Episode #5

15 5 5
                                    

Halk, sokaklara dökülmüş, Veliaht Prensin geçiş törenini izliyordu.

-Yüzünü göstermemesi büyük talihsizlik. İnsanların kendilerini yönetecek Kralın yüzünü görmeye hakları var.

Gu Jing Sune Min, Taehyung'a bakmadan konuşmuştu, dirseğiyle onu dürtüklemeyi es geçmeden.

-Sessiz ol Jimin.

-Ah bu isme alışıyorum sanırım.

Taehyung, konuşmayı devam ettirmedi. Veliaht Prens eşliğindeki alayı izliyordu. Babası önden gidiyordu. Her zaman çok havalı olduğunu düşünürdü onun. Bir kez daha gelse bu dünyaya, onun gerçek oğlu olarak gelmek istediğini düşünürdü hep.

-Bak! O babam.

Jimin, Taehyung'un gösterdiği kişiye baktı. Hiç bir şey demeden Taehyung'un babasına bakışını izledi. Abisi Veliaht Prens olarak önünden geçiyordu fakat kendisi ile kan bağı olmayan, babası bildiği adama bakarak gururlanıyordu o. Bir kez daha anladı Gumiho: Gerçek ailenin kan bağına ihtiyacı olmadığını.

-Hadi eve gidelim artık.

Dedi Jimin, Taehyung'un fazla göz önünde olmaması gerektiğinin farkında olduğu için. Ev yolu bomboştu. Eve yaklaştıklarında konuştu Jimin.

-Ormanda bir gezintiye çıkalım mı?

-Orman, yürüyüşe çıkılabilecek bir mesafede değil. Seni bilmem ama sebepsiz yere oraya yayan gidecek halim yok.

-Atla gideriz.

-Belki bilmiyorsundur ama bir atım yok.

-Ben her şeyi bilirim Taehyung.

Taehyung'un yüzü kaskatı kesildi. "Acaba yine zihnimi mi okuyor?" diye düşünürken;

-Zihnini okumuyorum.

Cevabını vermişti Jimin. Bu cevap üstüne esmer olanın gözleri büyüdü.

-Ne düşündüğümü nerden bildin o zaman?

-Hadi Taehyung. Zaman kaybediyoruz.

-Nerden bildin? Bana bunu nasıl yaptığını açıkla. Şuan ne düşünüyorum?

-Nerden bileyim Taehyung? Ne düşündüğünü anlamam için ille zihnini okumama gerek yok ki. Çok belli ediyorsun.

-Yani okumuyorsun?

-Şuanda değil. Hayır. Zihnini okumam için bazı şeyler yapmam geriyor.

Taehyung, iki eliyle birden ağzını kapattı.

-Beni yine mi öpeceksin?

Gumiho, başını öne eğerek gülmüştü. Beyaz Kaplan ruhuna sahip birinin bu derece saf ve çocuksu olacağını hiç düşünmezdi. Aslında hoşuna gidiyordu.

-Neden sürekli öpüşmek hakkında düşünüyorsun.

-Hiç de düşünmüyorum.

Jimin kaşlarını kaldırarak alttan alta baktı.

-Taehyung. Hadi ama.. Dün de aklında sürekli bu vardı. Bir erkek tarafından öpülmek mi tuhaf geldi.

Taehyung, gözlerini kaçırıp, diğer tarafa baktı.

-Yoksa? İlk seferin değildi değil mi?

Taehyung ona döndü.

-Ne saçmalıyorsun sen?

-Bu yaşa kadar gerçekten hiç öpüşmedin mi?

-Yaah! Sessiz ol.

Esmer olan etrafta onları duyan biri var mı diye bakındı.

-Çocukluğumdan beri girdiğim tek ortam ordu için girdiğim mülakattaki bekleme kuyruğuydu. Ne bekliyorsun ki.

Taehyung, sinirli bir şekilde ayaklarını yere vura vura eve girdi önden. Jimin ise geride kaldı. Bir süre düşündü ve eve dönmek yerine, ters istikamette ilerledi. Taehyung evde hem sinirli hem de meraklı bir şekilde Jimin'in gelmesini bekliyordu. Fakat o gelmedi.

-Ne dedim ki ben? Çekip gitmesi gereken bendim.

"Zaten çekip gittin Taehyung." demişti içindeki ses.

-Olabilir ama gelip benden özür dilemeliydi.

"Ne için?"

-Beni... Beni öptüğü için.

"Ama bunu için ona kırgın değilsin ki."

-Ben... Ahh... Ben sanmıştım ki belki... hayatımda ilk kez bir arkadaşım olur.

-Benim arkadaşın olmamı mı istiyorsun?

Taehyung, kendi ile konuşurken sesli cevap verdiğinin farkında değildi.

-Sen ne zaman geldin? Bir saattir yoktun.

-Az önce geldim. İşim biraz uzun sürdü.

Taehyung, anladığını belirten bir ses çıkardı.

-Az önceki soruma cevap verir misin?

-Ne sormuştun ki?

-Dedim ki: Benim arkadaşın olmamı mı istiyorsun?

-Ne olmuş ki? Ne var bunda?

-Ben senin gibi biri değilim Taehyung.

-Ne olduğunu bilmiyorum. Hala anlatmadın. Ayrıca bana ne yaptığını da. Ama hayatımda ilk defa ninem ve babamdan başka biriyle bu kadar konuştum. Arkadaş olmak istemem normal değil mi?

Jimin gülümsedi.

-Hadi üzerine bir şey al. Orman soğuk olur. Sana her şeyi anlatmam gerek.

The Soul Of The White Tiger Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin