11. bölüm

5.5K 263 82
                                    

Bölüm Şarkısı: Athena - Kafama Göre

KEYİFLİ OKUMALAR!!!

*****

"Anne, çıkıyorum ben."

Bir yandan ayakkabılarımı giyerken diğer yandan da anneme haber veriyordum. İçeriden gelip gözlüğünü düzelterek beni süzdü. "Nereye bakalım bu sıcakta?" Gülümsedim ve yanaklarını öperek dış kapıya ilerledim. "İşte ben de tam bu yüzden dışarı çıkıyorum anne, hava aşırı sıcak. Helinle buluşup sahile gideceğiz."

Annemin bir ton nasihatinden sıyrılıp kapıyı hızla kapattım. Derin bir nefes alıp sahile doğru yürümeye başladım. Aynı zamanda sırt çantamın ön cebinden Airpods'umu çıkarmış şarkı seçmeye başlamıştım. Bunu aldığım çok iyi olmuştu, yoksa sahile kadar karman çorman olan kablosunu düzeltmek zorunda kalacaktım. Aferin bana.

Sahilde her zaman buluştuğumuz kayalıklara gelince çıkmadan önce etrafıma bakıp Helin'i aradım. Sırf geç geleceğini bildiğim için yolumu yarım saat uzatmıştım ama hanımefendi yine ortada yok. Çünkü neden? Çünkü kendileri podyuma çıkacağını falan sanarak saatlerce makyaj yapıyordu. Bu kadar da abartılmamalı. Hadi ama kızlar, yüzlerimiz çok güzel. İkincisine gerek yok bence.

Bir süre sonra belime atlayan bir varlıkla öne doğru sendeledim. Sonra dengemi sağlayamayıp yere düştüm ve Helin de üstüme. Gerçekten mi evren? Üzerime biscolata erkekleri düşüreceğine Helin'i mi düşürdün? Cidden mi?

"Kalksana üstümden ayı,"

Helin, saçını savurup üzerimden kalkarken bir yandan da buruşturduğu suratıyla huysuzca söyleniyordu. "Ne diye senin üzerine düştüm ki sanki? Keşke Efe'nin üzerine düşseydim," Gözleri uzaklara dalmış ve iç çekiyordu. Evet, yanlış duymadınız. Helin, benim minik kuşum olan Efe'ye abayı yakmıştı. Bence Efe de ona göre boş değildi ama neyse. Yani kısaca, kuş yuvadan uçuyor sevgili dostlar.

"Ah, ne vuruyorsun be!" Uzaklara dalan Helin'i ancak bir tokat kendine getirebilirdi. Ben de öyle yapmıştım ve sonuç ortada. "Daldın gittin yine olmayacak hayallere," Hayallere derken vurgu yapmıştım. Çünkü artık harekete geçmesi gerekiyordu. Onlar birlikte olmalıydılar. Çünkü ben onlara shiplemiştim. Konu kapandı bence.

"Neden yüzüme vuruyorsun ki?"

Omuz silkerek kayalıklara çıkıp ayağımı sarkıttım. Helin de enerjisini geri toplamış olacak ki seke seke gelip yanıma kuruldu. Kıyıya çarpan dalgaların sesi martıların sesine karışmış, vapurlar yol alıyordu. Orada dakikalarca hatta belki de saatlerce oturduk. İkimizde birbirimize karşı susup denize konuştuk. Dertlerimizi ona anlattık.

"Onu bekliyorsun değil mi?" Helin'in sorgu dolu sesi bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıştı. Bu sorunun cevabını o da herkes gibi çok iyi biliyordu. Bakışlarımı ona çevirip dudak büktüm. Yüzüne yerleşen merhamet kırıntılarını görünce burukça gülümsedim.

"Helin, sizin bir şansınız var. Onu kullanın, o şansa iyi bakın. Birbirinize karşı boş değilsiniz, bunu tüm evren biliyor. Fakat erteliyorsunuz, yarınların olacağından çok eminmiş gibi birbirinizden kaçıyorsunuz. Bir tane daha yarınınız olmayabilir. Ertelemeyin, kaçmayın. Yol yakınken ve hala zamanınız varken kavuşun. Yarın her şey için çok geç olabilir."

Dolu gözleri bana buruk bir heyecanla bakarken gülüp omuz silktim. Gözünün altını silerken bir yandan da homurdanıyordu. "Bu makyaj için ne kadar uğraştım haberin var mı senin?" Hızlıca yanaşıp bana sarıldı. Ben de gülerek ona sarıldım. Bir süre öyle kaldık. Fazla duygusallıktan sıkılmış olacak ki ayağa kalkıp çantasını gözümün önünde ileri geri salladı. "Eğlence time!"

CİVCİV || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin