29

7K 576 189
                                    

Atlas Korak

Yorgun bakışlarımı dizimin üzerinde birleştirdiğim ellerime çevirdim. Günlerdir kendimi o kadar bitkin hissediyordum ki, aylarca uyusam üzerimdeki yorgunluğu atamayacakmışım gibi hissediyordum. Hastanede olduğumuz vakit boyunca gözüme doğru dürüst uyku girmemişti, hiçbir şey yemediğim için de zayıfladığımı hissedebiliyordum.

Bugün doktorun zoruyla eve gönderilmiştik, orada beklememizin bizim zararımıza olduğunu söyleyip, bir gelişme olduğunda biE haber vereceğini de belirterek bizi hastaneden göndermişti. Aslında bu Ege için iyi olmuştu, ben orada olduğum sürece o da benimle birlikte hastanede kalmak istiyordu ve düzgünce dinlenemiyor, ders çalışmaktan da geri kalıyordu.

Son yaşanan olaydan sonra Ege benden uzaklaşmış gibi hissediyordum. Sadece soru sorduğumda cevap veriyor, benden hep bir adım uzakta duruyor, bir şey söylemeye çekiniyordu. O gün ona gitmesini söylediğim için o kadar pişmandım ki, sürekli bunu düşünüp kendini yiyip bitiriyordum. Biz sarıldıktan sonra saatlerce iç çeke çeke ağlamıştı, hastaneye girdiğimizde dahi ağlamaya devam ediyordu. Bir saniye bile kollarımın arasından çıkmasına izin vermemiştim fakat bu bile onu sakinleştirmeye yetmemişti. Bu durum onu çok yaralamıştı, zaten yanında kimsesi yoktu bir de benim ona git demem onu çok üzmüştü. Hastanede her ne kadar konuşmak istesem de hiç bir sözcüğün onun kalbindeki kırığa iyi gelmeyeceğini bildiğim için susmuştum.

Ben tam bir aptaldım!

Onu incinmemesi, kırılmaması için korumaya çalışırken bir anda onu inciten olmuştum.

Hem de ne için? Baba dahi diyemeyeceğim o adam için!

Bir anda neden çıkıp gelmişti ki? Annemin hastalığını öğrendikten sonra hasta yatağındaki annemi ve bizi terkedip gitmişti, şimdi hangi yüzle karşımıza çıkabiliyordu? Hiçbir şeyi haketmiyordu, ne annemi, ne de beş yaşındaki bir kız çocuğunun saf sevgisini...hiç birini.

"Ahsen uyudu oğlum."Emel teyzenin sesi ve omzuma koyduğu eliyle tüm düşüncelerimi başımdan savdım ve bakışlarımı ona doğru çevirerek dudaklarıma buruk bir gülümseme yerleştirdim. Doktor eve gidebileceğimizi söylediğinde Ahsen ve Emel teyzeyi de eve getirmek istemiştik, Ege Ahsen'in daha fazla yalnız kalmasını istemediğini ve bana ihtiyacı olduğunu söylemişti...haklıydı."Sen olmasan ne yapardım ben, Emel teyze?"

"Ah, benim güzel yavrum."diyerek saçlarımın arasına minik bir buse kondurdu ve omzumda duran eliyle omzumu pışpışladı."Her şey yoluna girecek."

"Umarım."diye fısıldadım umutsuz bir ses tonuyla. Her şeye olan inancımı yitirmiş gibi hissediyordum, sanki sahip olduğum her şey bir bir kayboluyordu."Ege hala duşta mı?"diye sordum, ismini kısık bir sesle söylemiştim çünkü Ege dediğimi duyarsa bana kızacağını biliyordum."Evet, baya uzun zamandır duşta."dudaklarımın arasından sıkıntılı bir nefes verdim. Beni görmemek için mi böyle yapıyordu? Emel teyze sanki aramızdaki gerginliği farketmiş ve benim üzüldüğümü hissetmiş gibi hızla konuyu değiştirdi.
"Egehan'da ne kadar zevkli bir çocuk, evi çok güzel...kendimi çocukluğumda gibi hissettim."

"Evet, öyle."

"Birazdan çıkar o duştan, ben de o çıkana kadar size yemek hazırlayayım. Hastane köşelerinde doğru düzgün beslenememişsinizdir siz."diyerek mutfağa doğru ilerlemeye başladığında omuzlarımı düşürerek tekrardan bakışlarımı dizlerimde birleştirdiğim ellerime çevirdim.

Ege ile eskisi gibi olamamaktan çok korkuyordum. 

Bana gibi bakmayacağından, eskisi gibi gülmeyeceğinden, beni eskisi gibi sevmeyeceğinden çok korkuyordum.

say my name | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin