GELMEYECEK KİŞİYİ BEKLMEK

166 112 51
                                    

Sözümü bölen şey kapının yumruklanarak çalınması oldu. Ben mutfağın kapısına bakarken, Emre'yi tamamen unuttuğum geldi aklıma.
"Koray bırak " dediğimde bakışlarının yüzümde gezdiğini gördüm ondan sonra bir adım geri çekildi.

Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde alayla bani izliyordu, ama neden? Tabi ya konuşma boyunca beni dinlemişti ve sırf kavga çıkması için, Emre'nin buraya gelmesi için çabalamıştı . Arkamı dönüp onun alaycı suratına bir tokat geçirdim " sırf onun buraya gelmesi için yaptın sırf barışla ayrılmamız için. " dedim tükürürcesine. Mutfaktan çıktığımda yüzü hala tokattan dolayı,  sola yatıktı .

Salona çıktığımda, emre de tam içeri giriyordu tabi bu yumruklamanın ardından bütün ev halkı girişe gelmişti
Emre'nin gözlerinde öfkeden başka birşey görmüyordum.
bakışları barışa döndüğünde, bende ona döndüm.  Barış gülümseyerek ona karşılık veriyordu bu da emre'nin daha da sinirlenmesine sebep oluyordu. Emre'nin  bir anda benim kolumu tutmasıyla  birinin , beni arkasına çekmesi bir oldu. Gördüğüm kişi koraydan başkası değildi.

"Bu evden bu kızı çıkarabilecek bir insan tanımıyorum. " deyip Emre'ye kafa tuttu.
"yıldızın ne yapıp yapmayacağı ona kalmış birşey fakat, yıldız şimdi benimle geliyorsun" dedi korayın gözlerinin içine bakarak.

Açıkçası korkmuştum, kan gövdeyi götürecekti. Barış Emre'yi konuşmak için salona sürüklerken Koray da beni kolumdan çekip merdivenlere yöneltti üst kattaki büyük koridorda, sol tarafta olan odaya girip benim de ona katılmamı bekledi. İçeri girdiğimde korayın odası olduğunu anlamam, pek zamanımı almadı.  çok güzel ve moderndi. Odanın ortasında kocaman bir yatak, yatağın sağ tarafı yerden tavana kadar cam ve deniz manzaralıydı. Pencerenin önünde yuvarlak 2 kişilik bir koltuk önünde şık bir orta sehpa üstündede,bir iki kitap ve kulaklık bulunuyordu. Yatağın karşı duvarına baktığımda, duvarı kaplayacak kadar büyük gri renginde bir kitaplık vardı. Kitaplık 2 tarafa ayrılıyordu ve ortada kalan kısımda bir koridor vardı, çok merak etsemde böyle bir zamanda söylemeye cesaret edemedim.

Kafamı kaldırdığımda Korayın da bana baktığını gördüm ona bakmamla gözlerindeki derin bakışlar, yerini ifadesizliğe bıraktı . "Odan güzelmiş" dediğimde umursamaz bir şekilde omuz silkti. Salak, salak, salak! Pencerenin önündeki kırmızı koltuğa yöneldiğinde arkasından, ona vuruyormuş gibi hareketler  yaparak rahatlamaya çalışıyordum ki , rahatlama çabalarım korayın arkasını dönmesiyle ,rezillik diye adlandırabileceğimiz bir duruma imza atmış bulundum.

Ellerim havada kalırken, Koray bana ne yapıyorsun demeye çalışır gibi bir hareket yaptı .
Sonra ne yaptığımı anlamış olacakki sen şakamısın bakışları attıktan sonra dudaklarının kenarı kıvrıldı ve küçük bir kahkaha patlattı . Ben utançtan kafamı yere çevirdim ve  o an tabiri caizsse karnımdaki Kelebeklerin hareketlenmesine sebep olacak bir şekilde, önümde durup parmaklarıyla çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı. Bir eli çenemde bir eli belimde beni duvarla arasına aldı ben dokunuşuyla titrerken o eğilip gözlemizi aynı hizaya getirdi,  dudaklarını araladı.

"Tokat atmanın sebebi neydi?"

"Gerçekten ama gerçekten, bilmiyor musun?
Barışla emre birbirlerinden hoşlanmayan 2 insan ve resmen beni oyaladın, onun geleceğini  unutup kapıda beklettiğim için sinirlendi." Dedim sinirle.

"Sen de benim aklımı başımdan alıyorsun, Füsun... Seni mutlu etmek istiyorum hep. Acını sarmak ıstiyorum. " dedi fısıldayarak yüzüme doğru. Ah bu çocuk gerçekten deliydi ben ne diyordum, o ne diyordu.
" Benim anlatmak istediğim, bu değil" dedim. Ama omuz silkti cevabıma

"Ama benim anlamak istediğim bu" dedi dudaklarıma yaklaşırken kendimi geri çekmeye çalıştıkça, o ısrarla bakmaya devam etti.
Biliyordum beni öperse hersey çok kötü olurdu...

GECE'NİN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin