TARİH ÖĞRETMENİM

1.Bölüm

Sabahın ilk ışıklarında gözlerimi açtım. Yataktan kalkar kalkmaz lavaboya girdim, elimi yüzümü yıkadım ve odama geri döndüm. Yatağımı bir çırpıda düzelttim. Dolabımın kapaklarını açıp siyah tişört ve siyah pantolon giyindim. Yatağımın yanındaki çekmecenin önündeki sırt çantamı sağ omzuma astım. Çekmecenin üstündeki telefonumu elime aldım ve aşağıya kahvaltıya indim. Annem ve anneannem ile güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra okula gittim.

Yarım saat sonra...

Okul binasının kapısından hızlı adımlarla derslerin olduğu bölüme girdim ve sınıfa daldım. Herkes bir şey olmuş gibi bana baktı. Ayşe kalkar kalmaz yanıma geldi, koluma girdi ve birlikte en arkadaki sıraya geçtik. Yerimize oturur oturmaz öğretmenler zili çaldı. Sınıfın kapısından içeriye Biyoloji hocası girdi, Ayşe'ye baktım ve konuştum.

+İlk ders biyoloji mi olur? Sabah sabah biyoloji dersi mi çekilir mi?

-Kızım, bir nefes al. Aynı zamanda sınıf hocamız.

+O zaman niye gelmiş sabah sabah?

-Bilmiyorum.

Biyoloji hocamız, yani sınıf hocamız, elindeki kitapları masaya bıraktı ve doğrudan Ayşe ve benim olduğum sıraya baktı.

-Buse ve Ayşe, teneffüste öğretmenler odasına gelseniz iyi olur.

Ayağa kalktım ve konuştum.

+Sorun nedir hocam? Biz bir şey yapmadık ki gelelim.

-Orası öyle ama bir konu var, sizi ilgilendiren bir konu.

+Peki hocam, geliriz de sabah sabah buraya gelmenizin sebebi bu olmaz değil mi?

-Hayır Buse, sebep o değil. Sınıf başkanını seçmek için geldim. Aday var mı?

Yerime oturmadan ayakta bekliyordum ve kimse elini kaldırmıyordu. Ayşe koluma dokundu ve ona döndüm.

-Sen olsana sınıf başkanı.

Ayakta dikilerek sağ elimi havaya kaldırdım.

+Ben olurum hocam. Sınıf pek başkan olmak için yanaşmıyor.

-Güzel, peki sınıf başkan yardımcısı olmak isteyen var mı?

Yan tarafıma döndüm ve Ayşe elini kaldırdı.

-Ben olurum hocam.

-Güzel. Öyleyse Buse başkan olduğuna göre, hadi git sınıf defterini al da gel.

Kafamı çevirip kapıdan giren takım elbiseli uzun boylu daha önce görmediğim adama baktım. Sıradan çıktım ve koşarak sınıftan çıktım. Koridorda biraz yürüdüm. Müdür yardımcısının odasının önüne gelince kapıyı iki kere tıklattım ve içeri girdim.

-Günaydın Buse. Sabah sabah burada ne arıyorsun?

+Size de günaydın Faruk hocam. Sabah sabah sizin odanıza sınıf defterini almak için geldim.

-Güzel, karşıdaki masanın üstünde sınıf defterleri, oradan alabilirsin.

Karşı masaya yürüdüm ve defterlerin arasından bizim sınıf defterini bulamadım.

+Faruk hocam, 10\C sınıf defteri yok.

-Nasıl yok?

Faruk hoca yerinden kalktı ve bütün okulun sınıf defterlerine baktı ama yoktu.

-Sen sınıfa git, ben bulursam getireceğim.

Faruk hocanın odasından çıktığımda hızlı adımlarla sınıfın kapısını iki kere tıklattım ve içeri girdim.

+Hocam, sınıf defterini bulamadım. Faruk hoca bulup getireceğini söyledi.

-Tamam Buse, yerine geçebilirsin.

Hızlı adımlarla Ayşe'nin yanına gittim ve oturdum.

-Kanka, sınıf defterini nasıl bulamadın?

+Faruk hocanın odasına girdim, masanın üstünü talan ettim ama bizim sınıf defteri yerine başka sınıfların defterleri vardı.

-O zaman bizim sınıf defteri nerede?

+Arama yapacağız.

Sağ elimi havaya kaldırdım.

-Buyur Buse?

+Arama yapalım mı hocam?

-Ne için?

+Sınıf defterini aramak için.

-Tabii. Ne yapmamız gerekiyor?

+Herkes tahtaya geçecek, Ayşe ve ben sınıfı arayacağız.

-Peki. Hadi arkadaşlar, herkes yanıma gelsin.

Herkes sıralarından kalktı ama bir kişi kalkmadı. Hiç sevmediğim Burçin hâlâ yerinde oturuyordu ve bütün şüpheyi üzerine çekiyordu.

+Kızım, kalksana.

-Kalkıp kalkmayacağımı sana mı soracağım?

-Burçin, hemen buraya gel.

Burçin oflaya pufalaya tahtanın önüne gitti. İlk onun sırasından başladım ve Sınıf defteri sırasının altından çıktı.

+Burçin, demek sen aldın. Niye söylemiyorsun lan aldığını?

-Evet, ben aldım. Senin ceza almanı çok istediğim için el koydum.

-Aslında şu an Buse cezalı değil. Sen ceza aldın. Şimdi doğru müdürün odasına.

Burçin sınıftan çıktığı gibi arkadaşlarım yerine oturdu. Sınıf defterini öğretmenler masasına bıraktım.