"kitty..."***
jungkook.
kapıyı aç.
tekmelemek istemiyorum.
iletildi.sikeyim son bir kez olsun.
dediğimi yap.
tanrım... lütfen.
iletildi.siktirip gitmemi söyleme.
duyuyorum. aptal.
iletildi.aptal dediğim için özür dilerim.
lütfen aç kapıyı.
iletildi.lord:
saat sabahın beşi.
yani, siktir git de uyuyayım.
her şeyi mahvettiğiniz gibi
uykumu da mahvettiniz.
yüzünü görmek istemiyorum jimin.son kez.
sana yalvarıyorum.
kitty benim.
iletildi.lütfen.
iletildi.lord:
ağlamayı kes.
insanları uyandıracaksın.
ağlama jimin.
sikeyim.jungkook açtığı kapıyla içeri dalan jimin'i yakalamıştı kollarından. ardından kapattığı kapıya yaslanmıştı. avuçlarının arasında duruyordu çocuğun kolları. yüzü ise öyle kızarmıştı ki ağlamaktan, jungkook'un boğazına batıp kalbine oturan ağırlığın sebebiydi bu.
"nolur dinle... bir kere beni... dinle jungkook..." jungkook'un ismini söylerken kısılan sesi jimin'i daha da ağlatmıştı. kalbi yırtılacak gibi hissediyordu her şeyin suçlusu oydu. kendini kabul edememenin sonucunda belki de hayatının aşkı olan bu adamı kaybedecekti.
ellerini jungkook'un göğsüne yasladı, titrekçe. jungkook'un yüzünde seçemediği bir ifade vardı. kızgın mıydı yoksa sadece kırgınlığı mı kalmıştı şu an, anlayamıyordu. loş ışığın belli belirsiz aydınlattığı odada birbirlerine bakıyorlardı.
"sessiz olacaksın. ve ağlamadan anlatacaksın."
jungkook yutkunup bıraktı çocuğun kollarını. yatağına oturup komidinin ilk çekmecesinden çıkarttığı sigarayı yakarken jimin hemen gelip onun dizlerinin yanına çökmüştü.
gözlerini onunla buluşturmak istiyordu, içinden geçeni hissetsin istiyordu. kaybetmek istemiyordu. "b-ben..." sesi titriyordu jimin'in.
"ben senin kitty'nim." elinin tersiyle sildi gözyaşını. "her zaman bendim. yanlış kararlar verdim. sonucunda cezası seni kaybetmek olmamalı."
jungkook son cümleyle göz ucuyla jimin'in ıslak kirpiklerine baktı. tam dizinin dibinde duran çocuğun nasıl kahrolduğu şişmiş gözlerinden ve daha da büyüyen dudaklarından belli oluyordu. yaşları yanaklarından çenesine yol yapıp duruyordu.
"yourfavkitten. kullanıcı adım bu. ve favori kedin olmak için de her şeyi yaptım. seninle ilk görüntülü konuşmamız bundan bir ay önceydi. bana söylediğin şarkıyı hiç unutmuyorum. en sevdiğim şarkıyı senin güzel sesinden dinlediğim gece kalbimin sesinden uyuyamamıştım. seninle neler yaşayacağımı, beni nasıl güzel seveceğini düşünüp durdum. tanrım."
jimin alnını jungkook'un dizine yaslamış iç çeke çeke ağlarken, jungkook sigarayı yarıda söndürmüştü. bir eli çocuğun saçlarına gitmek için yalvarıyordu bedenine. ama izin vermiyordu bir yanı.
"yalvarırım inan bana, neden, neden sana oyun oynasam bu kadar kahrolayım?" yüzünü kaldırdı jimin, gözleri dolu dolu jungkook'a bakıyordu.
"ben... kimsenin bilmemesini istediğim o hâlimle senin karşına çıktım. beni öyle beğendin. bana o hâlimle güzel cümleler söyledin." sesi fısıltıya dönüştü. "birbirimizi defalarca... tatmin ettik." ikisi de yutkundu aynı anda. "sözlerinin sanki görünmez bir el gibi vücudumda gezişini öyle özledim ki."
jungkook, aklına dolan arsız anları bastırmak için gözlerini kapattı. "kasığında doğum lekesi yok mu jungkook."
jungkook gözlerini kocaman açtı. jimin'in ıslak gözlerine bakıyordu. jimin küçük bir tebessüm etti, dudakları titriyordu. "kim bilebilir..."
"sen benim kalçalarımın şeklini ezbere biliyorsun."
jimin ayağa kalktı. titriyordu. son çırpınışlarıydı bunlar, jungkook'un hissetmesi gerekirdi.
yavaş yavaş soyunmaya başladı, jungkook'un açık baldırları arasında. üzerindeki tek parçayı çıkarttı. jungkook'un gözleri hemen göğsünün üzerinde biten beni seçmişti. kitty.
"sen beni ezbere biliyorsun. senin karşında... böyle durmaktan utanmadım hiç..."
jimin'in parmakları kemerine gitti bir çırpıda indirmişti altındaki deri pantolonu da. içine giydiği, jungkook'un hediyesi olan küçük kedili pembe baksırı duruyordu. kitty.
"bak bana..."
döndü etrafında jimin.
"gördüğün her şey bir aydır sana ait."
jungkook izlediği güzellik karşısında kafayı sıyırmak üzereyken, onun kitty olduğuna inancı yüzde doksanları bulmuştu. tüm yüreği de bunu yüzde yüz yapmak için çabalıyordu. bu vücut. kitty'nin vücuduydu. bunu sıralanmış benlerinden, onun hediye ettiği, altına giydiği dar baksırdan anlamıştı. tamamen anlıyordu.
jimin bacağının birini jungkook'un sağına, diğerini de soluna bırakacak şekilde oturdu çocuğun kucağına. gözlerinden yaşlar süzülüyordu hâlâ. bir eli çocuğun ensesine tutunurken diğeri, jungkook'un bir elini tutmuştu.
"gördüklerin yetmiyorsa, hissetmeni sağlayacağım."
jungkook'un eli, üzerinde jimin'in küçük eliyle birlikte; jimin'in dolgun kalçasına tutunmuştu.
jimin, jungkook'un elini yönlendiriyor, kalçasının her yerinde gezinmesini sağlıyordu.
"jungkook..."
jungkook'un bakışları jimin'in irislerini öptüğünde, dudaklarından titrek bir nefes ayrılmıştı. ardından jimin'in kalbini eritip gözyaşlarını öpecek, siyah saçlının seslenişine karşı bir kelime etti.
"kitty..."
***
geliyor gelmekte olan.
bir sonraki bölüm, muçmuç.
see ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
find me 愛 kookmin
Fanfictionyourfavkitten: favori kedin olacağım. /!\ yetişkin tarzda sayılabilecek içerik bulunduruyor. lütfen sizin için uygunsa okuyun.