21. bölüm

3.2K 175 108
                                    

Multi: Baran ^^

Bölüm Şarkısı: Pagos - Peşinde

Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın lütfen...

Keyifli okumalar dilerim. 0_0

*****

"Ben kilolu falan değilim, sadece yanaklarım biraz fazla iri."

Helin, adeta gürlemişti. Efe gerilip karşısında küçülürken, Helin birkaç şey mırıldanıp sinirle saçlarını geriye savurdu. Sabahtan beri atışıp duruyorlardı. Konudan konuya atlayıp birbirlerine karışmaktan başka yaptıkları hiçbir şey yoktu.

"Helin, eyeliner'ını düzgün çekememişsin bugün." Efe, kaşınıyorsun be kardeşim. Helin, göslerini irileştirip telefon ekranını açarak yüzüne yaklaştırıp kendini inceledi. Görmüş olduğu yansımadan memnun olmuş olacak ki telefon ekranına öpücük atıp tekrar yerine koydu. Bu sırada bakışları büyük bir yavaşlıkla Efe'ye kilitlenmişti.

"Sen defterine düz çizgi bile çizemezsin ama ben tek seferde kusursuz bir eyeliner çekerim, Efe bey. Ayağını denk al derim," Efe yutkunup başını Koray'ın kucağına koydu. Yazık ama benim minnoşuma...

Sanırım shipim tutmamakta kararlıydı.

Sıkıntıyla iç geçirip başımı çardağa sığmak için dip dibe olan arkadaşlarıma çevirdim. Koray ve aramıza yeni yeni dahil olan Baran, koyu bir futbol muhabbetine girmişlerdi. Baran da Koray ve ben gibi beşiktaşlıydı, bu yüzden muhabbetleri epey sarmış gibi duruyordu. Talha, uyumaya çalışan Doruk'u iki de bir rahatsız edip her seferinde azar işitiyordu. Doruk, önce Koray'ın yanında oturuyorkan sonrasında Talha'dan kaçmak için benim yanıma oturmuştu fakat pek de başarılı olduğu söylenemezdi.

Çünkü Talha, sabahtan beri "soğuk nevale'm" diye peşinde dolanıyordu. Yazık çoçuğa. Bense... Kulaklığımı takmış hiçbir şey yapmadan şarkı dinliyordum.

Hâlâ tartışmakta olan Helin ve Efe'ye dönüp, "Ya siz iki dakika uslu duramayacak mısınız?" diye tısladım. Koray ve Baran, anında bana dönerken Doruk, uyuya kalmış olmalıydı ki sıçrayak uyandı ve "Geldik mi?" diye sordu. Allah'ım çıldıracağım!

Sinir bozukluğuyla gülüp başımı ellerimin arasına aldım. Öğle aramızı bu kadar boş geçirmek gücüme gidiyordu.

"Ben Yeliz Hoca'yla bir şey konuşmaya gidiyorum."

Bir anda kalkıp telefonumu arka cebime yerleştirdim. Koray, şaşkınlıkla yerinden kalkıp yanıma gelecekken başımı yana eğip dudaklarımı öne doğru büzdüm. Şu an yeri olmadığını anlamış olacak ki omuzlarını çökertip geri yerine oturdu. Çocuk seni yerim! "Takıma geri dönmeyi düşünmüyorsun, değil mi Kayra?" Helin'i yanıtsız bırakıp sahaya doğru hızlı hızlı yürümeye başladım. Çünkü biraz daha kalırsam cesaretim uçup giderdi.

Geçen seneye kadar okulumuzun basketbol takımındaydım. Takımımla birlikte türlü türlü yarışmalara girip birden fazla ödül kazanmıştık. Fakat bu sene nihayet aramızda olmayan ama beden eğitimi öğretmenimiz olduğu zaman beni krizden krize sokan bir adet Turan Hoca sağ olsun beni takımdan atmıştı. Alt tarafı gevşek gevşek konuştuğu için kafasına basketbol topu geçirmiştim.

Benim suçum neydi ki?

Neymiş efendim kadın basketbol takımı mı olurmuş, müdür neden başına itelemiş bizi. Zaten bir halt becerebildiğimiz de yokmuş, fazla kötüymüşüz. Sonra kızlar ne anlarmış basketboldan, spordan... Evde oturup işimizi yapacakmışız. Bu böyle devam edince ve kimse de sesini çıkarmayınca en sonunda kendimi tutamayıp topu kafasına geçirip ağzıma geleni söylemiştim ama sonrasında başım epey ağrımıştı.

CİVCİV || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin