•<Akşam Yemeği>•
Prens'in mektubunu alalı bir günü geçmemişti. Harumi'ye göre sadece şakaydı. Kendi krallığı sadece alan bakımından zengindi. Ama Oni İmparotorluğu... Bambaşka bir sayfaydı. Bir kere bile gitmemesine rağmen imparatorluğun ne kadar güzel olduğunu aşk romanında bile oraya yer veren yazarlardan öğrenmişti.
"Anne dün gece ne olduğuna inanamayacaksın. Prens Lloyd şaka yaptı."
"O nasıl oluyor?" Kraliçe Lloyd'un en erken bu gece geleceğini biliyordu. Burada olmadığı halde nasıl şaka yapabiliyor olabilir?
"Mektup yollamış. Al bak." Yavaşça aklında soru işaretleri bulunduran annesine doğru uzattı. Annesi kızının saflığına mı gülsün yoksa yoksa Lloyd'un yalanına* mı, karar veremedi.
( * : Mektubun arabadan bir gün önce dönmesini saçma buluyor. Lloyd bilerek gecikti anlamı çıkıyor.)
"Oni Krallığının Veliaht Prensi, Lloyd Garmadon, geldi." Yemek salonunda yapılan duyuru mektubun şaka olmadığını Harumi'nin yüzüne çarpmıştı. Prensi formaliteler gereği selamlamak için masadan ayrıldılar.
Önce saygı gereği Prens eğildi. "Emerald Krallığının Kral ve Kraliçesine selamlar." "Kafanı kaldırabilirsin." Kafasını kaldırıp belini düzledi. Üç gündür yoldaydı, çok yorgundu.
"Yemekte bize katılmak ister misiniz?" Annesinin nazik teklifi kızı için o kadar iyi değildi. Hala çocuğa gözünden bile bakamıyordu. Çocukken babasının alev gibi kırmızı gözleri olduğunu duymuştu. Ondan sonra sadece bir defa Lloyd ile karşılaşmış ama bakmamıştı.
"Keyif duyarım." Bakıp bakmaması karnı acıkan prensin fazla umurunda değildi.
"Umarım yolculuğunuzdan eğlenmişsinizdir." Kralın sohbet açmaya çalışması takdire şayandı. "Yolculuk uzun sürdü ama etrafın bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. Bu arada şövalyelerim için konaklayacak yer göstermenizi umuyodum. Takdir edecek olursunuz ki en az benim kadar bitkinler." Kral kafasını olur der şekilde salladı. İşaret parmağını sallayarak adamlarından birine emir verdi. "Belki kızım size etrafı dolaştırabilir." İkisi aynı anda reddetti. Biri gereksiz yere olan korkusundan, diğeri ise akşam akşam prensesin teki ile uğraşmak istememesinden.
"Odama gidip dinlenmeyi tercih ederim. Yarın öğleleyin yine yolculuğa çıkacağım. Kızınıza da ne olduğunu söylerseniz iyi olur. Bakışlarından pek bir şey bilmediği anlaşılıyor."
'Huh?'
(Burada bitiriyim mi?? Aman kelime sayısı fazla olsun hadi neyse)
5 dakikalık sessizlik sürmeye devam ediyordu. Ne Kral ne de Kraliçe bir şey demeye cesaret edebiliyordu.
"Evleniyormuşum demek ki. Neden? Neden bana demediniz?" Sonlara doğru hıçkırığını tutamadı. Her yeri gezmek gibi hayalleri vardı... Artık gerçekleşeceğe benzemeyen hayaller. Lloyd'un nasıl biri olduğu hakkında fikri olmamasının yanı sıra bir yere bağlı olacaktı. Nasıl özgürüm diyebilirdi o zaman?
"Vereceğin tepkiden korktuk." Kızının ellerini şefkatle tuttu. "Bunu yapmazsak ülkemiz mahvolur. Oniler güçlü ama biz değiliz. Merak etme orada da mutlu olacaksın." Kızını öpüp yatağa yolladı. Kahrolası Lloyd da gelip neden öyle bir şey diyor ki zaten? Pislik kesinlikle eğleniyordu. Ona eğlenceyi göstermeliydi. Sadece güçlü olmaları gerekiyordu. Biraz daha güçlü...
•< Lloyd >•
Neden biri arkamdan laf sayıyormuş gibi hissediyorum?
•< Harumi'nin persfektifinden >•
Hala inanamıyordu.
Hala inanmak istemiyordu.
Hala inanılması güçtü.
Gözyaşları kurumuştu. Olaydan kaçmak yerine alışmalıydı. Abisi öyle yapardı. Ama tek farkı; abisinin böyle saçma sapan olaylarla karşılaşmamış olmasıydı!
Duvarlar onu boğuyordu. Geniş bir alana ihtiyacı vardı. Adımlarının yolunu 180 derece çevirip bahçeye doğru ilerleyen patikayı amaçladı.
Bahçe normalde olması gereken şekliyle bomboştu. Fazlasıyla boş. Harumi hemen sinirlenip hemen boşalan tipten olduğu için şimdi o da boş bahçeye boş bakarak eşlik ediyordu. Oturduğu yere kafasını koydu. Böyle durmak daha keyifliydi.
"Prenseslerin yeni tarzı mı?" Bu ses bir yerden tanıdık geliyordu. Daha yeni duymuştu. "L-loyd?" Eğer başını kaldırabilseydi alaycı gülümsemesinin büyüdüğü görebilirdi. "Adımı ne kadar da güzel söyledin. Formaliteleri aşmışız bakıyorum." Bunu sesli mi demişti? Neden kahrolası ağzı açıktı? "Ç-çok özür dilerim." Titremeye başlamıştı. Neden birden geldi sanki! İşsiz gibi ortalıkta dolaşacağına yatması gerekmiyor mu? "Özür dilemene gerek yok. Zaten nişanlıyız." Kafasını salladı. Neden bunu dakka başı yüzüne vuruyordu? Yanına oturduğunu fark etti. Pantolonunu görmesine rağmen simsiyah giyindiğine dair 20 altına bahse girebilirdi. "Geç oldu, yatmanız lazım Prens Lloyd. Yarın yola çıkmayacak mısınız?" Harumi'nin tek taraflı düşünmesini biraz saçma bulmuştu Lloyd. Yüzüne bile bakmıyordu. Bu biraz sinir bozucuydu. Ah*ak birkaç kişi babasının gözleri kırmızı diye çoğu zaman kendisinden de kaçmışlardı. Ama onun yüzüne bakacak kadar cesareti olanlar zümrütü andıran gözleri ile karşılaşıyordu. Ve bu en gıcık olduğu hareketlerde başı çekendi. Yakında evleneceği kadında aynı şeyi yapıyordu.
Eli ile kızın çenesini yavaşça kavradı, genç oğlan. Kız tepki vermeden kendi gözlerine onunkileri sabitledi. Tepki vermesini beklerse ne yapacağını biliyordu. Her zaman olduğu gibi gözlerini kaçıracaktı. Harumi ani hareketle sadece baka kaldı. Zümrüt gibi parıldayan gözleri fark etmesi uzun sürmemişti.
'Çok... güzeller.'
Büyülenmiş kelimesini tam anlamı ile yaşıyordu. Neden önceden cesaret edemediğine hayıflandı. Babasının gözleri kırmızı diye onunkilerde olacak değil ya!
Elini yavaşça çekip ayağa kalktı. Yarın yine yolculuğu vardı. "İyi geceler, prenses." Yavaşça geldiği gibi gitti. Az ama etkili an prensese herşeyin o kadar kötü olmayacağını söylüyordu.
Uzaktan herşeyi izleyen siyah saçlı kız ise kimse fark etmeden eski yerine dönmeye koyuldu.
~ 752 kelime
Kendimi aşmışım biliyorum.
Siyah saçlı kız için tahminler
¡!¡Şu yıldıza basın¡!¡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] LOSE | Llorumi
FanficSürekli kırmızıya kaçan gözler... Kendi kendine patlayan bombalar... Duvarlardan gelen sesler... Kendini göstermeyen bir kardeş... Harumi'nin Krallığını korumak için geldiği ülkede bir gizem yağmurunun ortasında kalmıştı. Ona şemsiye tutacak birisin...