"rintarou, aslında biz sana bir şey getirdik." motoya sonunda söze girebilmişti. tatsuki, motoya'dan gelen baklışların mânâsını anlayıp okul çantasını açtı.
motoya, rintarou'nun onlar için güç bela yaptığı çaya uzandı çünkü boğazı kurumuştu. tatsuki çantasından atkıyı çıkarana kadar ikisi de çok stres olmuştu.
rintarou, arkadaşının elinde gördüğü atkıyı tabii ki hemen tanıdı ve şok içinde onlara baktı. uzun zaman sonra ilk defa bir şeye tepki vermişti.
yanında oturan tatsuki'nin elinden atkıyı aldı hemen. burnuna götürdü, gözlerini kapatıp kokladı. osamu'nun kokusunu alır almaz ağlamaya başladı.
-
dün gece osamu'dan 'iyi geceler' mesajı almadığı gibi sabah da 'günaydın' mesajı gelmemişti. genelde hafta sonlarını birlikte geçirirlerdi ama bu hafta sonu öyle olnayacak gibi görüniyordu.
akşama doğru dışarı çıkıp biraz yürüyüş yapmaya karar verdi. osamu'dan mesaj gelmemişti, dün söylediklerinden dolayı kendisi de yazmamıştı tabii ki. bu yüzden çok üzgündü, sık kavga etmezlerdi ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu. bu yüzden hava alırken bir şeyler düşünmek istemişti.
kulaklığını takmıştı ve yürüyordu. kat kat giyinse de üşüyordu. "osamu olsa ısınmama yardımcı olurdu." diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.
omzuna dokunan el ile irkildi ve arkasına döndü. bunun dünki adam olduğunu fark etti ve kulaklığını çıkardı. şaşırmıştı, kendi evinin oralarda bulunması biraz korkutucu gelmişti ama bozuntuya vermeden "bir şey mi oldu?" dedi.
"sadece dün siz çıkınca ben de çıktım ve sizi biraz takip ettim. numaramı attığını görünce evini öğrenmek istedim ve-" rintarou dehşet içinde bakıyordu. "bu sapıklık." dedi.
"kusura bakma." mide bulandırıcı bir şekilde gülümsedi. "sadece biraz takıılmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seventeen ⎯ osuna
Fanfiction• uyarı: depresyon rintarou, 17. yaş gününü yalnız kutlayacaktı.