Özel Bölüm

7.5K 509 488
                                    

Uzandığı yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordu sarı saçlı oğlan. Kendini bildiğinden beri yalnız başına uyuyan çocuk, şimdi yatağındaki o huzur verici sıcaklığı hissetmeden uyuyamaz hale gelmişti. Ağlamamak için birbirine bastırdığı dudakları ağır bir şekilde çözüldü ve göz yaşlarına engel olamadı. Yaşayamıyordu. Hayatına son vermek için onca sebep varken o Atlas'a tutunmayı seçmiş, yaşamaya devam etmişti fakat artık tutunabileceği bir Atlas'ı da yoktu.

Yatakta hızlıca doğruldu Egehan, artık aylardır aklında olan o fikri icraata geçirmesinin vakti gelmişti. Emin adımlarla banyoya ilerledi. Hiç düşünmeden günler önce hazırladığı, tavanda asılı duran ipe doğru ilerledi. İpin hemen altında duran minik taburenin üzerine dikkatli bir şekilde basarak yukarı çıktı ve ipi boynundan geçirerek gözlerini yumdu.

Atlas yoksa o da yoktu.

Düşünmek için kendine fırsat vermeyecekti, düşünürse yapamazdı.

Ayağının altındaki tabureyi hızlıca itti.

-

Gözlerimi hızlıca açarak yataktan bir hışımla doğrulduğumda nefes nefeseydim. Ellerimi boğazıma sarıp yutkundum, hâlâ boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Bir kaç kez öksürdükten sonra hissettiğim sıcaklıkla bakışlarımı yanımda uzanan bedene çevirdim ve gözlerimi kocaman aralayarak ona baktım.

Gerçekten intihar edip ölmüş ve cennete mi gelmiştim?

İntihar eden insanlar cennete gelebiliyorlar mıydı?

Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırarak tekrar ona baktım, buradaydı, yanımdaydı. Titreyen ellerimi koluna doğru uzatıp dokundum, gerçekti. O sıcaktı. Halüsinasyon görsem bu kadar sıcak hissetmem mümkün olmazdı değil mi?

Uykulu gözlerini yavaşça araladığında kalp atışlarım haddinden fazla atmaya başlamıştı. Uyku mahmurluğuyla önce ne olduğunu algılamak ister gibi bana baktı ve ardından dudaklarına hoş bir gülümseme yerleştirerek yeşilin en güzel tonunda olan gözlerini kıstı.

"Günaydın bebeğim."uykulu ses tonu vücudumun özlemle sarsılmasına neden oldu. Yutkunarak emin olmak ister gibi elimi ağır bir şekilde yüzüne doğru yaklaştırdım ve bir anda kaybolmasından korkarak parmak uçlarımı yanağına değdirdim. Benim temasımla gözleri yavaşça kapandı ve dudaklarındaki gülümseme büyüdü.

"Sen gerçeksin."diye fısıldadım hayretle, kalp atışlarım göğüs kafesimi delip geçecekmiş gibi hızlanmıştı. Atlas gözlerini açarak kaşlarını çattı ve yanağına değdirdiğim elimi elinin arasına alarak avuç içime uzun bir öpücük bıraktı. Bu uzun öpücük karnımda kelebek etkisi yaratmıştı.

"Elbette gerçeğim, bu ne demek şimdi?"

"Atlas, ben öldüm mü?"diye sordum başımı sola doğru eğip endişeyle yüzüne bakarak, Atlas'ın kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatıldı."O ne biçim söz Egehan?"

"Ama sen yoktun yani biz kaza yapmıştık ve sen, seni kurtaramamıştık. Sen annem ve babam gibi denizde-"ben korkuyla zihnimdeki her şeyin dudaklarımdan dökülmesine izin verirken sözümü kesen Atlas'ın sıcak dudakları olmuştu. Öpüşmek için değil, susturmak için minikçe bastırmıştı dudaklarını dudaklarıma. Gözlerimi yumarak burnumdan derin bir nefes verdiğim sırada Atlas geri çekildi ve ellerini iki yanağıma koyup sakince yanaklarımı okşadı.

"Bu kaza seni fazla etkiledi, üzerinden kaç ay geçti hâlâ onunla ilgili rüyalar görüyorsun."gözlerimi aralayarak Atlas'ın endişeyle bana bakan yeşillerine bakım. Hepsi rüya mıydı yani? Atlas ölmemiş miydi?"O gün minik bir kaza yaptık ama bak ikimizde hayattayız, ben yanındayım."dedi gülümseyerek. Dolan gözlerimi bir kaç kez kırpıştırarak burnumu çektim ve başımı hızlıca salladım.

say my name | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin