2.0

2.2K 285 240
                                    

(BÖLÜM ŞARKISI, KULAKLIKLA DİNLEMENİZİ ÖNERİRİM)

Everytime I dare to love it hates me,

Ne zaman sevmeye cesaret etsem beni nefret ettiriyor

Twenty One

Beş Yıl Sonra

"Kendine dikkat et." Arkamı dönmeden cevapladım. "Sen de öyle."

New York'un ıssız sokaklarında asilce yere düşen yağmur damlalarını izliyor, bir yandan da kulaklığımı takmış müzik dinleyerek eve gidiyordum. Hava soğuktu üstüme aldığım manto yeterli olmuyordu.

Siyah uzun saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Kahverengi topuklu ayakkabılarım, oluşan minik su birikintilerini dalgalandırıyordu. Saate baktım, henüz sekiz olmuştu. Derin bir nefes alarak etrafa baktım. O... muhtemelen burayı çok severdi.

Sonbahar olduğundan mıdır nedir, kafeler tıklım tıklımdı. Benim gibi dışarıda olan insanlar bir elin parmağını geçmiyordu. Evet, bugün ofisteki iş arkadaşlarım da böyle bir kafeye geleceklerdi. Beni de davet etmelerine rağmen, pek sıcak gözle bakmamıştım bu teklife.

Yalnız olmayı severdim bir kere, kalabalık ortamlarda çene çalmak pek bana göre değildir. Yanımda sadece o olsun isterdim oysa, ne az, ne çok.

Ben Lalisa Manoban. On dokuz yaşından beri kendini New York'un kalabalık sokaklarında kaybeden, hiç arkadaşı olmadan aylarını, hatta yıllarını geçiren bir avukat. Sadece bu. Kimsesiz, bir sevgi kırıntısından yoksun.

Ben Lalisa Manoban. Sevdiği, değer verdiği herkese arkasını dönmüş, geleceği için iyi olanı isterken yalnızlığa mahkum olmuş henüz yirmi dört yaşında olan küçük bir kadın. Hayatın güçlüğünü yeni yeni anlayan, küçük bir kadın.

Yağmurun şiddeti git gide büyürken, başımın ağrıdığını fark ettim. Evet, diğerlerinden uzak durarak iyi bir iş çıkartmıştım, yine ve yine.

Hem, beni kafe kesmezdi. Yorucu bir günün ardından kafeye gidip lak lak edemezdim.

Bana daha hareketli bir şeyler lazımdı.

Eve gider gitmez kendime bir kahve yapmış, damağımla buluşan sert ama sıcak tat ile iç çekmiştim. Dışarıya baktım, yağmur yağmaya devam ediyordu. Muhtemelen sabaha kadar sürerdi.

Ve ben, yağmurdan nefret ederdim.

Şey, onu en son gördüğümde de yağmur yağıyordu çünkü.

Bilirsinizdir belki, yağmurun ardından bir sürü güzel şeyin olacağı düşünülür. Önceden olan kötü anıları, olayları silip süpürdüğü ve yerlerine daha güzellerini getirdiği söylenir. Ancak bu söylentiler, palavradan başka bir şey değil.

Çünkü o gün yağan yağmur geleceğimi mahvettiği gibi, geçmişimi de silip süpürmüştü.

Bu zamana kadar hep kaçmışımdır yağmurdan, güvenmemişimdir ona. Ancak bugün ilk defa,

Yağmura karşı gelmek istemiştim.

Hızla ıslanan saçlarımı kuruttum ve kendime çeki düzen verdim. Güzel bir kıyafetimin olup olmadığına bakmak için dolabımı araladığımda, gördüğüm şey ile anılarım, gözlerime doluştu.

"Hey Lisa, mezuniyet için ne giymeyi planlıyorsun?"

"Bilmem?" dedim gülümseyerek. "Kot pantolon?"

FяεαkあLιsκοοκHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin