2.7 "Hafıza"

637 77 55
                                    

Esselamu Aleyküm cümleten, buraya uzun süre sonra selam vermenin heyecanı içerisindeyim :)

Ben çok özledim, kısa ve kopuk kopuk oldu ama elimden geleni yapmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz.

Sizi bölümle başbaşa bırakıyoruum

🍃

-Çözüm buldun mu?
+Evet..
-Nasıl yaptın?
+Allah'a dûa ettim, Allah en güzel Vekil'dir...

🍃

*********

Soğuk denizlerden, çetin yollardan geçiyordu yaşlı adam. Balık tutmak için çıktığı yoldan akıntıya kapılarak zorlu bir yolculuk geçirmişti. Katran karası gözlerini denize sabitlemiş, kıyıya yaklaştığı için sevinçliydi.

"Allah'ım sana şükürler olsun, bu garip kulunu kurtardın."deyip ellerini yüzüne sürdü. Yalnız başına bu yaşta balığa çıkması çok tehlikeliydi, eşi önceden hep ona kızardı. Ya sana bir şey olursa, ne yaparım derdi hep. Şimdi o yoktu, yine de bazen onun hafif sinirli sesini kulaklarında duyuyordu. Böyle dalıp gidiyordu aralıklarla yaşlı adam. Normalde kendi kendine hayallerin içinde kaybolduğunu fark etse de, bu sefer başka bir hatırlatıcı olmuştu.

Küçük ve normale nazaran eski sandala bir anda ani darbe inmesi sonucu kendine gelmişti. Hızla yerinden kalkıp darbenin geldiği yöne doğru baktı, gördükleri kanının çekilmesine yetmişti. Suyun içinde, haftasından kanlar akan bir adam boylu boyunca uzanıyordu. Üzerine giydiği beyaz gömleğin çoğu kan olmuştu. Kollarında olan az biraz kuvvetle adamı sandala çekmeyi başarmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu, dûalar edip Allah'a sığınmaktan daha güçlü bir silah olmadığını biliyor, elinden geldiğince kendine dûaları siper ediyordu.

Daha da hızlanarak kıyıya geldi ve etrafa bağırmaya başladı. Birkaç insan etrafına koşup yardım eli uzatınca, zorda olsa adamı sandaldan indirip müdahale edebilmişlerdi.

Adam, yaşıyordu.
Vücudundaki kurşun ve kafasına aldığı darbeye rağmen nefes alıyordu. Hızlıca hastaneye gittiler, yoksa çoğu şey için geç olabilirdi.

Adını veya herhangi bir şeyini bilmediği bu adama karşı içinde oluşan bağ bir anda kuvvetini arttırmıştı. Kaderlerinde birbiriyle imtihan olmak olan iki insanın uzun mücadelesi burada başlamıştı. Hak ile batıl mücadelesi, doğru ile yanlış mücadelesi ve en çokta gerçek ile hayal mücadelesi...

***

"Sîne'm" kuru dudaklarından boğukça çıkan, adamın beş gün sonraki ilk konuşması olan bu kelimeyi kimse anlamamıştı. Bir kez daha tekrar edip sürekli ve şiddetli şekilde Allah demeye başlayınca, nöbet geçirecek korkusu ile tekrar uyutulmuştu. Ertesi gün, yine aynı kelimelerle ama kapalı bir bilinçle geçmişti günü.

Yaşı adam yanında oturup Kur'ân okuyup dûalar ediyor, bu gencin artık uyanması için Allah'a yalvarıyordu. Sînem dediği kişi kimse, Rabbim onunla kavuşmasını tekrar nasip etsin diye dûalar ediyordu.

Sonunda, koskoca on günün sonunda adam gözlerini açabildi. Kısık da olsa açtığı gözleri ve buruşan suratıyla etrafa mavi hareleri dokunmuştu bile. Yaşlı adam ilkten fark etmese de sonradan koşa koşa yanına gelmişti. Gözleri bomboş bakan ve canının yandığını hissettiği çocukla konuşmadan önce doktorlara haber verdi. Doktorların muayenesini öncelik bilmişti.

Tüm muayeneleri yapılıp da Doktor Eren Bey, delikanlıya soru sorana kadar her şey normaldi belki de. Ağzından çıkan o sözlerin mıhlandığı yürek sadece yaşlı adam değildi:

SİNE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin