-13-

1.5K 162 113
                                    

Lütfen hayalet okur olmayın.
🌟 ve yorumlar okunma sayısıyla hemen hemen aynı olduğunda, bölümler sık sık gelecektir. Anlayışınız için teşekkür ederim.. :)

Evime hoş geldin Yamaç Sipahi...

Karşımda durduğunda, ayran budalası gibi onu izledim ve sevinç dansı yapmamak için kendimi zor tuttum.
Yamaç parmağını şıklatıp, "Beni içeriye almayacak mısın?" diye sorduğunda kendime geldim ve kenara adım atıp, "Pardon, buyur içeri gir," dedim. Yamaç içeri adım atar atmaz, bana gözlerini devirdi, ardından içeri girip etrafa bakındı.

Benimkiler Yamaç'a hoş geldin demek için koridora geldiklerinde, özellikle ablamın onu iyice taradığını gördüm.

Annem sevecen bir şekilde onu karşılarken, kendisi ona no frost buzdolabı gibi davranmıştı.

"İçli köfte sever misin?" diye soran anneme sevinçle gözlerini büyüttü, ardından birden kendine gelip, "Teşekkür ederim, aç değilim. Bir an önce derse başlayalım biz," dedi.

"Aaa aç karınla ders mi çalışılır?" dediğinde, Yamaç'ın dudaklarını birbirine bastırdığını görüp, "En iyisi tabağa koy, odada ders çalışırken arada yeriz," dedim ve Yamaç'ın başını salladığını gördüm.

"Hadi başlayalım biz," diyerek odama doğru yürüdüm ve Yamaç'ta kedi yavrusu gibi peşimden odama girdi. Kapıyı arkamızdan kapattıktan sonra, Yamaç çantasını kenara attı ve yatağımın üzerine oturup, odamı gözleriyle taradı. Çantamdan tarih kitabımı çıkardıktan sonra, diz üstü bilgisayarımı da açıp çalışma masamın üzerine koydum.

Dizüstü bilgisayarımda Word dosyasını açarken, heyecandan bacaklarım titriyordu. Önümdeki aynadan baktım ona. Cep telefonunu almış, birine mesaj atıyordu.

"Kahretsin!" dedim içimden. Yamaç için kullandığım telefonun sesi açık mıydı acaba? Arkamı dönüp yüzüme bile bakmayan adama baktım ve derin bir iç çekip, çantamdan telefonu aldım ve kısık olduğunu görünce, rahatladım. Yamaç'ın mesaj attığını görünce, dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bize içecek bir şeyler alıp hemen geliyorum."

"Gelmesen de olur," diye fısıldaması beni az olsa üzmüştü. Annemlere görünmeden lavaboya geçtim ve Yamaç'ın mesajını açtım.

"Şu anda sınıfın ineği ile proje ödevi hazırlıyoruz. Keşke onun yerine seninle beraber yapabilseydik ödevi... Kız resmen sınıfın eziği... "

Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp, derin bir nefes verdim ve dudaklarımı dişleyip, ona yanıt verdim.

"Ah Adanalı, sana böyle bir şey söylemek yakışıyor mu? Hem başarılı, hem de ezik diyorsun ya hani, bu oldu mu şimdi? Kızla iyi geçinmeye bak, sana belki çok yardımı dokunur."

Mesajı atar atmaz lavabodan çıktım ve mutfağa doğru yürürken, annem ve ablam beni durdurdular.

" Kız o çocuk ne öyle, soğuk nevale! "

Gözlerimi devirip," Çocuk zengin işte, belli olmuyor mu? " diye yanıt verince, annem gözlerini devirdi.

" Tüküreyim öyle zenginliğe. Ama hakkını yemeyeyim, yakışıklı çocuk."

Ablam da hak verircesine başını salladı ve," Sevmedim bu çocuğu, " diyerek bir kaşını havaya kaldırdı.

Annem mutfağa gidince, ablam yanıma yaklaşıp, ciddi bir şekilde konuştu.

"Saygısız birine benziyor, cidden bak. Nasıl sevdin bunu? Dışarıda daha iyileri var! "

Gözlerimi devirip, hesap sorar bir şekilde kendisine baktım ve, "Bazen insanın gözü kör oluyor abla. En yakınındakinin bile."

KELEBEK KOZASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin