1.4K 142 46
                                    

Hastaneye birkaç gündür gitmiyordum bunun sebebi sadece bir haftalık rapor almamdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hastaneye birkaç gündür gitmiyordum bunun sebebi sadece bir haftalık rapor almamdı.

Elimdeki atıştırmalıkları daha masaya bırakmadan çalan telefonum ile irkilmiş ve az daha elimdeki tabakları yere düşürecektim. Dudaklarımın arasından sessizce küfürler savururken telefonu direk açmış ve çıkan bağrışma sesleri ile hemen yüzümü ekşitmiştim. Bağıran kişi Hemşire SeokJin'di anlam veremeyerek ne olduğunu sorduğumda hala bağrışmalar devam ediyordu.

"Bay Kim! Acilen hastaneye gelmelisiniz. Jungkook..-"

"Ne oldu Jungkook'a? Ağzında gevelemesene!"

"Jungkook kendini hemşirelerin dinlenme odasına kapattı ve şimdide kendini öldüreceğini söylüyor. Hiç bir şey yapamıyoruz ama çıkan seslerden anlaşılıyor ki içeride sağlam eşya bırakmayacak."

"Sikeyim böyle işi, bekleyin geliyorum on beş dakikaya."

Hastaneden ayrılalı sadece üç gün olmuştu lakin böyle devam ederse bu rapor işini iptal etmem gerekecekti.

Üzerime hemen beyaz gömleğimi giyip kumaş pantalonumun fermuarını çekip kemerimi bağlamıştım. Üzerime aldığım ceketide giymeden hemen evden çıktığımda garajda park edilmiş öylece duran arabama atlayarak birkaç dakika içinde hastanede olmuştum bile. Evimin hastaneye yakın olmasına sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum lakin yinede işime geliyordu.

Hastaneye girdiğimde beni gören hemşireler hemen başlarını eğerek selam versede benim daha onlara karşılık verecek vaktim dahi yoktu. Asansöre binip sekizinci kata bastığım olduğumda yerde duruyor oraya gittiğimde Jungkook'a bu sefer neler demeliyim? Neler yaptırmalıyım diye geçiriyordum kafamdan. Servise girdiğimde güvenlik bana kapıyı açmış daha sonra beni hemşirelerin dinlenme bölümü olan arka odaya götürmüştü. Jungkook'un buraya nasıl girdiği hakkında kafamı kurcalasamda bunu konuştuğumuzda halledeceğimizi düşünmüştüm. Kapının önüne doluşmuş hemşireleri iterek gitmelerini söylemiş kısa sürede alanın boşalmasıyla derin bir nefes vermiştim. İçeriden gelen bağrışmalardan olsa gerek Jungkook'un şu an fazla sinirli olduğu aşikârdı.

Odanın kapısını yavaşça vurduğumda beni duymamış olacak ki hala devam ediyordu. Bu sefer ses tonumu ayarlayarak gür bir sesle bağırdığımda bağrışmalar kesilmişti.

"Jungkook!"

Sessizlik, kimi insana huzur, kimi insana korku hissettirecek kıvamda bir histi. Sesler kesildiğinde şaşırmıştım lakin en çok şaşırdığım şey bu değildi. Kapının kilidi birden açılmasıyla beni içeriye çekmesi bir olmuş. Hemşirelerin çığlıkları kulağımı doldurmuştu. Başımı yavaşça kaldırdığımda önümde her yeri kanlı vaziyette duran bir Jungkook ile ne yapacağımı şaşırmıştım. Hemen kendimi toparlamış ve Jungkook'un bileğinden tutmuştum. Bileğini çeviriyor kesiklerin nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Sikeyim. Ne yaptın kendine Jungkook?"

Birden ağlamaya başlamıştı.

"Taehyung."

Bana sarılmıştı.
İlk defa bana ismimle hitap etmişti.
Asla alışık değildim bu duruma lakin şu an bunları bana söyleyen kişinin gerçekten Jungkook olduğundan bile şüpheliydim.

Ellerimi beline sarmış aynı bana sarıldığı gibi ben de karşılık vermek istermişcesine sarılıyordum.

"Taehyung, neden o yangından kurtarmadın beni? Neden beni orada ölüme terk ettin?"

O an cidden kanıtlamıştım kendime, o Jungkook'tu. Uzun zamandır yapamadığım, başaramadığım şeyi saniyeler içinde gerçekleşmişti. Jungkook'u bulmuştum. Onu gerçekten bulmuştum lakin söylediği kelimeleri ağladığı için kelimeleri yutuyor, ağızında geveliyordu.

"Anlayamıyorum ne demek istiyorsun Jungkoo-"

"Benim adım Jungkook değil seni orospu çocuğu. Ben Seong-Woo tanrım neden bana sarılıyorsun çek pis ellerini üzerimden."

Arkamdaki boy aynasından kendini gördüğünde öylece aynaya bakmış. Ardından büyük bir çığlık kopararak bayılmıştı.

Bu Jungkook'un altıncı kişiliğiydi.
En azından kendisi numarasını kendine vermişti. Bu kişiliğinde obsesif kompulsif hastalığı vardı. Aşırı titiz ve temizlik takıntısı olmasıydı genellikle bu kişiliği nadir ortaya çıkardı.

Düşüncelerime dalmışken kapının kilidini hızlıca açmış ve içeriden gelen hemşirelerin bana yardım etmesiyle odasına taşımıştık. Sadece karnında birkaç çizik vardı onun dışında herhangi bir yerinde sorun görünmüyordu. Jungkook'un gözetim sürecini ele almak için raporlarımı iptal etmiş ve gece boyunca Jungkook'un odasında öylece onun uykuya daldığında sayıkladığı kelimeleri not etmiştim. Kelimelerin arasında en çok dikkatimi çeken tek bir kelime vardı.

'Taehyung.'

-Bölüm Sonu-

Sadece bu fici yazıp bitirmek için girmeyi planlıyorum. Umarım ki hoşuna giden bir bölüm olmuştur.
Kendine iyi bak lütfen seni seviyorum hoşçakal.

EIGHT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin