2.0 "Mazi ve Sinem"

620 75 54
                                    

(Beklenilen bölüm olabilir misin acaba? Gerçekten bunu yazarken içimden kocaman bir oh dedim. Sır tutmak, hele herkes cephe almaya başlamışken çok zordu. Okuyalım, görelim bakalım. Hayırlı, güzel okumalar :)

Affan'dan (9 yıl önce)

"Affan ablacığım hadi artık çıkalım, okula geç kalıyorsun."

"Tamam abla, geliyorum!"formamı düzelttim ve kravatımı takıp aynanın karşısından ayrıldım.Bu yıl son senemi okuyordum lise de, bittiği için çok mutluyudum. Sadece, Sinem'i artık göremeyecek olmanın hüznü vardı. Görsem de bakmadığım aklıma gelince gülümsedim, helalimiz olmayan kişiye öyle içli içli bakmak yakışık almazdı.

Ders çalışma masamın oraya bıraktığım çantamı da sırtlanıp namazdan sonra toparladığım odayla gönül rahatlığı ile evden ayrıldım, dağınıklık hiç benlik bir şey değildi. Kitapların önümde yığılı olması dışında sevdiğim başka bir karmaşıklık yoktu.

Ablamın binbir şartla aldığı arabaya doğru yürüyüp yerime oturdum.İstanbul'da arkadaşıyla beraber özel bir kurumda çalışıyorlardı. Ben de yalnız kalmaması için lise tercihimi buraya yapmıştım. Kalabalık, beni en çok yoran şeylerden biriydi. İstanbul tüm güzelliğini gürültü ve betonlar yüzünden kaybediyordu. Durgun bir şekilde camdan dışarıyı izlediğimi fark eden ablam:

"Buraya geleli dört yıl oldu kardeşim, hâlâ alışamadın."

"Alışmak istemiyorum abla, çok kalabalık burası. Sevmem böyle yerleri biliyorsun. Güzel tarihi ve insanı kendine çeken havası olmasa durulacak yer değil." yanağımdan makas alınması ile sinirlensem de kafamı hızla kenara çekmekle yetindim, sabah sabah bağırmak istemiyordum.

"Aman ablasının Affan'ı sevmez miymiş buraları, sıkılmış mıymış.."

"Rüveyda saçmalama istersen!" yandan ters bir bakış attığımda elini ağzına doğru getirip fermuar çekermiş gibi yapmıştı. Her ne kadar onunla şakalaşmayı sevsem de bunu dışarıya bazen yansıtamıyordum. Ben, insanlara karşı çok kaba görünen bir tiptim. Sadece sevdiğim insanlara gösterirdim asıl olan yüzümü. Ablamı kırmış olabileceğimi bildiğim için sakince:

"Özür dilerim ablacığım, biliyorsun biraz şeyim ben."

"Nesin sen?"

"Fevri, agresif biraz da somurtkanım. Seni kırmak istemedim gerçekten, sadece meşrebimde biraz odunluk var." ablamın kahkahası arabayı doldurduğuda ben de ona eşlik etmiştim. Onun gülmesi, Ayla'nın gülmesi, annemin gülmesi benim güneşimin doğması gibiydi. Rabbim babam, ağabeyim ve bana üç tane narin yürekli hanım emanet etmişti ve biz onlar için elimizden gelen her şeyi yapıyorduk.

"Senin yüreğini bir kere gören bunların hiçbirini diyemez. Yufka gibi kalbin, korumaya alışık bir ruhun var senin yakışıklım. Gelecekte senin eşin olacak kız çok şanslı, şimdiden onu kıskanıyorum." Aklıma yeniden onun gelmesiyle buruk bir tebessüm dudaklarıma oturmuştu. Geçen yıldan beri onu seven kalbim bu yıl bir gerçeği öğrenmişti: O başkasını seviyordu. Bunu hatırlamak istemesem de sürekli beynim tekrarlayıp duruyordu. Okula geldiğimizi gördüğümde hızla arabadan inip sınıfıma ilerledim.

Kendi kendine takılan, sadece birkaç arkadaşı olan bir insan olmama rağmen okulda adım sürekli dönüyordu. Neden döndüğünü hâlâ anlamasam da umursamıyordum. Yanıma gelip soru soranlar oluyordu, onlara uygun gördüklerimi anlatır sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamıma devam ederdim. Durgun, sıradan hayatımda tek sığınağım Allah, en büyük imtihanım ise Sinem'di. Sırama oturduğumda yanıma gelen Osman ve Burak direkt yanıma gelmişlerdi. Osman hemen boş yere oturdu ve:

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin