2.6 "Ahmed Âkif"

785 81 167
                                    

Esselamu aleyküm kardeşlerim. Yazacak hiçbir şeyim yok ama hâlinizi hatırınızı soralım. Haliniz nasıldır, Allah iyilik versin:) Sizleri bölümle baş başa bırakıyorum hemen, sonda görüşürüz inşaAllah..

🍃

Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!

Ankebut, 29/64

🍃



********



"Velhasıl kelâm hanım kardeşlerim, imtihan deyip geçilmez. Öyle bir şeydir ki imtihan ve musibetle, kul aciziyetini sonuna kadar hisseder. Allah'ın verdiğinden razı olup olmadığın da tam bu anda belli oluyor bazen. Bir dert gelince sapıtan, eğer yanlış düşüncelere kapılmaktan Allah'a sığınalım. O'ndan gelen her şey güzeldir, hem ne diyordu Bedüizzaman; yeniden burayı tekrar etmek istiyorum:

"Ey musibet! Eğer O'nun izni ve rızası ile gelsinse merhaba, safâ geldin..."

Sohbetimizi burada sırlayalım. Hepinizden Allah razı olsun inşaAllah."deyip suyumdan bir yudum aldığımda aklımdan heyecandan çıkıp giden şeyi hatırlayıp tekrar insanlara döndüm:

"Bu arada soracağınız soru var mı diye sormayı unuttum hanımlar, kusura bakmayın."deyince önden kalkan bir el ile söz verdiğimi belli edercesine işaret yaptım. Benim yaşlarımda, burada bir iki defa gördüğüm ve henüz hiç sohbetim geçmeyen tatlı bir kızdı. Kız işaretimle kendini toparladı ve:

"Öncelikle Allah sizden de razı olsun. Kusuruma bakmayın ama çok özel olmayacaksa bir şey sormak istiyorum, konuyu anlatırken hep sesiniz titredi ve bazen dalıp gittiniz. O hislerinizi bize çok güzel aktardınız ve ruhuma işledi. Tekrar affınıza sığınıyorum ama bunun nedeni neydi, yani sizin de mi başınıza ağır bir imtihan geldi?"dedikleri ile bizim kızların olduğu tarafa baktım, tedirgin olmuşa benziyorlardı. Bu konuyu hiç konuşmazdık ve sürekli kapatılmasını isterdim ama insanların meraklı bakışları bunu sadece soru soran kızın düşünmediğini kanıtlıyordu. Yüzüm ne hâle girdiyse kız tekrardan:

"Yanlış bir şey sorduysam özür dilerim, ben bazen çenemi tutamıyorum kusura bakmay-"

"Eşimdi, yani imtihanım."herkes susunca ben de derin bir nefes aldım. İçime gömdüğüm anılar, ruhumun sızısı tekrar yüreğimde filizlenmişti. Sümeyye'nin kapıda bana dolu gözlerle baktığını görünce tekrar salona baktım ve konuşmaya devam ettim:

"Eşim, başımıza gelen bazı olaylardan dolayı kendini feda etti. Baba olduğunu bile bilememişti, söylemeye vaktim olmamıştı. Oğlum babasından, babası oğlundan bihaber yaşıyorlar. Gerçi, eşimin yaşadığını bile bilmiyoruz..."dediğimde bazı insanların gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Zorla aldığım nefesi geri verip kalkmaya yeltendiğimde kalabalığın içinden bana doğru bağıran oğlumu görünce yerime oturdum:

"Anneciğim, anneciğim!"hafif yuvarlayarak söylediği kelime herkesin yüzünde tebessüm oluştursa da sinirli gelişi meraklandırmıştı. Zorla kürsüye çıkan oğlumun çatık kaşları bana bakınca düzlenmişti. Kollarımı açıp kucağıma almak için eğildiğimde geri çekilip peşinden bakan insanları umursamadan kollarını birbirine dolayıp geri çekildi. Ben de geri çekilince yeniden sinirli bir şekilde:

"Anneciğim ezan okundu ama daha namaz kılmadık. Neden oturuyorsunuz, Allah bizi huzuruna çağırdı!"diye bağırınca herkes şaşkınlıkla oğluma bakmıştı, tabi ben de. Onun namaza olan aşkı beni öyle mutlu ediyordu ki, bazen onu izlerken ağlamaya başlıyordum. Babasına benzeyen, çatık kaşlarıyla bile, bir oğlum vardı.

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin