47. bölüm

231 14 0
                                    

Yemekten sonra her kes tekrar sohbete başlamıştı ve sıkıldığımı hissediyordum. Yan tarafımda olan Baek Hyun'a döndüm.

HW: Odana gidelim mi?

Her kesin üzerinde gözlerini gezdirip bana döndü ve başını salladı. Ayağa kalkıp odasına yol almıştık ama kimse bizi farketmemişti. Tabi, Ji Won hariç..

Odaya girdiğim gibi kendimi yatağa attım.

HW: Ayhh, çok sıkıcıydı..

Gülümseyerek gelip yatağa oturdu.

BH: O kadar da değil..

Gömleğini tutup kendime çektiğimde yatağa uzanmıştı.

HW: Konuşsana bir az.. bugün sesini çok az duydum..

BH: Ne konuşayım?

Dudaklarımı bir birine bastırdım.

HW: Bilmem.. söyle işte bir şeyler..

Sessizlik oluştuğunda ona döndüm.

HW: Okula geldiğimde sürekli pencereden dışarı bakıyordun. O sırada ne düşünüyordun, mesela?

BH: Hmm... Aslında, bir çok şey düşünüyordum. Mesela, üstüme atılan bu iftira temizlenecek mi? Sonsuza kadar her kes bana nefret mi edecekti? Bana inanacaklar mıydı? Böyle şeyleri çok düşünüyordum..

HW: Çok az kaldı. Sadece bir fırsat.

Kalkıp oturduğumda, o da oturup bana baktı.

HW: Sonuna kadar bekleyeceğine söz veriyor musun?

Gülümseyip başını salladı.

BH: Bekleyeceğim..

Aramızda milimler kalacak şekilde yaklaştığımda yutkunmuştu.

HW: Kalp atışlarını duyabiliyorum..

Mesafeyi kapatıp dudaklarını öptüm ve geri çekildim.

HW: Bakma öyle..

Kızarmaya doğru giderken, bakışlarını kaçırdı. Tekrar öptüğümde yine şaşkınlıkla bana bakmıştı.

HW: Çok şirindin, dayanamadım..

Yataktan kalkıp kitaplığına baktım. Gözlerim resim defterini gördüğü gibi hemen elime almıştım.

İlk başlarda güzel resimlere bakarken, sonradan kendi resimlerimi görüp şaşırmıştım. Başımı kaldırıp ona baktım.

HW: Beni nasıl çizebiliyorsun?

Omuz silktiğinde tekrar yanına oturdum.

HW: Sence de karşılık vermen gerekmiyor mu?

Yaklaşıp tekrar öptüğümde bir kaç saniye sonra karşılık vermişti. Heyecanlanmaya başlamışken kapı tıklandığında hızla ayrılmıştık. Kalkıp açtığımda karşımda Ji Won'u görmemle sinirlenmiştim.


HW: Ne var ya, ne var?

Gözlerini kırpıştırdı.

JW: Gidiyoruz diyecektim, unnie..

Nefesimi verdim.

HW: Tamam, geliyorum..

Kapıyı kapatıp Baek Hyun'un yanına gittim. Bakışlarımız kesiştiğinde gözlerini kaçırmıştı.

HW: Sarılmayacak mıyız?

Başını sallayıp ayağa kalktığında sarılmıştık.

HW: Bunu saymıyorum. Yarım kaldı..

BH: Bilerek mi yapıyorsun bunu? Kalbime kastın mı var?

Geri çekilip sırıtarak gözlerine baktım.

HW: Tabii ki de bilerek yapıyorum. Alışman için sürekli tekrarlamamızı söylemiştim..

BH: Hae Won, lütfen..

HW: Tamam..

Elimi kalbinin üstüne koyduğumda ne kadar hızlı olduğunu hissetmiştim.

BH: Onu öyle hızlandıran sensin..

HW: Biliyorum..

BH: Egolu..

HW: Benim yüzümden hızlandığını biliyorum. Yani bu ego sayılmıyor ki.. neyse, gidelim artık..

Odasından çıkıp kapıya geldiğimizde bile hala konuşuyorlardı.

B.A: Tekrar bekleriz.. araya mesafe koymayalım, lütfen.. sık sık görüşelim..

JW: Bence, bu gidişle zaten sık sık görüşeceğiz..

Kulağıma fısıldayıp imayla gülümsediğinde kaşlarımı çattım.

A: Bir dahaki sefere de siz gelin. Artık gidelim.. görüşürüz..

Her kes bir birine veda ederken, son kez Baek Hyun'a gülümsedim ve evden ayrıldık.


UtangaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin