Nisa|
Bugün herhangi bir oyun yoktu. Hepimiz adada olacaktık. Barış, ben ve yasin potadaydık. Bilmiyorum ama gidecek gibi hissediyordum. Burda beni üzen tek şey barışı yalnız bırakmak olacaktı. Burda ki herkes ondan nefret ediyordu ve onu düşürmek için her şeyi yapacaklardı emindim. En azından her ihtimale karşı son günümüz olabilirdi. Barakadan çıktığımda barışın yanına gittim hemen. Barakada uyuyordu. Gülümseyip içeri girdiğimde sercanın bana bakıp güldüğünü görmüştüm. İfadesizce ona baktıktan sonra barışın yanına gitmiştim.
Hâlâ uyuyordu. Gülerek yanına gidip kendimi onun üzerine attığımda uyanmıştı. Beni gördüğünde kıkırdayıp elini gözlerine atıp ovuşturmuştu.
"Günaydın güzelim."
Uykudan yeni uyanmış sesi çok güzeldi. Her türlü daha çok aşık olmam normal değildi bence.
"Günaydın yakışıklı. Kalk bakalım."
"Uyusaydık?"
"Olmaz."
Onu zorla kaldırdığımda yüzünü yıkamak için gittiğinde bende yeni kalktığı yerine yatıp yağmurluğuna sarılmıştım. Sercan barakaya girip beni görünce değişik bir bakış atıp yerine oturup bana bakmaya devam ediyordu.
Barış barakaya girip beni gördüğünde gülüp yanıma oturmuştu. Ayaklarını uzattığında ben hâlâ yatıyordum.
"Şşş."
"Hı?"
"Beni kaldırdın sen yatıyorsun?"
"Seni kaldırıp ben yerine yatmak için kaldırdım seni."
Kıkırdadığında ona dönmüştüm bende. Elini tutup saçıma koyduğumda anlayıp saçımı okşamaya başlamıştı.
"Örmüşsün?"
"Evet."
"Çok tatlı oluyorsun örgüyle."
"Seninde saçların uzadı. Seninkileri de öreyim mi?"
Gülüp kafa salladığında heyecanla doğrulmuştum. Battaniyesine sarılıp onu dizime yatırdığımda saçlarını düzeltiyordum ilk önce.
"Ya nasıl bu kadar yumuşaklar?"
Omuz silktiğinde bende gülmüştüm. Saçını örmeye başladığımda beni incelediğini farkedince ona bakmıştım gülerek.
"Noldu?"
"Bilmem, çok güzelsin."
Söylediği şey ile gülüşüm artarken utanmıştım.
"Gideceğimi hissediyorum."
Doğrulmaya çalışsa bile izin vermemiş örmeye devam ediyordum.
"Böyle konuşma nisa."
"Öyle hissediyorum. Bu yüzden bu saç işi bittikten sonra ormana gidip boya yapalım. Buranın son hatırası seninle olsun istiyorum."
Ona gülümsediğimde o da tebessüm edip bir elimi tutup öpmüştü. Bende eğilip saçlarına bir öpücük bıraktığımda saçı bitince kolumdaki bir tokayı saçına takmıştım. Yanaklarını sıkıp yüzünü salladığımda ikimizde gülüyorduk.
"Çok tatlı oldun! Yemek istiyorum seni!"
İkimizde gülerek doğrulduğumuzda ormana gidip boyaların oraya oturmuştuk.
"Napıcaz peki?"
Örgülü saçları ile konuştuğunda karşımda sadece bir çocuk görüyordum ve şuan barışı ısırmak üzereydim.
"Barış ben sanırım seni ısırıcam."
Doğrulup yanağını ısırdığımda o da kahkaha atmıştı. En son sakinleşip oturduğumda ikimizde boyaları açıp düşünüyorduk. Boyaları rastgele döküp en sonunda ortasına kocaman
'Hulk ve Ironman' yazmıştım. Altına imza olarak avokado çizip 'nis.' yazmıştım. Barış bana öyle sesleniyordu. O da 'barış murat.' yazmıştı. Ben de bazen iki adını kullanıyordum hoşuma gidiyordu.Tabloya bakıp gülümsediğimde o da gülümsemişti. Yanına gidip sarıldığımda o da bana sıkı sıkı sarılmıştı.
"Sen şampiyon olacaksın. Buna inanıyorum ve biliyorum. Çünkü burda kimse senin kadar değerli bir mücadele vermedi. Ve o kupayı yağmurla kaldıracaksın."
"Ve seninle."
Yüzüne baktığımda o da gülümsemişti.
"Yağmur ve seninle."
"İlk yağmur ismini duyduğumda kız arkadaşın sanmıştım."
Güldüğünde bende gülmüştüm.
"Burası bittiğinde bana sözün var yemek yapacaksın umarım unutmadın barış Murat bey?"
"Haşa ne unutması?"
"Haşa ne?"
Gülerek bana anlattığında bende onu dinlemiştim.
"Barış ben elenirsem ailene aileme ya da insanlara söylememi ister misin?"
Tepkisinden çekiniyordum aslında birazcık.
"Sen bilirsin güzelim. Nasıl rahat edersen öyle yap sen zor durumda kalma yeter ki."
Dediği şeyler ile gülümseyip ona sarılmıştım tekrar. Biraz doğrulup dudaklarımızı birleştirdiğimde o da tebessümle karşılık vermişti. Arada saçını okşuyordum. Bu da onu gıdıklıyordu. Hem gülüp hem beni öpmek onu zorluyordu ama çok tatlıydı.
Konseye geldiğimizde yan yana oturmuş elenecek olan ismi bekliyorduk.
"Elenen isim.."
Elimi sıkı sıkı tutup okşayan sevgilimin elini sıktım.
"Nisa."
Adımı duyduğumda gülümsedim. Bunu hissetmiştim zaten. Barışın ellerini yüzüne koyup eğdiğini görünce ellerimi yüzüne koyup indirmesini sağlamıştım.
"Yapma lütfen."
"Evet nisa seni dinliyoruz?"
"Öncelikle çok mutluyum. Barışın devam etmesi beni çok mutlu etti. O kupayı ikimizin yerine kaldıracağını hissediyorum. Bu mücadele bana çok şey hatta her şeyimi kattı çok teşekkür ederim."
"Survivor'a renk kattın Survivor bugün bir rengini kaybetti. Arkadaşlarınla vedalaşabilirsin."
Ayağa kalkıp Sercan abiyle el sıkışmıştım. Elif abla, yasin, cemal ve Aycan ile kısa bir sarılma faslından sonra sırada sevgilim vardı. Kollarımı sıkı sıkı boynuna sardığımda belimden tutup havalandırmıştı beni.
"Bir kaç toka koydum çantana. Uğurlu tokalarım benim. Kendine çok dikkat edeceksin. Sakatlığının nüksetmesine izin vermeyeceksin. Ve biliyorsun, hissediyorsun. Her zaman yanındayım. Seni bekliyorum dışarda. Yağmurla o sahneye firlayacağız."
Kıkırdadığında kafasını boynumdan kaldırmıştı.
"Kokun olmadan buraya nasıl dayanacağım ki?"
"Şşş sen hulksun. Ironman öldü belki ama Hulk kazandı. Bunu unutma. Ben hep seninleyim."
Beni indirdiğinde ona bakmıştım gülümseyerek. Gözlerini silip el salladığımda ilerlemiştim.
§|§|§
Yerimmm.
İki bölüme Survivor biter ve reeeell nisbarrr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper to the clouds. ||NisBar||
FanfictionWhisper to the clouds. ||Bulutlara Fısılda.|| "İnsanlara pek güvenme. Bulutlara fısılda. onlar kimseye söylemezler. eğer dilediğin şey doğru bir şey ise yıldız kayar eğer yanlış bir şey ise bulutlar bunu bir zaman taşar sonra yağmur ile dökerler." '...