1. Bölüm

2.8K 227 36
                                    

Derin bir uykudan uyandı ve köşkün yatağında yattığını farketti, evlenene kadar yaşadığı yer. Vücudu, küçük bir çocuğundu.

Rihannan yataktan yuvarlandı ve aynaya baktı. Tekrar 12 yaşında olduğunu anlayana kadar gözleri ardına kadar açıldı.
Annesinin öldüğü zaman.

"Geçmişe geri mi döndüm?"

Ama şok içindeydi beyni bu yaşananları inkar ediyordu. İnanamadı. Ya rüya ya da ölüm nehrini geçmeden önce geçmişini görüyordu.

Güneşin doğduğunu görünce gerçekleri kabul etmek zorunda kaldı.

Geri dönmüştü. Gerçekten öyleydi. 12 yaşındaydı.

İnanılmaz bir gerçekti. Yatağa yattı ve sessizce kapıyı izledi. Eğer hepsi gerçekse kapı açılacak ve hizmetçisi, Mary -bebekliğinden beri ona bakan kişi- içeri girecekti. Mary onu her gün uyandırırdı ta ki yanlış bir suçlama yüzünden köşkten kovulana kadar.

"Hanımefendi?"

Çok geçmeden kapı açıldı ve Mary içeri girdi. Şaşırarak sabahın köründe uyanık olan küçük Rihannan'a baktı.

"Hanımefendi, bütün gece ayakta mıydınız? Aman tanrım, tüm gece uyumamışsınız!"

Mary Rihannan'a doğru koştu ve solgun yüzünü okşadı.

"Anneniz yüzünden değil mi? Üzülmeyin, hanımefendi. Sağlığınız bozulacak..."

"Mary..."

"Evet, hanımefendi?"

Rihannan Mary'e baktı, uzun zamandır görmediği kadına. Annesinin ölümünden sonra babası eve başka bir kadının çocuklarını getirmişti. Rihannan gitgide dışlandı. Mary yanında sonuna kadar duran iki kişiden biriydi. Ancak, üvey kardeşinin mücevherlerini çalma suçundan uzaklara sürülmüştü.

"Seni özledim..."

"Hanımefendi?"

Rihannan boğuk bir sesle:
"Mary, seni gerçekten çok özledim,"

Mary, sessiz ve derin bir nefes aldı. Sıcak kahverengi gözleriyle küçük Rihannan'ı inceledi ve bu tuhaf şeyleri yakın zamanda annesini kaybettiği için söylediği sonucuna vardı.

"Ah, zavallı çocuk. Dün gece korkunç bir rüya gördün, değil mi?"

Mary Rihannan'ı kucağına aldı ve güzel gümüş rengi saçlarını okşadı.

"Hepsi geçti. Baban ve ben burdayız. Endişelenme. Her şey iyi olacak."

Mary'nin kollarındaki Rihannan geçmişi hatırladı.

'Hayır, bu doğru değil. Babam o kadını getirecek ve benden her şeyimi alacak...'

Geçmişteki anılarını hatırladıkça Rihannan'ın kalbi acı içinde kıvrandı.

"Bakalım, bakalım. Kont yakında geri dönecek. Gerçi cenazeden sonra neden aceleyle gitti bilmiyorum. Ama hepsi düzelecek. Kont her zaman senin yanında.

Mary bilmiyordu ama Rihannan Kont'un neden aceleyle gittiğini biliyordu.

Ölü karısının yerin 6 metre altında gömülmüş olduğunu görme şansından önce gayri meşru kızını almaya gitmişti. Bu anın gelmesini hevesle bekliyordu.

"Hanımefendi, önce yüzünüzü yıkayın..."

"Mary, ondan önce, avukatı arar mısın?"

Şaşırdı, Mary kaşlarını kaldırdı. Rihannan'ın buz mavisi gözlerine baktı ve sordu, "Avukat? Ned'den mi bahsediyorsun?"

"Neden birden avukata ihtiyacın oldu?"

"Marry, zamanımız tükeniyor. Ned'le babam gelmeden bir şeyi kontrol etmem gerek. Lütfen, ona yanıma gelmesini söyle."

Mary'e göre avukatlar anlaması zor insanlardı, özellikle de asiller. Ned her zaman köşkün sahibi Kont Alessin'le meşguldu. Yani böyle bir kız neden birden avukatla konuşmak istiyor? Ne olursa olsun, Mary'nin genç leydinin bu ciddi isteğini reddetmeye niyeti yoktu.

"Tamam, avukata haber vermesi için birini göndereceğim. Biraz bekle lütfen."

Mary odadan ayrıldıktan sonra Rihannan aklını karıştıran düşünceleri toparladı. Bugün annesinin cenaze töreninden sonraki gün yani babasının eve gayri meşru çocuğunu getirdiği gündü. Ayrıca Rihannan'ın şanssızlığının başladığı gündü.

Belki de geçmişe ikinci hayatını yaşamak için dönmesi tanrının merhametiydi.

Eğer öyleyse tanrı tarafından verilen bu fırsatı kaçırmayacaktı.

Rihannan dudaklarını birbirine yapıştırdı, buz mavisi gözleri azimle parlıyordu.

I Don't Want To Be Loved ʚNovel ÇeviriɞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin