Bulutlara Fısılda| Final.

1.9K 130 75
                                    

Enes ve Ecenaz önden çıkarken bizde barışla beraber el ele mekandan çıkmıştık. Kapıdaki muhabirler hızla yanımıza gelirken barış Enes ve Ece için arabayı açmıştı. "Merhaba Barış Bey, Nisa hanım."

"Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız?"

"İyiyiz bizler. Sizler nasılsınız?"

"İyiyiz bizde sağolun. Arkadaşlarımızla yemek yedik."

"Yeni projeniz hakkında ne diyeceksiniz barış bey? Herkes sizin kamera arkasına geçmenizin şaşkınlığını yaşıyor hâlâ."

"Zaten planlarım arasındaydı. Yapmak beni mutlu ediyor. Kamera arkasında olmak düşündüğümden daha eğlenceli ama."

"Peki nisa hanım sizle de konuşmak istiyoruz biraz? Evlilik nasıl gidiyor? Hayırlısı olsun daim olsun inşallah."

Gülümseyip başımı sallamıştım. "Teşekkürler. Mutluyuz. Umarım hep böyle devam eder. Ne diyeceğimi de pek bilemedim ama."

Gülerek söylediğim şeyden sonra barışta gülüp saçlarımın arasına bir öpücük bırakmıştı. "Biz sizi daha fazla tutmayalım. İyi geceler arkadaşlar kolay gelsin."

Beraber arabaya bindiğimiz de Enes ve Ece de arkadaydı. Barış arabayı çalıştırdığında Ece de bana alacağı bir elbiseyi gösteriyordu. Onları eve bıraktığımızda bende su içmek için torpidoyu karıştırıyordum. "Ne arıyorsun güzelim?"

"Su arıyordum sevgilim. Senin tarafında var mı?"

Barış kafa sallayıp elime su verdiğinde bende biraz içmiştim. Barışa uzattığımda o da içtikten sonra kapağını kapatmıştım. Elimi tuttuğunda kıkırdayıp koluna kafamı yaslamıştım. "Bugün bulutlar yok hiç."

Dudağımı büzdüğümde barışta yolun boş olmasının rahatlığı ile dudağıma bir öpücük bırakmıştı.

"Büzme hemen dudağını. Hem napacaksın sen bulutları?"

"Sana bir şey söyleyecektim. Ama önce her zaman ki gibi onlara fısıldamak istedim."

"Bugün onlar şansına küssün o zaman. Bana söyle sen."

"Evde söylerim."

"Ya nisa ama ya."

"Kedilik yapma bana şimdi."

Barış triple önüne dönerken bende kıkırdamıştım.

"Hişt! Yakışıklı. Bana trip atamazsın sen. Bak araba kullanıyorsun seni ısırmak istemiyorum. Tatlılık yapma."

"Eve gidelim. Ben ısıracağım seni."

"Ayıp barış. Çok edepsiz oldun sen."

Barış sırıtırken bende gülerek kolundan kalkmıştım. "Şurası daha kısa ordan mı gidelim?"

"Olur."

Barış bir elimi tutup öptüğünde tebessüm ederek sırtımı koltuğa yaslamıştım. "Seni seviyorum bunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum, hissediyorum. Ve bende seni seviyorum. Çok seviyorum."

Elimi sımsıkı tutup vitesi değiştirdiğinde kavşağı dönerken büyük bir fener gibi gözümüzü alan kamyon farları ile ne olduğunu şaşırmıştık. Kamyon üzerimize gelirken barış bir şeyleri kurtaramayacağını anlamış gibi kemerini çıkarıp üstüme kapanmıştı. Büyük bir gürültü koptuktan sonra keskin acılar hissediyordum.

Bir süre sonra acı ile gözlerimi açmıştım. Barışa baktığımda ise kucağımda yara bere içinde yatıyordu. Üzerime kapanmıştı. Kendi canını hiçe saymıştı. Ağlamaya başlarken ona sesleniyordum.

Whisper to the clouds. ||NisBar||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin