***"kapıyı açmak mı? rüyânda görürsün göt."
"aç lan şu siktiğimin kapısını, kıracağım bak."jimin, oda kapısına bir tekme daha indirdiğinde kapının sarsıntısı odada büyük bir yankı bulmuş, jungkook normalde de iri olan gözlerini olduğunca daha da fazla açıvermişti.
"kutuyu ver amcık."
çocuk gözlerini odada öylece duran pembe kutuya kaydırdı. cidden açmalı mıydı, eğer jimin'in bu kadar önem verdiği bir şey ise elinde koz olabilirdi diye düşündü. fakat açarsa da projesi yine değerlendirilmemiş olarak kalmaya devam edecekti ki bu jungkook'un istediği son şey bile değildi.
"öncelikle şu anda sana attığım dosyayı hocaya maille ve bana ekran görüntüsü at. sonra açacağım diyorum."
jimin'in gözlerinden ateş çıkıyordu fakat jungkook bunu elbetteki göremiyor; kendi odasında bir o tarafa bir bu tarafa volta atıyordu. jimin, çocuğun gönderdiği dosyayı profesöre maillerse işi tamamdı, aksi takdirde kalacaktı.
"yapmıyor musun jimin? öyleyse, yurt görevlisini çağırıyorum. yurdun huzurunu bozuyorsun. hiç hoş değil." dedi. ardından gülmeyi de ihmâl etmedi.
jimin duyduğu tehditvâri cümle ile dudaklarını dişlemişti. aklında bir film şeridi gibi kayan sahnede, yurt müdürünün ona yaptığı son uyarı vardı. bir sıkıntı daha çıkarırsa, yurttan tamamen tekmelenecekti.
"tamam!" diye bağırdı. koridora doluşan birkaç kişi meraklı gözlerle jimin'e bakarken, jimin de yılan bakışlarını onların üstüne salmadan durmamıştı. böylece bunu görenler önüne dönmüş ve yürümeye başlamıştı.
"tamam, ödevini gönderiyorum. kansız puşt. paketi ver."
jungkook yüzündeki piç sırıtışını engelleyememişti. kapının diğer ardından sevinç nârâsı koparırken jimin kapıya karşı sanki jungkook görüyormuş gibi öldürücü bakışlar atmaya devam ediyor; bir yandan da telefondan maili gönderiyordu.
"önce ekran görüntüsü, sonra paket aslanım."
"götüne yarrak da ister misin ibne?"
"ha ha, hayır ama seni doyururum istersen."jimin bir anlığına durulup yutkunmuş ardından sakin bir sesle ekran görüntüsünü jungkook'a gönderdiğini söylemişti. ve bu, jungkook'un zaferi demek oluyordu.
jungkook ise aldığı görüntü ile birlikte pembe kutuyu kucaklayıp milyon kere tekmelenmiş olan kapısını açmış, jimin'in tek kelime etmesine müsaade vermeden kutuyu çocuğun göğsüne yapıştırmıştı.
"beni bunlarla uğraştırma bir daha."
ardından kapıyı çocuğun yüzüne sertçe kapatmıştı. jimin ise kutu kollarının arasında öylece dururken tek gözü sinirden seğirir şekilde bir süre orada beklemiş, ardından odasına dönmüştü.
ve bunlar kesinlikle jimin için yeniydi.
jimin'in birçok düşmanı vardı ama bu denli hadsizini ilk defâ görüyordu. yılan gözlü çocuğun aurasından bile iliği titreten bir korku süzülürken, nasıl oluyordu da bu yeni yetme ona kafa tutuyor; ayrıca dediğini yaptırabiliyordu?jimin odasına girdiği gibi kapısına yaslanarak bunları düşünmüştü. yorgun hissediyordu. aşırı hisler onu yıpratıyordu. hediyelere bayılsa da şimdi orada, ayak ucunda duran kutuyu açmayı bile istemez olmuştu.
birkaç dakika sonra ise hiçbir şey olmamış gibi kutuya uzanmış onu açtıktan sonra, kutunun içinde uzanan pembe saten parçaları okşamış; ek olarak kutudan çıkan notu gülümseyerek okumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
find me 愛 kookmin
Fanfictionyourfavkitten: favori kedin olacağım. /!\ yetişkin tarzda sayılabilecek içerik bulunduruyor. lütfen sizin için uygunsa okuyun.