Yazar notu: Selam!
Kendime not; bu bölümü saat 19.40'ta paylaştım. Sizler de okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazabilirsiniz.
*
BÖLÜM 22
Sabahın erken saatlerinde uyanıp Sarp'la yaşadıklarımız üzerine konuşmamızın ardından kafamı koyduğum gibi uyudum ve öğlene doğru uyandım. Çekyattan kalktım ve dolabımdan evde giymelik kıyafetler, tişört ve tayt, çıkardığım gibi odamdan çıkıp banyoya gittim.
Her zamanki gibi kapıyı kilitledikten sonra giyeceğim kıyafetleri lavabo tezgâhının üzerine koydum ve üzerimdeki dün geceden kalma kıyafetlerden kurtulup kirli sepetine attım. Anadan doğma kaldığımda duşun altına girdim.
Şampuanımı elime alıp avuç içime sıktım ve saçlarımı iki elimle masaj yaparak köpürttüm, sonra da duruladım. Aynı işlemi birkaç kez tekrarlayarak saçlarımı yıkarken, bir yandan da dün gece yaşananları düşünüyordum.
Sarp'la yaşadıklarımızı.
Hâlâ bir rüya gibi geliyordu. Düzeltiyorum, bir kâbus. Ama olmadığını biliyordum. Nereden mi? Hâlâ ellerini göğüslerimde, parmaklarını göğüs uçlarımda hissedebiliyordum. Tadı damağımda, hırlamaları kulaklarımdaydı. Bunlar soyut, göğüslerimin altında iç çamaşırı hizama kadar uzanan aşk ısırıkları ise somut kanıttı.
Dün gece olanlar ne bir rüya, ne de bir kâbustu. Gerçekti. Gerçekten yaşanmıştı.
Dün geceye kadar Ulaş dışında kimseyle bedenimi paylaşmamıştım, bedenimin, aklımın ve ruhumun tek sahibi oydu, bunu o da biliyordu, ben de.
Ama artık değildi.
Her ne kadar bedenimi Sarp'la paylaşmış olmaktan pişman olsam da biriyle paylaşmış, paylaşabilmiş olmaktan pişman değildim. Çünkü bu iyileşme sürecinin bir parçasıydı.
Daha önce hiç Ulaş'tan başka biriyle birlikte olmamıştım. Denemediğimden değil, denemiştim ama hiçbir denememde öpüşmesinin ilerisine gidememiştim. Hiçbir erkek bana, bedenime, Ulaş'ın hissettiklerinin çeyreğini hissettirememişti.
Sarp hariç.
Dün gece benim için bir milattı, çünkü arzunun ne demek olduğunu öğrendiğim günden beri ilk kez Ulaş'tan başka birini arzulamıştım. Arzulayabilmiştim. Ve bu umut vaat ediyordu. Günün birinde, bedenim gibi aklımı ve ruhumu da başka biriyle paylaşabileceğim umudu.
Bu umudu bana verenin Sarp Kunter olması ise gökkuşağının yağmurdan sonra çıkması gibiydi.
Saçlarımdan sonra vücut jelimle vücudumu da yıkayıp duruladım ve duşakabinden çıktım. Kapının arkasındaki askılıktaki havlumu alıp saçımı ve vücudumu kuruladım, sonra da kıyafetlerimi giydim.
Kapının kilidini açıp banyodan çıktım ve sesleri takip ederek salona ilerlediğimde Enes, Giray ve Kubi koltuklara yayılmış, televizyon izliyorlardı.
İçeri girdiğimde üçünün de başları bana çevrildi. "Senin ev arkadaşın olup her gün bu manzaraya şahit olmak vardı be," dedi Giray, beni baştan aşağı süzerek. Ses tonu kıskançlıkla doluydu.
"Görmediğin bir şey sanki," dedim gözlerimi devirerek. "Her gün işyerinde görüyorsun zaten beni."
"O taytla değil ama," diye karşılık verdi, tayt bir farklılık yaratıyormuş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENİMDEKİ İMZA (İMZA SERİSİ #1)
RomanceO, Ateş'ti. Bense, ortalığı Ateş'e veren kızdım. Canlı canlı yanmamız kaçınılmaz, sakınılamaz ve men edilemezdi. NOT: TENİMDEKİ İMZA'YI OKUMAK İÇİN RUHUMDAKİ İMZA'YI OKUMANIZ GEREKMEZ.