Acının İlacı

58 15 44
                                    



****

****

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


****

Elindeki anahtarı sallayarak tenha sokaklardan geçti. Girdiği sokakla beraber adımları yavaşladı. Küçük adımlarla eski dükkanın önündeki kırık dökük banka oturdu. Karşısındaki okula baktı bir süre. Oturduğu yer Elisa'nın cenennemiydi. Kalbinin ritmi uzun bir süre sonra ilk kez bu kadar artmıştı. Oturduğu bankın üzerinde gezdirdi ellerini daha sonra da kafasında çalan melodiye kulak verdi. Yalnızlığın kırık dökük melodisine...

Uzun süre oturduğu yerden zorlukla kalktı. Etrafa göz gezdirdi. Küçük evlere baktı. Eski ve boş olduğunu bildiği evlere. Etraftaki boşluk Elisa'nın aklına sokaktaki okulun eski halini getirdi. Asla susmayan gürültülü sokağın şu an aklı kadar boş kendi kadar yalnız oluşu tüylerini ürpertti. Annesine seslenen, ebelemece oynayan, sağa sola koşan çocuklar ve kenarda oturan küçük Elisa. Bir anda gözlerinin önüne bu sessizliği dolduran anılar geldi.

Adımları küçük ve yavaştı. Cesaretine tanıdığı herkesin özendiği Elisa geçmişiyle yüzleşebilecek kadar cesur değildi. Kendini ilk kez bu kadar güçsüz hissetti. Bacaklarını kontrol edemediğini fark etti. Beyni eskileri hatırlamak istercesine kendisini ileri doğru götürüyordu. Hiçliğinin başladığı zihnindeki gürültülerin sustuğu ve boşluğa düştüğü ilk yere.

Her adımında gözlerinin önünde canlanan görüntüler kulağını dolduran gürültüler hepsi çok tanıdıktı Elisa için. Kapıya yaklaştıkça kalbi daha hızlı çarpıyor başı dönmeye başlıyordu. Bu sanırım geçmişin yan etkileriydi.

Kapının önüne geldiğinde elini kapının demirlerinde gezdirdi. Küçük Elisa'nın çıkmak için bu demirleri nasıl sarstığı geldi aklına. Elektrik çarpmış gibi çekti birden elini. Tenha sokağı dolduran rüzgar Elisa'nın arkasından esiyordu. Birkaç dakika öylece kapıya baktı. Esen rüzgar yaz mevsimine göre çok fazlaydı ve rüzgar bir anda eski demir kapının ardına kadar açılmasını sağlamıştı.

Bu onun içeri girmesi için bir işaretten çok aklına okulun bahçesindeki yağmurlu ve rüzgarlı günü getirdi. İçeriye adımı atarken yağmurun ve rüzgarın ona getirdiği hastalığı, abisini ve arkadaşlarını hatırlattı. İçine derin bir hava çekerek devam etti.

Zorlukla attığı birkaç adımın ardından bahçedeki basketbol potasının altına geldi.

"Atamazsın ki atamazsın ki sen cücesin oğlum nasıl atacaksın. İzle de belki benden öğrenirsin bir şeyler." Elisa zihnindeki sesleri artık durdurmaya çalışmayı bırakmıştı. Kendisini esen rüzgara ve eski anılara adamıştı.

"Hı hı sen çok biliyorsun. Ben bir kere basketbolcu olacağım kızım. İstersem seni bile fırlatırım o potaya." Küçük çocuklar gülmeye başlamıştı. Elisa ise çatık kaşlarla karşısındaki çocuğa baktı. "Atsana bakalım cüce." 5 yaşındaki çocukların bu normal kavgası normal bir şekilde sonlanmamıştı maalesef. Mete Korkmaz'ın kardeşi küçük Elisa Korkmaz bir iki kendini bilmeze pabuç bırakacak değildi.

Minik ellerini yumruk yaparak karşısındaki çocuğun elmacık kemiğine bir yumruk attı. Küçük bir elden bu kadar büyük bir güç çıkması ise oldukça şaşırtıcıydı. Yumruğu yiyen çocuk sendeleyerek yere düşmüştü. Tabi onu izleyen iki adamın yüzlerindeki bakışlardan ve kurdukları planlardan habersizdi.

Elisa bir iki adım ilerledi. Çocuğun düştüğü yere geldi. Hayatında ilk defa birisine şiddet uygulamış ve bundan hoşnut olmuştu. Hatırladığı şeylerle ürperirken bahçedeki eski çeşmelerin önüne geldi. Duvarla birleşik çeşmelerin üstüne oturdu eskiden olduğu gibi. Ayağını üstü kırılmış çeşmenin üzerine koydu.

Bir süre oturduğu yerden etrafa baktı. Geçmişin zehirli tozu rüzgarla beraber Elisa'nın genzine doluyor gırtlağını yakıyordu. Yutkunduktan sonra oturduğu yerden kalktı. Anılarının pençesi altında okulun kapısına doğru adımladı.

Çıktığı iki basamağın ardından tozlu, boyaları dökülmüş, paslı kapının üzerinde gezdirdi elini. Uzun kapı demirini ileriye ittirdi. Normalde tek dokunuşuyla açabileceği kapıyı derin bir nefes aldıktan sonra iki kez zorladı. Kapının açılmasıyla içeriden gelen rutubet kokusu Elisa'nın ciğerlerine doldu.

Açılan kapıdan içeriye adımını atarken etrafa göz gezdirdi. Geniş koridorda kulağına dolan eski günlerin sesine bıraktı kendini. Yavaş adımlarla sınıfların yanındaki isimlere bakarak yürüdü.

Dile kolay 18 yıl sonra önüne geldiği sınıfın önünde durdu. İlk geldiği günkü gibi. Kafasını kaldırarak tabelaya baktı.

1-D

Elini yavaşça kapının kulpuna koydu. Fakat bir güç onu engelliyor gibiydi. Kapının kulbunu bastıramıyordu. Derin bir nefes verdikten sonra tam kapının kulbunu indirecekken boş koridoru dolduran telefon sesiyle elini hızlıca çekti. Onu buraya getiren içeri sokan ilahi güç belki de içeriye girmesini istemiyordu. Belki de evrenin bir mesajıydı bu.

Hikayeyi değiştirmedikten sonra, son sayfayı bilmek insana sadece yük olur. Elisa'nınki de böyleydi. Hikayenin son sayfasını biliyor, ama değiştiremiyordu. Sırtındaki yük ise gün geçtikçe onu psikolojik olarak güçsüzlüğe düşürüyordu.

Yaşadıkları, gördükleri ve hatta göremedikleri onu bir girdaba katıyor gittiği her yeri ve herkesi de enkaza çeviriyordu.

Çalan telefona birkaç saniye daha kulak asmadan durduğu yerden etrafa baktı. Fakat telefonun ısrarlı çalışları eskinin büyüsünü bozuyor, çocuk sesleri duymak istediği koridorda çalan telefon sesini işitiyordu.

Telefonun hâlâ susmayan ve koridorda yankılanmasıyla daha da kulak tırmalayan sesi Elisa tarafından susturulmuştu. Telefonu açıp girdiği kapıya doğru ilerleyerek dışarıya çıktı. Biraz önceki rüzgar yerini güneşin kavurucu sıcağına bırakmıştı.

Elisa karşı hattan gelen gür sese cevaben "Geliyorum." dedi ve basketbol potasının altından geçerek çıkışa doğru hızlı adımlar attı. Son bir kez karşı banka iç geçirerek baktıktan sonra sokağın sonundaki aracına doğru yürümeye devam etti.

Arabasına ulaşıp hızlıca geçmişinin çok anına tanıklık etmiş bu semte araladığı perdeyi uzun süre açmamak üzere kapadı. Şu an geçmişinden daha büyük olmasa da yeterince büyük sorunları bulunuyordu.

****

Aracını ormanın içindeki deponun önüne park ettikten sonra dev demir kapıdan içeriye girdi. Büyük eski koltukların kenarından geçip karşısındaki büyük ve eski masayı kaldırdı. Halıyı da kaldırdıktan sonra yerdeki alete şifreyi girdi. Büyük demir kapıyı kaldırıp merdivenlerden indi.

Boş koridorda hızlı adımlarla ilerlerken önüne geldiği kapının sağ tarafına parmak izini okutup içeriye girdi. Yuvarlak büyük masanın etrafına oturmuş insanlara tek tek baktıktan sonra masadaki yerini aldı.

Devam edecek...

TârumarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin