- Biraz ister misin, Sky?
- Ver gitsin.
Kan kırmızısı şarap bardağa dolarken Jay yolda olan köylerden birinden (ç)aldığı şarap şişesini açmaya karar verdi.
- Hey, Kai! Sence bunu şampanya gibi açar mıyım? İddiaya var mısın? Hıı, hııı?
- Hıı.
- Sen beni dinliyor musun?
- Hıı.
- Ben harikayım değil mi?
- Hıı.
- Saçın berbat.
- Hıı- ne dedin sen?!
- Sen nereye daldın?
Jay arkadaşının yanına oturdu. Açıkçası yüzünden dertli olduğu belliydi. Ama bu adamın ne gibi bir derdi olabilirdi ki? En fazla kullandığı jöle bitmişti.
- Ben yakışıklıyım değil mi?
Onaylar bir şekilde başını salladı. Tamam saçı berbattı ama... saç rengi güzeldi.
- O zaman neden o kız bana bakmıyor!Ühüüü!
Başını Jay'in omzuna koyup salya sümük ağladı. Daha doğrusu sadece sümüğünü Jay'in üniformasına sürdü.
- Bak ne deyeceğim. Biraz içeceğimiz de var, yanlarına gidelim mi? Çadırın ışığı yanık.
- Olur.
~O esnada çadırda
- Sky~ Bir bardak daha içersem sarhoş olucam.
- kİm dOlMa sArMıŞ?
- Ahhh! Kime diyorsam. Gitmiş bu.
Tık! Tık!
- Biz geldik! Ve yanımızda birşeyler de getirdik.
İçmiş kız elini direkmen şişenin olduğu tarafa attı.
- Bir bardak daha...
- Tabii ki. Bir bardaktan ne olur ki.
Kai, Jay'in önüne geçip herkese bardak doldurmaya başladı.
~5 dakika sonra
- sOnRa dEdİm kİ 'kİm dAhA İyİ?'
- o nE DeDi?
- kİm nE DeDi?
- kAvGa eTtİğİn kİşİ.
- kİm kOvAlAmIş bEnİ?
Bu sahne Harumi'nin en son istediği şeydi. Biraz uyumak istemişti ve çadırlardan birinde olan sesten uyuyamadı. Ne dediklerini anlamadığı gürültüler kızı korkutmuştu. Sonra cesaretini toplayıp çadıra girdi.
En son beklediği şey herkesin içmiş bir şekilde tartışması değildi.
Eğer buna tartışma denilirse. Biri soru sorarken diğeri sarma sarmak diye anlarsa nasıl tartışabilirler ki?!
- Hepiniz nasıl böyle olmayı başardınız!? Ve Skylor, senin beni koruman için uyanık olman gerekmiyor mu?
- Bin uydbdm. (Ben uyanığım)
- Çok belli.
Harumi koltuklardan birine oturdu. Başı uykusuzluktan ağrıyordu. Faytonda ne kadar rahat yatılabilirse öyle yatmıştı. Ama yetmiyordu.
- Bana bir bardak su verir misin?
- HeMeN.
'Bu ses hiç güven vermiyor.'
Bir süre sonra Jay elinde bir bardak ile geldi. 'Su bu kadar beyaz mıydı?' diye düşündü Harumi. Yinede tereddüt etmeden bardağı alıp kafaya dikti.
- Kafam ağrıyor. Sen ne getirdin bana çocuk?
- niyegen folyom. (Şişeden döktüm.)
- Ne?
Kızın gözü çocuğun yanındaki boş beyaz rakı şişesine kaydı.
- Sen... bana... bunu vermedin, değil mi?
Jay kafasını 'verdim' dercesine salladı.
- Ben... galiba kusucam. Bööğk!
'Başım ağrıyor.'
'Odama gitmeliyim.'
Biraz dengesizce olsada, koltuktan kalktı. Demirlere tutunarak dışarıya çıkmayı başardı. Ancak kapıdan çıkınca tutunacak yeri yoktu. El mahkum ya sürünüp tek geceliğini pisletecekti ya da Lloyd'u çağıracaktı.
'Ben böyle işe...'
Bağırırsa duyar mıydı? Ya da duyarsa yardım eder miydi? Yardım ederse kendisinin bu halinden avantaj alır mıydı?
Aklının her köşesini kurcalayan sorularla uğraşırken yanında birisinin olduğunu fark etti. Başını kaldırmaya biraz korkuyordu. Bir kitapta ölü taklidi yapan farelerin avcılardan kaçabildiğini okumuştu.
- Ölü taklidi yapmana gerek yok. Yaşadığını kalkıp inen göğsünden anlayabiliyorum.
'İyi insan lafın üstüne gelirmiş hipotezini çürüttü resmen.'
- Yardım... et.
Lloyd yüzünü nişanlısına doğru yaklaştırdı. Bir eli ile tüm yüzünü avuçladı. Yanakları içeriğinden dolayı kırmızıydı.
- Sen içmiş misin?
- Çok uykum vaa~r.
Diyerek çocuğun üstüne yıkıldı.
'Tam bir baş belası.'
~Yarın öğleden sonra
"Tam bir bebek gibi uyumuşum." Beyaz saçlı prenses ikindiye doğru gözlerini açmıştı. Tam doğruluyorduki belinde olan güçlü şeyin onun kalkmasına engel olduğunu fark etti. Yanına doğru bakınca çığlığı bastırma deyimini tam anlamı ile gerçekleştirdi.
"Sapııııııııııııııık!"
Yanındaki 'sapık' Lloyd'dan başkası değildi.
"Niye bağırıyorsun! Seni haydutların elinden kurtardıktan sonra biraz uyumayı hak ediyorum. Şimdi izin verirsen biraz daha uyuyacağım."
"N-ne haydutu? Burası neresi?"
"Merak etme güvendesin. Sarayımın yanındaki boş kulübedeyiz. Annemle babama eşkıyalardan kaçtığımızı anlatamam. Bence sende 3 saat sonra seni hazırlamaya gelecek hizmetçiler gelmeden yat."
~581 kelime
Fikrin aklıma gelme zamanı: 2 hafta önce
Yazmaya başlamam neden 1 haftamı alıyor anlamadım.
Sonu beklemiyordunuz değil mi?
Doğruyu söylemek gerekirse çok boş bir bölümdü. Ama medya harika.
By

ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] LOSE | Llorumi
FanfictionSürekli kırmızıya kaçan gözler... Kendi kendine patlayan bombalar... Duvarlardan gelen sesler... Kendini göstermeyen bir kardeş... Harumi'nin Krallığını korumak için geldiği ülkede bir gizem yağmurunun ortasında kalmıştı. Ona şemsiye tutacak birisin...