0.2 "Stüdyo"

1.1K 91 16
                                    

Eve geldiğimizde annemlere ufak ama bir o kadar da çarpıcı açıklamayı yapmış ve yorgunluktan bitmiş bir halde odama geçiş yapmıştım. Bir an üzerimi değiştirmeden uyumayı bile düşündüm ama ne kadar yorgun olsam da pijama giymeden uyuyamazdım; hele ki bu sıcakta! Hızla üzerimi değiştirip kafamı yastığa koyduğum da zihnimi kurcalayan sürüsüyle şeyin sahneye çıkmasına izin vermiştim.

Yarın işe başlıyordum ve bir fotoğraf sanatçısı değil de stajyer olarak. Bunu düşününce normalde sinirim bozuluyordu ama o kadar durumu kafama takamayacak şekildeydim ki sadece uyumak istedim. Hem belki her gece gördüğüm o rüyayı tekrardan görür ve bugünkü o harika adamı rüyama misafir edebilirdim. Evet, onun rüyamda beni kurtaran adam olduğundan neredeyse emindim, öyle uzun zamandır bu rüyayı görüyordum ki artık yarım yamalak silüetin bile gördüğüm her ayrıntısını ezberlemiştim. Eğer dünyada kopyası olan bir adam değilse tabi dedim içimden ve bu düşünceme sesli bir şekilde güldüm, gittikçe kafayı yiyordum.

Artık göz kapaklarım düşüncelerimin bulanmasıyla birlikte iyice düşüyordu. Düşünme değil uyuma zamanıydı, kim bilir o adamı kaç gece daha düşünecektim zaten..

***

Sabah gözlerimi zorla olsa açtığımda, kalbim heyecandan yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. Bu heyecanımın sebebi ilk defa ayaklarımın üzerinde duracağım ve kendi emeğimle kazanacağım bir işte çalışacak oluşumdandı, sevdiğim ve hayalini kurduğum bu müthiş işim için..

Hemen banyoya girip ihtiyaçlarımı ve yüz bakımımı hızlı bir şekilde hallettikten sonra saçlarımı salaş bir örgü yaparak banyodan çıktım. Dolabın kapağını açtığımda onca şeyin arasından ilk iş günümde ne giyeceğim telaşesine girmem pek uzun sürmemişti, neden daha önce düşünmemiştim ki(?) Hızla elbiselerime göz gezdirirken bu doğum günümde Poyraz'ın bana aldığı ve onu Türkiye'de unuttuğum için hiç giyemediğim elbiseme takıldım. Elbise taba rengine dönük üzerinde puantiyeler bulunan, belinde hoş ve değişik bir büzgüsü olan mini bir elbiseydi. Bunu giymeye karar kıldım ve biraz daha resmi gözükmesi için altına topukları kahverengi işlemeli krem topuklularımı belirledim. Ayakkabım ile aynı renk küpe ve çanta da taktıktan sonra hazırdım.

Hazırlandıktan sonra hemen evden çıkma kararı aldım çünkü evde durmaya devam ettikçe duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Saate baktığımda 8.30 olduğunu görmem ile hızla evden çıkma kararımı onaylayarak eşyalarımı son kez toparladım ve çıktım. Elimde topuklular ile aşağı doğru koşarken annem mutfaktan çıkmış ve beni bu halde görünce güler bir ifadeyle:

"Kızım gel kahvaltı yapmadan gitme işe.Ne güzel olmuşsun benim güzel gözlüm."elindeki bezle ellerini kurularken benden cevap bekliyordu. Anneme kahvaltıya katılamayacağımı zaten geç kaldığımı söyledim ve hızla evden çıktım. Telefonu açıp bana atılan konuma doğru sürmeye başladım, daha önce hiç gitmediğim bir yerdi ve sanırım kayboluyordum. En sonunda konum dediğinin tam tersine doğru gitmeye başlayınca iyice sinirlenmiş ve arabayı bir kenara çekerek beklemeye başladım. Cidden kaybolmuş ve işin ilk gününden geç kalmıştım.

Saçlarımı anlık bir sinirle karıştırdım.Zaten sıcaktan mahvolan örgüm iyice beter olmuştu. Onları bir nebze de olsa düzeltmek amacıyla hızla çözdüm ve omuzlarımdan aşağı dökülmelerine izin verdim. O sırada elime tekrar telefonu aldığımda telefonum beni kurtarırcasına çalıyordu. Hızla telefonu açtım ve tam sekreterden özür dileyecekken sekreter telaşlı bir şekilde:

"Çok özür dilerim Verâ hanım, bugünkü programda bir değişiklik oldu ve Affan bey şu an stüdyo çekiminde. Size hemen yeni konumu atıyorum, tekrar kusura bakmayın."elimle dua edermiş gibi yapıp yüzüme sürdüm ve içimden Allah'a teşekkürlerimi sundum. İstesem bu kadar denk gelmezdi yahu!

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin