Bölüm 12: Şantiye Savaşı

144 6 0
                                    




Dürüst olmak gerekirse, Jiang Chen bir süredir evinde değildi.

Yakın geçmişte hiçbir şey başarmış gibi hissetmediği için eve bir süredir gidemiyordu.

Bu nedenle ailesini düşününce daha da utanmış ve suçlu hissetmişti. Evden uzak kaldıkça onlar ilgilenmediği hali bile suçluluğunu her gün artırıyordu.

Ama onca acı verici zamandan sonra şimdi, sonunda bir şey başarmıştı. Konaktaki altın en az bir milyon dolar belki daha fazlası değerindeydi. Wanghai Şehrinde bir daire satın almak hala yeterli değildi, ancak ailesini desteklemek ve küçük bir yaşamı sürdürmek için yeterliydi.

Ayrıca bankanın kasasında henüz dokunamadıkları milyarlarca dolarlık bir servet onu bekliyordu.

"Ne hakkında düşünüyorsun?" Sun Jiao elini Jiang Chen'in önünde salladı.

[Ayrıca bir kız arkadaşım var.] Jiang Chen, Sun Jiao'nun elini tutarken gülümsedi ve kusursuz ele dikkatle baktı.

"Sadece sana bir yüzük takmalı mıyım diye düşünüyordum."

Sun Jiao ne yapacağını bilemeden aklı uçup giderken yüzü de hemen kızardı. Çoğu zaman cesur olmasına rağmen utangaç yanını gösterdiği durumlar oluyordu.

Jiang Chen, düşüncelerini hatırlarken güldü.

Kısa süre sonra bulaşıklar temizlendi ve organize edildi. Sun Jiao'nun nasıl temizlik yapıldığını bildiğini ilk kez fark etti. Bu düşünce onu oldukça mutlu etti.

Aslında bulaşıkları yıkamaya Yao Yao başlamıştı. Jiang Chen de bulaşıkları yıkayanın önce Yao Yao olması gerektiğini tahmin edebiliyordu. Muhtemelen bu konuda fazla suçluluk hissetmek istemediği için Sun Jiao onu takip etmişti.

Bu ikilinin mutfaktaki hallerini görünce garip bir his canlandı.

[Evin babası olma duygusu bu olmalı.]

Planlama konuşmaları bulaşıktan hemen sonra başladı. Sun Jiao, toplantının yatakta yapılması konusunda ısrar etti. Jiang Chen bu güzel kızın gün geçtikçe tembelleştiğini ima ederek onunla alay etti.

Biraz rahatsız olmasına rağmen Yao Yao da yatakta yatıyordu. Jiang Chen'in kendisi için yeni satın aldığı gömleğini ve şortunu giydi. Yataktaki tek erkek gözlerini küçük kızın vücudundan uzak tutmaya çalışırken modern dünyaya geri döndüğünde birkaç kadın kıyafeti alması gerektiğine karar verdi.

Giysilerdeki Jiang Chen'in hafif kokusu toplantı boyunca Yao Yao'nun aklının başka konulara kaymasına sebep oldu. Arada sırada sebepsizce gülümsedi ve kızardı. Bu başını döndüren tuhaf duyguyu ilk kez hissetmesiydi.

"Önce kasaya nasıl girilir?..Küçük kızımıza kısaca açıklıyorum."

Sun Jiao, tam-duyusal bilgisayarını çıkarıp parmağını bir kalem gibi tutarak üç boyutlu görüntüyü gösterdi.

"Yeraltı garajından güvenlik tüneline giriyoruz. Daha sonra zombi dolu büyük salondan kaçınıyoruz ve bizi kasanın ön kapısına götürecek olan bodruma giriyoruz. Bu rotayı daha önce kullandım, bu yüzden nispeten güvenli olduğunu düşünüyorum. Üzerinde bir şifreli kilit olan garaj kapısıda burada. Ne düşünüyorsun, açabilir misin? " Sun Jiao cümlesini bitirirken Yao Yao'ya baktı.

Savaştan önceki güvenlik sistemiyse, açabileceğime oldukça eminim. Ancak hazırlanmak için iki güne ihtiyacım var. Yazılımın bir kısmı önceden yüklenmeli "küçük kız prizmadan şemaya bakarken oldukça ciddiydi.

I have a Mansion in the Post-Apocalyptic World-TÜRKÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin