On yedi

60 2 2
                                    

Göz alabildiğine uzanan dağ yolunun iki kenarında, uzunlu kısalı ağaçlar vardı. Henüz karın yağmaya başlamadığı bu zamanlarda, yolda pek fazla araba sesi duyulmazdı. Burası en fazla şehirler arası ulaşım için kullanılırdı. Ancak bu yolları geçmeye alışmış bir araba yine asfaltı bozulmuş yolda hareket halindeydi.

Duru bu arabanın içinde gözlerini zorla açmaya çalışırken biraz baş dönmesi hissetti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bağlı kol ve ayaklarına baktı. Bağırmak istedi ancak ağzı da bantlı olduğundan dolayı sadece boğuk sesler çıkarabiliyordu. Çıkardığı sese dönen ön koltuktaki adam uzun zamandır beklediği bir şeyi görmüş gibi gözlerini açtı. Eğilip bükülerek arka koltuğa, Duru'nun yanına geçti ve kızın çırpınışlarına rağmen yanına oturmayı başardı.

''Kapa çeneni!'' diye bağırdı adam. Duru biraz daha hareketlenince adam daha çok sinirlenerek kızın suratına tokadı indirdi. Duru bu kez canının yanmasıyla ağlamasına engel olamadı. Ancak bu ağlamalar sadece tokadın acısıyla değildi; vücudu fazlasıyla halsiz düşmüştü. Damarlarında eksik olan bir şeyler vardı. Fazlasıyla zorlanacak gibi görünüyordu. Vücuduna gelen küçük titremelerle ağlaması şiddetlenen Duru, bir yandan çırpınarak adamın kollarına karşı gelmeye çalışıyordu. Ancak adam kendisine verilen emri yerine getiriyordu. Cebinden çıkardığı eterli mendili Duru'ya koklattı ve bekledi. Sonunda kız bayıldığında adam arayacağı kişiyi biliyordu.

''Kız uyandı, efendim. Ama tekrar halledildi.''

''Güzel,'' dedi patronları hattın diğer ucundan. ''Dağ evinde bekliyorum.''

- - -

''Umut, neredesiniz?!'' Çağan en sonunda cevaplanan telefona karşı bağırıyordu. ''Duru nerede, yanında değil mi? Ne bok yediğinizi sanıyorsunuz? Kız, o kesikler yüzünden kan kaybetti. Nasıl hastaneden çıkabilirsiniz?''

''Sakin ol!'' dedi Umut ama kendisi de pek sakin değildi. ''Kesikleri iyiydi,'' diyebildi sadece. Fazlasıyla çaresizdi ve ne yapacağını bilmiyordu. Suçlu olan kendisiymiş gibi hissediyordu.

''İyi miydi? Geri zekalı mısın sen? Duruyu ver telefona!''

''Veremem.''

''Ne? Nasıl veremem? Veremem diyor ya. Duru nerede?'' Çağan'ın sesi bu kez kükrer gibiydi.

''Kayıp,'' dedi Umut.

''Lan ne demek kayıp?''

''Onu depoya götürmemi ve arabada beklememi söyledi. Bir süre gelmeyince peşinden gittim ve yoktu,'' diye özetledi Umut.

Çağan'ın aklından bir kaç şey beliriyordu ama aklından geçenler gerçek olmasın diye dua ediyordu. ''Ne deposu? Hangi depo?''

''Sanayi tarafındaki.''

''Neredesin şimdi?''

''Deponun arkasına çıktım. Çamurdaki araba lastiklerini takip ettim. En fazla bir otoban gibi bir yere çıktım ve sonrası gizem. Bilmiyorum, sürüyorum işte. Belki bir şeyler bulabilirim diye,'' dedi çaresizce.

Çağan derin bir nefes aldı ve düşünmek için zaman ister gibi bir hali vardı. Ama düşünecek zamanı olmadığını biliyordu. Bir yapbozun içine sürükleniyorlarmış gibi hissediyordu. ''Bekle tamam mı? Sadece olduğun yerde kal ve benden haber bekle. Bizimkilerle konuşmalıyım.''

Çağan telefonu kapatınca ona merakla bakan üç çift göze olayı anlattı.

''İyi de, Duru'nun sanayideki bir depoda ne işi olabilir?'' diye sordu Sıla. Sesindeki korku elle tutulabilir gibiydi. Ama Çağan, Azra ve Murat, Duru'nun oraya neden gittiğini anlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YAPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin