0.9 "Sana, söz"

666 68 18
                                    

Rüyalar, bizi çıkmaza mı sürüklerdi, yoksa mutluluğumuza mı sebep olurlardı? Benim rüyam yıllar önce başlamıştı. Hiçbir anlam veremediğim, zorladıkça daha çok dibe battığım düşüncelerimle yaşıyordum. Sonra, bir anda rüyamı yaşarken buldum kendimi. Gördüklerim olmaya başladıkça daha çok korktum ama oldukça mutlu oldum. Şimdi ise rüyamın baş karakterinin simgesi parmağımda duruyordu. Üzerimde ise onun seçtiği pembe tüllü elbise.

Aynadaki yansımama hayran olmuş bir şekilde bakıyorum. Neredeyse hiçbir yerim gözükmüyordu. Ayak bileklerimden çok az yukarıdaydı sadece. Elbisenin altındaki kalın tülle kolları yapılmıştı. Uçlarında ise minik fırfırlar vardı. Kafama pembe çiçekleri olan bir taç takmıştık. Boynu kapalı bir elbise olduğu için topuz yapıp tokamsı tacı topuza sabitledim. Ayakkabılarım elbisemin bir ton koyu pembesiydi ve hafif topuklu, önden bağlamalı çok minnoş ayakkabılardı. Aslında topuklu giymek pek istemesem de aramızda ciddi bir boy farkı olduğu için sonradan karar değiştirmiştim. Lamia arkada namaz kıldığı için pek ses yapmamaya çalışıyordum ama o olmasa şuan çığlık atarak etrafımda dönebilirdim. Namazını bitirip selam verdiğinde yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı. Ona dikkatli bir şekilde baktığımı görünce:

"Ben psikoloğum ama o tedaviler boş biliyor musun? Tüm gün öyle sıkıldı ki içim, şuan nasıl rahatladım. Her vakit diğer vakti özlüyor insan. Şükretmek için bekliyorum, içime dolan huzur dolayısıyla tekrar binlerce kez şükrediyorum."dediğinde ikimiz de gülmüştük. Uzun süredir onunla arkadaşım ve her namaz kıldıktan sonra böyle huzurlu olmasına imrenirdim. O kadar sakin ve naif olurdu ki, sanki hiçbir derdi tasası kalmazdı. Ben hiç denememiştim bu huzuru, belki çocukken. Merakla ve utançla ona sordum:

"Şey, ben aslında çok merak ediyorum ama hiç bilmiyorum ki nasıl kılınacak. Bana bir gün öğretir misin Lamia?"dediğimde elindeki tespihi bırakıp bana kocaman gözlerle bakmaya başladı. Bu kadar mutlu olacağını bilsem önceden söylerdim canım!

"Sen ciddi misin Verâ?"

"Hiç bu kadar ciddi olmamıştım Lamia. Hem Affan da kılıyor biliyor musun?"dediğimde yine gülmeye başlamıştım. Neden iki lafımdan biri o oluyordu? O yapıyorsa kesin doğrudur demek geliyordu içimden. Nedense nefes alsa bile o doğrudur demek istiyordum.

"Enişteden Allah razı olsun. Onun sayesinde bu güzel düşünce tarzı sana da nasip oldu."dediğinde, sıcacık eden bir duygu yayılmıştı içime. O duygu hafif utançla yanaklarıma da nüksetmişti. Biraz da dudak kıvrımlarıma.

"Cidden aşıksın sen Verâ. Utanmaz arlanmaz bir kızdın sen, nasıl böyle oldun?"gülmeye başlamıştı. Yavaşça ayağa kalkıp seccadeyi katladı ve kutuya koydu. O kılıyor diye odamda bulundurduğum seccadem vardı evet. Sadece o kılsın diye olması bile şuan canımı yakıyordu. Şuan düşünmemem gereken en son şeyin bu olduğunu fısıldadı içimden bir ses. Yanlış olduğunu bilsem de ona ayak uydurdum, işime geliyordu çünkü. Lamia'nın şalını alıp yanıma gelmesini izledim. Elbisesini giymişti ama şalını henüz yapmamıştı.

Üzerine siyah dizlerinin altında bol bir gömlek giymişti, altına ise deri piliseli bir etek. Başına ise omuzlarından aşağı salarak gri bir şal dolamıştı. Makyaj hiçbir zaman yapmazdı, en güzel süs abdesttir derdi. Onu bu zamana kadar dinlemediğim için tekrar pişman oldum ama içimdeki o ses yine susmamı istedi, sustum. En son iğnelerini de taktığında beni kolumdan yavaşça çekiştirerek içeriye doğru sürükledi. Kapı çalıyormuş ve ben duymamışım çünkü.

En sonunda algıladığımda heyecandan ayaklarım birbirine dolanmış, tam yere çakılacakken Poyraz tarafından tutulmuştum. Ben şimdi onun ailesiyle mi tanışacaktım? Ben şimdi onun ailesinden mi olacaktım? Ayakta zar zor durduğumu fark eden İlayda hızla gelip yanağıma bir iki tane vurup seslendi:

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin