0.4 "Temizlik ve Market"

849 72 31
                                    

Garaja gelip hızla arabamı park ettiğimde, artık kendimi çokta kötü hissetmediğimi fark etmiştim. Yani en azından deli gibi titremiyordum ve dişlerim birbirine delicesine vurmuyordu. Eve girdiğimde bu sefer tüm ailenin yüzünü asık gördüğümde aşırı derecede meraklansam da yatıp dinlenmem gerektiğini kendime hatırlatıyordum. Herkese kısa bir baş selamı verip hal hatır sorduktan sonra odama çekildim.

Odama girdiğim gibi özlemle beni bekleyen yatağımla buluşmuştum. Bu sefer atlamak yerine sakin bir şekilde girip sağ kolumun üzerine kafamı yerleştirip tekrar etrafa deli gibi bakmaya başlamıştım. Düşünmek istemiyordum ama olmuyordu işte, o yanımdayken bile delicesine onu düşünürken buluyordum kendimi. Ayrıca şu karında kelebekler uçuşması olayı hiçte düzgün bir şey değildi canım, midem bozulmuştu heyecandan(!)

Bana hiç yaklaşmayan ama sanki her an nefesini nefesimde hissettiğim bu adamı bugün fazlasıyla kızdırmıştım. Sinirden deliye dönmüştü, haklıydı da. Yanımda sakin ve mesafeli bir şekilde bana belki de hayatım boyunca unutmak istemeyeceğim günler yaşatıyordu. Ben ise onu gölün içine atıyor, sırılsıklam olmasına sebep oluyordum. Hayat bazen cidden çok korkutucu sahnelere gebe olabiliyordu. O anı düşündüm, bana bağırmasın diye sudan çıkmak istemeyişimi ama bir yandan saçlarından ve yüzünden aşağı yavaş yavaş düşen damlaları izlemek isterken bulmuştum kendimi. Sonuç olarak durum hiçte istediğim gibi olmamış, çığlık kıyamet birbirini götürmüştü.

O anı düşünürken sinirlenmek yerine gülmeme artık anlam veremez olmuştum. Bu adam ciddi anlamda ayarlarımı bozmuş, beni mıknatıs gibi kendine çekmeye ant içmişti.

Biraz bu şekilde yatıp dinlendikten sonra annem odama gelmiş ve bir şeyim olup olmadığını sormuştu, tabi arkasından Poyraz da. Yanıma gelmiş ve yatağımda yanıma yerleşmişti. Poyraz o kadar büyüktü ki çift kişilik yatakta bile bir anda düşeceğim diye korkmadan edememiştim. Yanımda saçlarımı okşamaya başladığında gülmeden edememiştim, kimin abla kimin kardeş olduğu belli olmuyordu. Ben gülünce şaşkın bir ifadeyle suratıma bakmış ve:

"Niye güldün sarı papatyam?"dediğinde daha çok sırıtmaya başlamıştım:

"Sen yanımdayken nedense hep gülesim geliyor yakışıklı ergenim. Mutlu ediyorsun beni." O da sırıtmaya başlayınca ikimizin de şuan boş boş güldüğünü fark etmiştim. Bir arada olunca birimiz nefes alsa diğerimiz gülmeye başlardı, bu çocukluktan beri böyleydi. Biz bu haldeyken konuşmaya devam ettim:

"Sen sarı papatyam deyince aklıma çocukluğum geldi. Babam ve sen bana sarı papatyam derdiniz hep. Sen babama hep kızardın ablama sadece ben öyle diyebilirim diye, babam da gülerdi. Bir gün sana nispeten bana tüm gün sarı papatyam demişti de sen ağlamaya başlamıştın o benim sarı papatyam diye. Küçük ergenim sen hiçbir zaman beni paylaşamadın."deyip saçlarını karıştırmıştım. Poyraz bunu anlatmamla kahkahalarla boğulmuş ve karşılık olarak:

"Ben seni hâlâ kimseyle paylaşamıyorum papatyam. Babam o zaman bu zamandır demiyor da kavga etmiyoruz Allah'tan. Sen bir tek benim sarı papatyam ol, diğerlerinin olma tamam mı?"dudaklarını büzdüğünde gülümsemem yüzüme daha fazla yayılmış ve koluna yalandan bir şekilde dirsek atmıştım. Yediği dirsekle beraber yalandan bir çığlık atmış ve kolunu tutarak yatakta 'beni öldürdün' diye bağırmaya başlamıştı. O böyle yapınca kafama yavaşça vurdum ve:

"Karşımda 19 yaşında biri mi yoksa 3 yaşında bir bebek mi var bazen anlayamıyorum. Kocaman adam oldun hâlâ yaptığın çocuk çocuk hareketlere bak Poyraz."dediğimde numara yapmayı bırakmış ve bana sarılarak yatakta oturur pozisyon almıştı. Ben yatıyordum, o ise saçlarımı okşuyordu. Ben tam tekrardan tatlı rüyalara dalma hayalleri kurarken Poyraz:

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin