Sabahın erken saatleriydi, resim defterimde bir şeyler karalıyordum her zamanki gibi. Ardından telefonuma gelen bildirimle irkildim, mesaj grubumuzdandı.
Sena: Sizi uyku tuttu mu ya?
Berk: Beni tutmadı ya
Ali: Bende de durumlar aynı
Arda: Ben biraz uyudum ya ama yine de normal günler gibi değildi.
Ali: Sena knk sen bilirsin burçlarımızdan fln mı sjfsjfsjfjfsj
Berk: SDJHFHSDSHJFS
Sena: Siz geçin dalganızı çoğu tutuyor.
Arda: Ne boş yaptınız ya
Ali: Biraz erken çıkalım mı bugün ya okula gitmeden biraz dolanırız?
Berk: Bana uyar
Sena: Bende varım
Arda: Olur aslında
Ali: Her zamanki yerde buluşalım 15 dk ya
Berk: tm
Sena: olur
Arda: 10 dk ya ordayım.
Mesajların ardından üstüme kıyafetlerimi geçirip anneme haber verdikten sonra evden çıktım.
Her zaman buluştuğumuz kafeye giderken kulaklığımda Suzan Hacıgarip - Bir Adam çalıyordu.
"Kaç dünya eder sevgin Ya da kaç okyanus ellerin
Ben severim sen bilmezsin ki zaten Bildiklerin de ben değilim..." Diyordu şarkıda.
Kafeye girdiğimde içerisi diğer günlere nazaran daha kalabalıktı, aldırmadan boş bir yere oturdum ve bizimkilerin gelmesini bekledim. Beklerken sosyal medya da gezinmek en azından yüzümü gülürmüştü bir nebze, 15 dakikanın ardından içeri Berk girdi, içerinin bu kadar kalabalık olması onu da şaşırtmıştı, biraz göz gezdirdikten sonra beni görüp yanıma geldi, oturur oturmaz
"Burda düğün falan mı var lan bu ne?" dedi, "Lan saat sabahın 7'si ne düğünü?" dedim.
"Sende haklısın" dedi ve bir garson çağırdı, yanımıza gelir gelmez ikimizde birer çay istedik.
Kısa bir süre sonra Ali ve Sena'da içeri girdi. Bu kalabalık onların pek dikkatini çekmemişti bizde biraz şaşırdık, onlar geldiğinde bizde Berk ile çayımızı bitirmiştik, herkes birer çay söyledi. Ardından sorduk burası çok kalabalık değil mi dedik Ali ve Sena'ya, "Duymadınız mı bugün burası kapanıyormuş, herkes son defa görmek için gelmiş." dediler. Berk "Ne?" diye bağırdı. Herkes bizim olduğumuz masaya baktı, Berk mahcup bir şekilde özür diledi, herkes masasına döndükten sonra merakla Sena'ya döndük. "Bende nedenini bilmiyorum ama sosyal medyada paylaşılmıştı." dedi. Bir garson çağırıp nedenini sorduk. "Cafe sahibi kapatma kararı almış, İstanbul'da başka bir yer açacakmış" dedi. Teşekkür edip garsonu yolladıktan sonra hepimiz üzüntümüzü belli etmiştik, ne kadar belli etmek istemesekte yüzümüzden ne kadar üzüldüğümüz belli oluyordu, çünkü burası uzun yıllardır beraber buluştuğumuz yerdi. Hepimiz son çaylarımızı içip kalktık ordan, ne kadar üzülsekte derslerimiz vardı, onlara odaklanmamız lazımdı. Okula doğru giderken kimse konuşmuyordu. Ardından Berk'den bir fikir atıldı. "Ya kafe için birşey yapamayız zaten moral düzeltmek için haftasonu kamp mı yapsak, şehir dışında bir 20 kilometre sonra falan bir alan var etrafı ağaçlarla kaplı çok güzel bir yer hem pek bilinmiyor oraya mı gitsek?" Berk'in dediği aslında mantıklıydı hem beraber kafa dağıtırdık. Herkesin kafasına yatan bu fikir onaylandı ve geriye ailemizden izin almak kalmıştı, gün boyu okulda dersten çok, nasıl izin alacağımızı konuşmuştuk. Ailelerimiz gün sonunda izin verdiler çünkü okul yeni açılmıştı biraz kafa dağıtmamız ve telefonları bırakmamız için iyi bir fikir olacağını düşündüler. O akşam whatsapp grubunda konuşup herşeyi kararlaştırdık. Haftasonuna 2 gün kalmıştı. Güzel bir haftasonu olacağına adımız kadar emindik...