"Peki tamam" dedim nefesimi dışarıya üfleyerek "ay tamam barış geleceğim.Bende seni seviyorum" deyip telefonu kapattım. Barış benim iflah olmayan romantik Sevgilimdi.
Geçen birlikte piknik yapmak için dışarı çıkmaya sözleşmiştik,fakat işi çıktığını söyleyerek bütün hazırlığımı boşa çıkarmıştı. Şimdi de kalbimi kırdığını idda edip, beni dışarı çıkarmak için dil dökmüştü. Böyle basit birşey için neden kalbim kırılsın ki... Tamam çok kırıldım, sinirle hazırladığım bir sepet yiyeceği yedim ve onunla bir daha komuşmamaya yemin ettim, ama sevgim laftan anlamaz. kendime hala çok sinirliyim çünkü barışı süründürmek için telefonu açmayıp,mesajlara cevap vermeyecek, ondan sonra 3 gün konuşmayıp açtığımda,mesafeli davranacaktım. Ama öyle olmadı.Barış aradığı gibi aramasını bekler gibi cevaplayıp 'nasılsın sevgilim' demiş üstüne kendime sözümü hatırlatıp çocuğun yüzüne kapatmıştım. Ben Yıldız, her zaman elindekilerle yetinen ve asla daha fazlasında gözü olmayan, ailesinin tek kızı ve minnoş 2 arakadaşa sahiptim. İçime kapanık değildim, her zaman duyguların dışa vurulması konusunda hemfikirdim. Barış'la gittiğimiz tatilde sorun yaşayarak tanışmıştık, evet onlar otelin sahipleriydi. O günden sonra ayrılmamış sonunda bu noktaya kadar gelmiştik.
Saat 18.45 'ti ve benim hemen hazırlanıp aşağı inmem gerekiyordu çünkü Barış beni almak istediğinde reddetmiştim,ama şimdiden pişman olmuştum. Üzerime bir siyah pantolon ve salaş yesil bir kazak geçirip ardından gözlerime rimel sürdüm, hiçbir zaman makyajı çok sevenlerden olmamıştım sade takılmayı seviyordum, bu özgür hissettiriyordu. Askıdan çantamı alıp içine telefonumu ve cüzdanımı yerleştirdim. Saçımı bağlasam mı diye kapıda biraz düşündüm ama açık bırakmaya karar vererek kapıya çıktım, topuklu botlarımı ayağıma geçirip, deri ceketimi giydim işte şimdi hazırdım.
'yani grurun sırasımıydı be kızım şimdi 2 saat taksi arayacaksın gelseydi alsaydı ya çoçuk seni" diye söylenerek merdivenlerden aşağı indim. Aaa, bir dakika o Barış mı? Barış binanın önünde arabasını park ermiş bana gülümseyerek göz kırpıyordu.
"Hayatım çok güzel görünüyorsun" dedi. Ama ben hala ona bakıyordum,salak salak."Ama ben gelme demiştim"dediğimde kaşlarını çatıp gülümsedi
"Gururlu Sevgilimi ortada bırakacak halim yok değil mi?"
diye söyleyip arabanın kapısını açtı ve bende yerime yerleştim, gelmesinden ne kadar memnun olsamda belli etmeme gerek yoktu sanırım. Barış arabanın etrafından dolanıp sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Bana tekrar gülümsediğinde tek kaşımı kaldırdım ve pencereye döndüm ortama sadece arabanın motor sesi hakimdi.Hiçbir zaman ciddi bir ilişkim olmamıştı. Zaten en ciddi gözle baktığım ilişkim Arda'nın beni aldatmasıyla bitmişti. düşüncelerimin arasından barışın sesiyle sıyrılıp onu dinledim.
"Sevgilim seni en yakın zamanda ailemde tanımadığın akrabalarımla tanıştıracaktım ve bence zamanı geldi." dediğinde kaşlarımı çatıp ona döndüm
"Barış zaten anneni babanı tanıyorum, aramda iyi fakat en son beni tanıştırdığın huysuz nenen yüzünden bu aralar tecrübelere tokum." dedim. Barışın bir babaannesi vardı ve kadın sidikli bir şeytandı, sürekli laf atıp beni yerin dibine sokmayı başarıyordu.
"Sevgilim, babaannem bize çok düşkün olduğu için öyle davrandı, yoksa çok iyi kadındır" demesiyle kaşlarımı kaldırıp büyük bir kahkaha patlattım. "Barış kadını tanımasam iyi biri olduğuna inanacağım gerçekten, tamam saygı duyuyorum büyükannene fakat, elinde olsa bizi ayıracaktı görmedin mi?"
" abartmıyomusun?" Dedi ama yüzümü gördüğü gibi fikrini değiştirmiş olacak ki "Haklısın, neyse geldik" diye devam etti. Arabadan indik, lüks bir restorana gelmiştik, fakat içeride kimse yoktu ve karanlıktı. Tam ağzımı açıp konuşacakken,barış susmam için elini kaldırdı .Merdivenleri çıkıp restorana girdik. Içeri girmemizle, bir patlama sesi benim çığlık sesimle karıştı, bir anda ışık açılıp müzik çalmaya başladığında ben hala ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Barışın bütün akrabaları resmen burdaydı. Yerlere güller saçılmış kocaman bir masa yemeklerle donatılmıştı, hiçbir masraftan kaçınılmamıştı ve ben ne olduğunu hala çözememişken Barış bana sarılıp.
" sevgilim seni çok seviyorum ve benimle evlenmen için ısrar ediyorum." Sözlerini sıraladığında gözlerimi devirmiştim gülümsememiz eşliğinde, biri bu çocuğa komik olmadığını söylemeliydi.Ancak o an anlamışım bana evlilik teklifi ettiğini. Dizinin üstüne çöküp "benimle evlenirmisin bir ömrünü bu adama verir misin?" Diye devam etti sözlerine. Ne diyeceğimi bilemedim hiç bu kadar ciddi düşünmemiştim ama resmen aşiret olan akrabaları buradayken onun parlayan gözlerini reddetmekle büyük insafsızlık yapmış olurdum.
Bu yüzden "evet" diye bir çığlık çıktı dudaklarımdan. Yüzüğü parmağıma taktı ve onun eline de takmam için bir yüzük tutuşturdu parmaklarıma. Onun parmağına da taktığımda, resmen ayaküstünde sözlenmiştik. İnanmıyorum! Hiç bozuntuya vermedim çünkü Barışı çok seviyordum.
"Haberi olmadığı belli yataktan çıkıp gelmiş kıyafete bak"
dedi Barışın ailesinden bir ses. Ancak o zaman fark etmiştim kıyafetlerimin özensizliğini ama böylede fena sayılmazdım. Sesin geldiği yöne baktığımda,benim yaşlarımda bir çocuğun söylediğini gördüm. Esmer tenli, birçift ela gözle karşılaştım.
"Koray lütfen tatsızlık çıkarma oğlum"dedi barışın annesi, ona minnettarca gülümserken gülüşüm yüzümde söndü demek barışın gizemli kardeşi bu suratsızdı bana yan bir bakış atıp masaya oturdu uyuz. Zorla getirildiği belliydi "seninde benden bir farkın yok ama" dediğimde gözlerime baktı sonra omuz silkip bakışlarını başka tarafa çevirdi.
UYUZ ŞEY.
.
..
.
.
Arkadaşlar yorum yapmayı unutmayın. Bu benim ilk Hikayem bir eksiğim varsa söyleyebilirsiniz.
Ilk bölümde belki sıkılabilirsiniz ama okumaya devam edin, çünkü olaylar diğer bölümlerde başlıyor.😊
Kendimize iyi bakın.
Burdan en büyük destekçim olan ayvegecem 'e sevgilerimle 😙😘😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE'NİN RUHU
Teen FictionHepimiz gözyaşımızı silecek ,yüreğimize hatta ruhumuza dokunacak bir el istiyorduk... bizi seven birini arıyorduk,ışığı olmayan karanlık bir yolda. Kimisi gülerdi kaderine kimisi ağlardı... Bu hikayede yıldız ağlıyordu kendine, ruhunun kötülüklerine...