11

812 90 88
                                    

Kim Namjoon'dan mesajı alalı üç gün geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kim Namjoon'dan mesajı alalı üç gün geçmişti. Bu arada pek bir şey olduğuda söylenemezdi. Ben işe gidip geliyor, yeni hastalarım ile tanışıp durumu analiz ediyordum. Şimdi de işlerim bitmiş ve çıkış saatimin geldiğini görünce vücuduma vuran rahatlama hissi ile gözlerimi sıkıca yummuş ve iyice gerilip, esnemiştim olduğum yerde.

Jungkook'u bir türlü görme fırsatım olmamıştı. Nasıl olduğunu Jimin'e sorduğum zaman her zaman 'Sadece sürekli bekleyeceğim diye sayıklıyor.' demesi idi. Neyi beklediğini biliyordum ya da sadece tahmin ediyordum. Ona, onu oradan çıkaracağımı söylediğim andan bahsediyordu, beni beklediğinden. Hâlâ sözümü unutmuş değildim. Sadece doğru zamanı ve planı yapmam gerekiyordu.

Kafam bu düşünceler ile dolmuşken en sonunda masamdan kalkmayı akıl edebilmiş, az önce imzaladığım dosyaları elime alarak kitaplığıma koyup çıkmak için kapıya yöneldiğimde benden önce davranılarak kapı açılmış, gelen hemşire ile tek kaşımı kaldırarak gözlerimi üzerinde gezdirmiştim.

"Buyrun?"

Gözlerindeki telaş beni de heyecan ve tedirginlikle alevlendirirken bana "Çıkış saatiniz biliyorum Bay Kim ancak sizi Bay Park çağırıyor. Jeon Jungkook çileden çıkmış durumda!" diyerek kolumdan tutarak beni odadan çıkarmış ve peşinde süreklemeye başlamıştı.

İçimdeki heyecan ve tedirginliğin yerini saf korku alınca adımlarımı hızlandırarak koşar adım Jimin'in yanına gitmek için merdivenleri kullanarak iki kat çıkmış, sonunda servisin önüne geldiğimde bana kapıyı açan sorumlulara baş selamı vererek içeriye girmiştim. Daha Jimin'i sormadan bile gelen bağırışlardan nerede olduğunu anlamış, hızlıca 808 numaralı odaya girerek arkası dönük Jimin, görüş açıma girmişti bile.

Ben konuşmadan az önce beni çağıran hemşire "Bay Kim geldi" diyerek Jimin'e haber verirken bir anda bağırışlar kesilmiş, Jimin kenara çekilerek taş zeminde oturan, bilekleri ve parmakları kan içinde olan Jungkook'u görmemi sağlamıştı. Jungkook'un işaret parmağı 'C' şeklini almış, tam ortasından parmağını kopartmak istercesine ısırıyordu. Hızlıca yanına çömelmiş yatıştırıcı bir ses tonunda;

"Sakin ol Jungkoo-"

Dudaklarının arasında olan parmağı yüzünden boğuk ve biraz anlaşılmaz çıkan sesi ile benim sözümü kesmiş ve "Onları odadan çıkar T-taehyung." demişti. Hemen kafamı arkaya çevirerek gür sesimle içerideki personelden tut hemşireye kadar herkesi odadan çıkarmış, sadece ben ve Jimin odada kalmıştık. Elim, Jungkook'un hâlâ ağızında duran parmağına gitmiş, yavaşça ağızından çekmiştim.

Ellerini sıkıca tutarak gözlerimi kollarına indirdiğimde kolunda birçok ısırık izi ve kanama olduğunu gördüm. Görünüşe göre öyle kuvvetli ısırmıştı ki ince derisi bile buna dayanamayıp soyulmuştu. Onu bu halde görmek bana iyi gelmiyordu. İstemsizce kollarındaki kanlı yaralara dudaklarımı tek tek bastırmış, yanağımı onun avuç içine yaslamıştım.

EIGHT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin