Yukarıda ki müziği açar mısınız?
Bölümle uyumlu...♡♡
Iyi okumalar 😙
Yataktan kalktım, durdurmadı beni, durmadım bende. Barışın yanına gittiğimde, hala uyduğunu görüp yanına kıvrıldım. Yorgundum, ama devam edecektim hayatıma, annem ve babamı kaybetmiş olsamda, ansızın biri karşıma çıkıp kafamda soru işaretleri bırakıp gitsede, buna başkası şahit olsa da, kardeşler düşman olsa da iyiydim, yada bir soru yöneltmeliydim kendime, gerçekten iyi miyim? kesinlikle değildim, ama bunu içimdeki hisler gibi kendime itiraf edemiyordum artık.
Hayatın çok farklı bir kanunu vardı, herzaman insanların bakış açısı ve beklentileriyle kendimize yön veriyorduk, bu kendimize yaptığımız bir saygısızlıktı, hayallere sığınmalıydık, acılara değil veya Resim yapan kişi salak değildi mesela. Müzikle uğraşan boş değildi. Yazan kişi bilmiş veya cahil değildi. Hepsi birbirinden yetenekli yüreklerdi, sadece siz bunu göremiyordunuz, çünkü siz hep bakan taraftınız. Çalışarak ya da emek göstererek herşey yapılabilirdi, ama hakaret ettiğiniz dalga geçtiğiniz zihinler, farklıydı.... onlar herkesi görebiliyordu onları anlayabiliyordu, kişilerin seviyelerini kalemle yazdığı şeylere göre değil, duygularuna göre belirliyebiliyordular. Bu insanların yaşadığı şeyler vardı, belki zorlu hayat şartlarından geçmişlerdi, bu yüzden sığınıyordular yazılara, resimlere, müziklere, yeteneklerine... Saygı kavramı vardır mesela, çoğu insan bunu bilmeden yaşıyor, ve birçok haksız ithama maruz kalıyorduk bu yüzden. Benim düşüncem benimdir, senin düşüncen senindir, tıpkı zevklerin ve sahip oldukların gibi. İnsanlar bazen bizi öyle şeylere maruz bırakıyordu ki, kendi özgür irademizle yapabileceklerimiz, yasaklanıyordu düşlerde, ve kendi hayatımıza malesef dahil olan insanlar vardı, kırıcı ve yıkıcı...
Ruhumuz çalınıyor biz fark etmeden hergün
Hayat enerjimiz sömürülüyor, sevdikçe...
Ve içimizdekiler bağıramadıkça gözyaşlarıyla birikiyor kalbimizde,
Bu yüzden zor yaşamak, ve sevmek... Sevilmek işe yaramıyor aslında ondan karşılık alamayınca, o yeterdi belki bütünüyle dertlere. Ama yalanlara boğuldum tekrar başa sararak, yalan, sahtelik, kıskançlık, kin bunlar kötülüğün temelleriydi bana göre ve etrafım kötülerle doluydu, tanımasam bile onları...
özlüyorum, dokunmak istiyorum ama ulaşamıyorum artık aşka ve geceye, artık eskisi gibi geceyle gündüzün bir farkı yoktu çünkü, her taraf karanlığıyla boğmaya başladı saatlerle beni...
Hayallerimizi gerçekleştirmeliydik, yoksa bir anda solar ve umutların kaybolduğu mabede düşerdi, ne kadar acı... Hem hayallerin gerçekleşmemesi hem de hayatımızın temeli olan bazı şeylerden artık rüya olduğu için sıkılmamız ve kederlenmemiz...
Ve asıl acı olan hayal etmenin yaşı olduğunu düşünenlerdi... bunu bir çocukluk olarak görenlerin, belki kabul etmiyorlardı ama kendileride hep istiyorlardı, para, mutluluk, sevgi, aşk, kariyer, torun, çocuk veya başka başka şeyler, her yaşta ve her insanın hayalleri vardı, yaşlı birinin çocuklarının mutluluğunu, gençlerin kalplerini paylaşabilecekleri biri, çocukların yeni bir oyuncak düşlemesi gibi...
Hayallerimiz tazecikti, hayallerin sınırları yoktu. Belki paramız yoktu ama düşlerde vardı, belki sevgilimiz yoktu veya sevebileceğimiz biri, ama düşlerde en mükemmel insan vardı, sevdiğimiz kişiden ayrılmıştık belki ama düşlerde kaldığımız yerden devam ediyorduk, belki bir işten dolayı sınıfta kalıyorduk çevremizdekiler tarafından, ama düşlerde mükemmeldik... fark buydu işte biri üzerken biri sevindiriyordu, birinde sınır vardı ama diğerinde yoktu, gerçeklik acıydı, boğuyordu acımıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE'NİN RUHU
Fiksi RemajaHepimiz gözyaşımızı silecek ,yüreğimize hatta ruhumuza dokunacak bir el istiyorduk... bizi seven birini arıyorduk,ışığı olmayan karanlık bir yolda. Kimisi gülerdi kaderine kimisi ağlardı... Bu hikayede yıldız ağlıyordu kendine, ruhunun kötülüklerine...