-Efendim... Biraz zamanınız varsa sizinle bir şey konuşabilir miyiz?
Yoongi, odasında kendisine ayak masajı yapan iki kadını başı ile kovduktan sonra yattığı yerden doğruldu.
-Hayırdır Seungyoon?
-Hani sana Lee Ryehyuk'un kendi halinde biri olduğunu, bir açığı olmadığını söylemiştim. Hatırlıyor musun?
Yoongi, Seungyoon'un mahcubiyetini gördü. Ellerini önüne bağlamış, Yoongi'ye bakamıyordu.
-Evet.
-Gerçekten çok iyi saklıyormuş Yoongi. Evlerini gördük. Aşırı lüks bir evleri yok. Ama tek evi o değilmiş. Şehir dışında iki tane lüks evi var. gittim baktım. Evlerden biri saraydan farksız.
Durakladı.
-Ve tek karısı da Soyou'nun annesi değil. Kendini acındırmak için etrafa o ailesini tanıtıyor Yoongi. Kızının kör oluşunu kullanarak bir çok ikramiye almış saraydan. Dahası da var.
Seungyoon, iyice büzüldü.
-Amcanızın oğlunu tahta geçirmeye çalışan gruptanmış. Yoongi ben... Ben iyi biri sandım ve işi sanırım savsakladım. Çok üzgünüm.
-Önemli değil Seungyoonah. Ben de seninle bunu konuşacaktım. Babam sarayda.
-NE!
-Sessiz ol.
Seungyoon, Yoongi'nin yanına oturdu.
-Neden gelmiş?
-Bilmiyorum. Bazı bakanlarla yemek yiyor.
-Sensiz mi?
Yoongi ona baktı bayık bayık. Seungyoon devam etti.
-Yani sen kralsın. Neden gelir gelmez sen olmadan bakanları topluyor?
Yoongi tekrar yatıp, eli ile şakaklarına masaj yaptı.
-Bilmiyorum. Beni asıl rahatsız eden şey; Lee Ryehyuk'un da gelmiş olması.
-Yoongi çok üzgünüm.
-Senin bir suçun yok Yoon. bilinçli bir hata yok ortada. Ayrıca bana bi tane işini ahlakıyla yapan bir bakan söyle.
Seungyoon derin bir nefes alıp verdi.
-Masajım yarım kaldı. Sen devam et.
Yoongi gülerek ayağını Seungyoon'un yüzüne doğru uzattığında o da gülerek ayağına vurdu.
-Ha şöyle. Canım sıkkınken surat asmandan hoşlanmıyorum. Sen gül ki ben de gülebileyim.
-Yoongiyah...
-Yorgun hissediyorum Seungyoon. Ne zaman rahat bir nefes alacağı ben?
-Gel seninkiler antrenmandadır. Onlara bakalım. Ne dersin? Keyfin yerine gelir.
Yoongi başını salladı.
-Olur.
Seungyoon, arkadaşının ağlamak üzere olduğunu fark etmişti. Kafasını dağıtmanın en iyi yolu da buydu. Birlikte sarayın kuzey kanadına gittiler. Artık kapıları oluşturdukları ekipteki askerler koruyordu. böylece sanki farklı bir dünyaya adım atıyor gibi hissetmeye başlamıştı Yoongi.
-Nasılsınız çocuklar?
Yoongi, kendisini selamlayan gençlere sormuştu bunu. İkisi de aynı anda "Sağol!" diye cevap verince gülümsedi.
-Rahat olun gençler. Nasılsınız onu merak etim.
-Eeee.. Şey... İ İyiyiz.
Yoongi, cevap veren çocuğun yanından geçerken omzunu patpatladı. Uzaklaştıklarında konuştu.
-Hepsini bu kadar çok sevmem normal mi?
Seungyoon gülümsedi.
-Senin kurduğun özel bir birlikteler Yoongi. Bence gayet normal.
-Hepsi kardeşimmiş gibi hissediyorum.
-Kıskanmalı mıyım?
Yoongi kıkırdadı.
-Kesinlikle kıskanmalısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soul Of The White Tiger
FantasíaEbeveynlerin, çocuklarına masal niyetine anlattıkları kulaktan dolma efsanevi hikayelerin, gerçeklikten pek de uzak olmadığını evinden biraz uzaklarda, ormanın derinliklerinde fark etmişti Kim Taehyung. Efsanelere konu olan Gu Jing Sune Min, Taehyun...