5

17.9K 1.4K 630
                                    

"Atlas, hoş geldin."diye mırıldandım içimdeki heyecanı bastırmaya çalışırken. Kapının önünden bir adım gerileyerek gülümsedim ve elimle içeriyi işaret ettim."Geç, lütfen."o da dudaklarına bir gülümseme yerleştirerek ağır adımlarla içeriye geçti. Kapıyı yavaşça kapatıp terleyen ellerimi eşofmanımın kenarlarına sildim, derin bir nefes alıp verdim. Günlerdir beklemiştim fakat o iki hafta sonra gelmeyi tercih etmişti. Bu yüzden ona kırgın olmam normal miydi? Değil, aptal.

"Ev çok güzel görünüyor."mırıltısı kulağıma ulaştığında hızla başımı salladım."Biraz temizleyip eşyaların yerlerini değiştirdim."başını sallayarak eve göz gezdirmeye başladı, duvardaki tabloları, vitrindeki bibloları, köşede duran eskimiş piyanoyu, her şeyi inceledi. O evi incelerken ben de onu izlemeye başladım. Baştan aşağı siyah giyinmişti, beyaz teniyle siyahın ne kadar uyduğunun farkında olarak mı böyle giyiniyordu ki? Ona siyah çok yakışıyordu, bu zamana kadar gördüğüm herkesten çok. Açık kahve tonundaki saçları dağınık bir şekilde alnına düşmüştü, elimi uzatıp o yumuşacık görünen saçlarını daha çok dağıtma, koklama isteğiyle dolup taştım. İki haftadır görmek için can attığım yüzünü yan profilden izleyip sesli bir nefes verdim. Sesli nefesim onun dikkatini dağıtmış olmalı ki bakışlarını bana çevirdi, hızla gözlerimi ondan çekip yerdeki parkeye çevirdim. Ne diye içine düşecekmiş gibi inceliyorsam!

"Bu arada..."bakışlarımı tekrardan ona çevirip kaşlarımı kaldırdığımda elindeki karton poşeti bana doğru uzattı."Bu senin için."bakışlarımı poşet ile onun arasında gezdirirken şaşkınlıkla kendimi gösterdim."Benim mi?"

"Evet."diyerek o güzel gülümsemesini bahşetti bana, içimin ısındığını hissettim."Ev hediyesi, umarım hoşuna gider."karton poşeti elleri arasından alarak içine elimi attım ve elime çarpan şeyi çıkarttım. Gözlerim kocaman açılırken, gördüklerime inanamıyordum. Bu benim antikacıda gözüme çarpan, beğendiğim saatti."Ben bunu geldiğim ilk gün bir antikacıda görmüştüm, hatta evi bulduktan sonra gidip alırım diye düşünmüştüm."

"Gerçekten mi?"diye sordu o da şaşkınlıkla, heyecanla başımı salladım."Osman abinin dükkanında görmüş olmalısın, sürekli oraya giderim ben. Senin de bu tarz şeyleri sevebileceğini düşündüm."

"Çok güzel Atlas, çok teşekkür ederim."diyerek ağzım kulaklarımda gözlerinin içine baktım. Aynı saati beğenmemiz, onun sürekli gittiği dükkana girip adres sormam, bunlar tesadüf müydü? Tesadüf ise çok güzel bir tesadüftü. Teşekkürler evren.

"Beğenmene sevindim."diye mırıldandıktan sonra eliyle duvarda bir yeri gösterdi."Şurada çok hoş duracak gibi görünüyor."girer girmez salonu incelemesinin nedeni saati asacak yer araması olmalıydı, çok ince düşünceliydi."Evet, oradan çok hoş durur."alt dudağını dişleri arasında yuvarlayarak kaşlarını kaldırdı."Asmamı ister misin?"

"Evet, lütfen."elimdeki saati ona doğru uzattığımda gösterdiği yere doğru ilerledi, arkamı dönüp masanın etrafındaki sandalyelerden birini aldım ve onun olduğu yere koydum. Sonrasında boş, depo gibi duran odaya ilerleyip oradan bir çekiç, bir de çivi bulduktan sonra geri döndüm. Sandalyeyi sıkı bir şekilde tutarak kaşlarımla sandalyeyi işaret ettim. Başını sallayarak üzerindeki ceketi çıkarttı, o gece deri ceketini bıraktığı koltuğun üzerine bıraktı, bu dudaklarıma bir gülümseme yayılmasına neden olmuştu. Sandalyenin üzerine çıktığında dikkatli bir şekilde onu izledim, önce çiviyi çakacağı yere yerleştirip çekici vurmaya başladı."Dikkat et."diye bir cümle çıktı dudaklarımın arasından, bilinçli olarak söylediğim bir şey değildi fakat bu cümle onun dudaklarına bir gülümseme yerleşmesine neden olmuştu. Çekici çaktıktan sonra saati alıp taktı ve sandalyeden inip yanıma geldi.

say my name | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin