Tanınmayacak haldeydim. Buna emindim. Amaçlarına ulaşmışlardı. Artık kesin bir süre dans edemeyecektim.
Tam bir sopa darbesi daha yiyecekken beklediğim darbe gelmedi. Ama bir yumruk sesi duydum. Zoraki bir şekilde gözlerimi açtığımda ise beni döven...
Uyandığımda bacağımın üzerinde kanlı bir el beklemiyor olacağım ki korkudan yerimden sıçramıştım.
Elin sahibine baktığımda göz altları mosmor, üzeri yırtık ve çoğu yerleri çizilmiş bir Mingi görmüştüm.
Gözlerim şoktan sonuna kadar açıktı. Dün o kadar kişiyi alt etmiş Mingi bugün kim bilir kaç kişinin arasına dalmıştı.
"Mingi."
Normal bir sesle söylemiştim fakat bir kıpırdama yoktu. Korkmaya başlamıştım.
"Mingi!"
Bu sefer bağırarak ve başını sallayarak söylemiştim.
Gözleri yavaş yavaş açılıyordu. Tam olarak açtığında kalktı ve bana baktı.
"Yunho, iyi oldun mu? Daha iyi misin? İlaçlar iyi geldi mi?"
Peş peşe söylediği sorulara karşı gözlerimi ona sinirli bir şekilde dikmiştim. Bu halde bir de beni mi düşünüyordu? Bu çocuk delirmişti!
"Bu halde beni mi düşünüyorsun? Asıl sen iyi misin? Şu haline bak! Her yerin kan içinde, bazı yerlerin mosmor!"
"İyiyim tamam mı? Şimdi cevap ver iyi misin? İyi geldi mi ilaçlar?"
"Evet iyi geldi. İyiyim yani. Kimle kavga ettin sen? Bu hal ne?!"
"Dün seni dövenleri arkadaşıma söylemiştim. O da bulmuş onları. Tek gittim yanlarına. Dövdüler işte."
"Niye böyle bir şey yaptın? Ya seni öldürselerdi? Ölmek mi istiyorsun? Hem de benim yüzümden!"
"Senin yüzünden değil!"
"Hayır öyle! Başka ne yüzünden olacak?"
Oflayıp başımı bacağına koydu. Bunu yaparken yavaş ve dikkatliydi. Sanırım canımı acıtmak istememişti.
Saçlarıma dokundu ve gözlerini kocaman açtı.
"Saçların çok yumuşak! Oynayabilir miyim? Lütfennn!!"
Çok tatlı görünüyordu. Gülerek 'Tamam' dedim ve dikkatlice oynamaya başladı.
"Sen beni merak etme. Bana bir şey olmaz."
"Nesin ölümsüz falan mı?"
"Hayır. Sadece kendime dikkat ediyorum."
"Ne alaka?"
"Bilmem."
Konuşma giderek saçma oluyordu. Konuyu değiştirdim.
"Mingi."
"Hım?"
"Sen her gün beni döven çocuk değil misin? Sen Mingi bedenine giren başka biri falan mısın?"
"Hayır. Sadece seni çabucak iyileştiriyiyorum. Böylece hemen tekrardan seni dövmeye başlayacağım."
"Ne?!"
Yüzüme uzunca baktı ve bir kahkaha attı. Ben hâlâ şaşkın bir suratla onun güldüğü için kaybolan gözünü ve kalp şeklini almış dudaklarını izliyordum.
"Şaka yaptım. İnandın mı hemen?"
"Ne yani beni dövmeyecek misin?"
"Dövmemi mi isterdin?"
"Ah hayır öyle değil. Yani neden diye merak ettim. Ne oldu da dövmeyeceksin? İllaki başka birinden dayak mı yemem gerekiyordu senin beni dövmemen için? Bilseydim daha er-"
Parmağını dudağıma bastırdı ve konuşmaya başladı.
"Ne çok konuştun ha! Yani hayır artık içimden seni dövmek gelmiyor bu kadar. Konu kapanmıştır."
"Peki..."
Mingi saçımı okşarken gözlerimi kapattım. Bir süre sonra Mingi'nin parmakları durmuş aşağı kaymıştı. Gözümü açtığımda kafası arkaya doğru kaymış uyuyan bir Mingi gördüğümde sessizce güldüm.
Çünkü çok tatlı görünüyordu.
Ne diyordum ben?
Mingi'nin bacağından yavaşça kalktım. İlk günden ağrılarımın çoğu geçmişti. Fakat suratımın halini bilmiyordum. Kim bilir nasıldım...
Mingi'yi yavaşça geriye çektim ve yastığın üzerine başının gelmesini sağladım. Daha sonra bende yanına yattım.
______________________________________
Sizi seviyorum...💙💙
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yunho nolur hep alnın açık olsun hep öyle olsun NOLUR LÜTFEN
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ya Mingi tam bir bebeksin karpuzu taşırken nasıl da mutluydu skxhmdbxnshx