak konuştuğunda Jaehyun kafasını salladı. "Olur,şimdi mi?"

"Şimdi."

"Gitme." Aniden araya girmesi ile tüm bakışlar ona döndü. Areum hiç olmadığı kadar gergindi ve huzursuzdu gitmesini istemiyordu. Mingyu ona histerik bir kahkaha atarken Jaehyun yüzünü süzdü. "Bir şey olduğu yok. Gidelim."

Onu umursamamasının verdiği kızgınlıklagözlerini devirip önündeki suyu hızlıca içti. "Bir kere de dinle seni lanet adam." Suri ona sakin olmasını gevelerken Areum sadece huzursuzlukla kıpırdanmakla yetindi.

"Evet? Ne konuşacağız?" Jaehyun merakla ona bakarken Mingyu ona baktı. Öfkeli bir bakıştı bu,hesap sormak ister gibi. "Areum'u ne kadardır seviyorsun?"

Gelen soru ile Jaehyun kafasına sert bir şeyle vurulmuş gibi hissetti,afalladığı her yerden belli olan suratını süzdü Mingyu. "Eve ilk geldiğinden beri mi,onunla çıkmaya başladığımda mı,hm? Söylesene." Yavaşça ona adımlar attı,Jaehyun sadece onun sinirle yanıp tutuşan yüzüne bakmakla yetiniyordu. Ne cevap vereceğini şaşırmıştı. "Yalan mı söyleyeceksin bana? İnkar mı edeceksin?"

"Hayır...." dudaklarını birbirine basıtırarak kafasını iki yana salladı. "Yalan söylemeyeceğim." Mingyu sinirle güldü,elini yumruk yaparak Jaehyun'un göğsüne koyarak onu itti. "Bu şerefsizliği yaptın yani. Ortaokuldayken anlamıştım... inkar ettim. Jaehyun yapmaz dedim. Areum'un hiçbir zaman bizimle arkadaş olmamasını istemiştin,bu muydu sebebi?"

"Buydu." Mingyu daha fazla dayanamadı sinirden sıktığı yumruğunu Jaehyun'un yüzüne sıkı bir yumruk geçirdi. Jaehyun sırtını sertçe ağaca vurduğunda saçları önüne düştü. Daha fazla inkar etmenin bir şeye yararı yoktu,pişman değildi. Mingyu hırsla tişörtünü tuttu ve bir kez daha ona vurdu. Hırsını alamadı ancak Jaehyun tepki vermemeyi seçti. Areum az sonra kırışan tişörtüne ve yaralı suratına bakarak her şeyi anlayacaktı.

"Nasıl yaparsın? Arkadaşlık dediğin bu muydu senin? Bu muydu arkadaşlığın? Dalga mı geçiyordunuz benimle, ha dalga mı geçiyordunuz?"

"Areum'un bir suçu yok,o hiçbir şey yapmadı."

"Neden gözümün içine baka baka yaptın bunu? Kardeşimdin sen benim!"

Sinirden köpürüyordu,Jaehyun'un bunu yapmasını kabul edemiyordu. Çünkü o Jaehyun'du. Her zaman yanında olan arkadaşı. Jaehyun daha fazla dayanamadı yerlerdi değiştirerek Mingyu'ya sertçe vurdu.

"Ben mi istedim böyle olmasını? Söylecektim sana,itiraf edecektim. Ama yapamadım."

Ağzından hafifçe kanlar akarken Mingyu'un elmacık kemiği kızarmıştı. "Öylesine bir şeydi desene,sevmedim de. Yalan söyle."

"Yalan söyleyemem. Yapamam."

"Söyle!" Jaehyun derin bir nefes aldı. Yakalarından tutarak onu kendine yaklaştırdı. "Yeter. Sevdim bende sevdim,herkes duysun. Bende sevdim!" Tüm bunları söylerken her şeyi kanıtlamak istercesine bağırıyordu. Gözlerini açarak Mingyu'nun ensesinden tuttu. "Bak. Deli gibi aşığım!"

Bunu demesi ile Mingyu ellerini savurarak itti,zaten gücü olmayan Jaehyun gelen darbe ile yere düştü. Yüzüne gelen ardı ardına olan yumrukları engellemedi. "Görüşeceğiz seninle. Görüşeceğiz Jung Jaehyun. Sevgilini senden çalacağım."

Büyük bir iğrenme ifadesi ile ona baktığında arkasını dönüp gidecekken Jaehyun sertçe onu tuttu. "Sakın. Sakın Areum'a zarar verme."

Mingyu alayla güldü. "Merak etme,sadece konuşacağım. Sevgilinle."
Hızlı adımlarla yemek yedikleri alana yaklaşırken tüm bakışlar Mingyu'ya döndü. Öfkeden köpürdüğü çok belliydi.

"Ne bu haller?" Mina ona ters bir tavırla baktığında Mingyu'nun gözlerinin tek hedefi Areum oldu. "Areum."

Areum de saçını kulağının arkasına sıkıştırarak ona baktı ancak bir cevap vermedi. "Gel,konuşacaklarımız var."

"Konuşacak bir şey yok."

"Var dedim."

"Bende yok dedi- bıraksana ya! Ne istiyorsun?" Mingyu kolundan acıtacak bir şekilde onu kaldırıp sürüklerken Areum sinirle ona bağırdı. "Çok güzel tiyatro çevirtmişsiniz arkamdan. Çok mu seviyorsun Jaehyun'u?"

"Yok öyle bir şey. Hem sanane,bıraksana." Masadakiler ikisini ayırmaya çalışırken resmen gözleri dönmüştü. "Bırak kızı." Mark ve Johnny,Mingyu'yu geriye çekmeye çalıştı.

"Sana eline koluna sahip çık dedim." Yalpalayarak gelen Jaehyun Mingyu'nun yakalarından tutup zar zor onu ayırdığında Mingyu tamamen kendini kaybetmişti. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Jaehyun'un dağılmış yüzü,Areum ve Mingyu'nun birbirine olan düşmanlığı... "Yüzüne ne oldu senin? İyi misin?"

Areum endişeli bir şekilde ona bakarken Mingyu kahkahalara boğuldu ve ikisini de itti. "Hasiktir ya,nasıl bir aşk bu? Bize de anlatsanıza."

Areum o kadar sinirlenmişti ki,bu siniri kendisine olan tavırdan değil. Jaehyun'un yaralanmasındandı. "Neden Jaehyun diye kendini yiyip bitiriyorsun değil mi? Bak,o burada,benim yanımda. Hep yanımda! Her zaman yanımda! Ama merak etme biz sevgili değiliz,olamayızda..." Herkes büyük bir sessizliğe bürünürken Haeun keyifle sırıttı. İşler çok daha karışacaktı.

Jaehyun ise ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu. 'Birlikte olamayız.' Cümlesi beyninde yankı yapıyordu. Haklıydı.

Aşk pervasız bir şeydi. Güldüğünde olan nazik his,dokunduğunuda olan kalp çarpıntısı,sarıldığınızda göğsünüzdeki tokluk,her zaman ona dokunup öpmeyi istemek. Baş belası bir şeydi.

"O zaman...." Haeun'un konuşması ile dikkatler ona yöneldi. "Birbirinizi sevmiyorsanız,şunu yapabilirim." Areum dışında herkes ona bakarken Haeun hızlı adımlarla Jaehyun'un dibindeki bitti.

"Bunu."

Ve o zehirli dudaklar daha dün öptüğü dudaklara değdiğinde Areum için bir günlük masal bitmişti.

𝘽𝙤𝙤𝙢 ❦ 𝙅𝙪𝙣𝙜 𝙅𝙖𝙚𝙝𝙮𝙪𝙣  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin