18

508 59 14
                                    

(UYARI: Bu bölümde taciz, şiddet barındıran içerikler mevcut rahatsız olacaksınız lütfen okumayınız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(UYARI: Bu bölümde taciz, şiddet barındıran içerikler mevcut rahatsız olacaksınız lütfen okumayınız.)

İşler daha çok garipleşiyordu. Liss'in söyledikleri ile donakalırken belki de her şeyin çözülmesi için en önemli şeyi tam da avuçlarımın arasına bırakmıştı. Onlar hâlâ sarılıyorken konuştuklarına kulak misafiri oluyordum.

"Sen nereden b-buldun beni?" Avuçlarının arasına Liss'in yüzünü alarak baş parmağı ile yanağını okşuyordu. Gözleri hâlâ dolu ve ağlıyordu. Liss'in de ondan farkı yoktu.

"Onun sayesinde." diyerek beni işaret parmağı ile göstermişti. Jungkook'un kuzgun, dolu gözleri anında beni bulduğunda buruk bir gülümseme sunmuştu bana daha sonra hemen gülümsemişti. Onu mutlu mu yoksa üzmüş müydüm anlamamıştım yine de bu düşüncemi sonraya bırakma kararı aldım.

"Liss, seni kısa süreli burada tutmak zorundayım biliyorsun. Gitmeliyiz."

Ağlaması şiddetlenmişti. Yüzünü Jungkook'un avuçları arasından kurtararak yüzünü boynuna gömmüştü. Jungkook elini Liss'in saçlarına atarak okşuyor, sırtını sıvazlıyordu. Bir süre sonra Liss olduğu yerden doğrularak kalkmış gideceğine dair konuşmuştu.

"Şimdilik g-gidiyorum ama söz sonra hemen geleceğim söz."

Jungkook korkuyla ayağa kalkmış başını iki yana sallamıştı. Gitmesini istemiyordu ve zorluk çıkaracak gibiydi.

"Gidemezsin! Beni burada bırakamazsın."

"Jungkook, gitmeli eğer gitmezse bundan sonra hiç gelemeyebilir."

Dediklerimin ardından bağırmaya başlamış bulduğu her şeyi bize fırlatmaya başlamıştı. Hemşireler direkt odaya girdiklerinde birine Liss'i çıkarmasını söylemiştim. Liss'in çıktığını gören Jungkook daha doğrusu SooMin daha öfkeli bir sinir küpüne dönmüştü.

"Buraya gel Liss! Seni elime geçirirsem öldüreceğim. Duydun mu beni deli kaltak!"

Neden ona bu şekilde bağırdığını anlamamıştım. Hemşirelere Jungkook'a sakinleştirici vurmalarını söylemiş ancak Jungkook o kadar haraketliydi ki onu zaptetmek fazlasıyla zordu. Araya giren personeller yardımı ile sakinleştiriciyi vurmuştuk. İyice gevşeyip dizlerinin üzerine çöktüğünde karşımda SooMin yerine JungSuk gelmişti.

"B-bana ne yaptınız? Sen o zamanki doktorsun! Lütfen bana yardım et."

"Sen..-"

Sözümü keserek "JungSuk! Ben JungSuk, lütfen yardım et bana. Çok korkuyorum." Belki de uzun zaman sonra bu ilkti. Kısa sürede böyle kişilik değiştirmesi olağan dışı bir şeydi.

JungSuk kollarıma atladığında başını göğüsüme yaslamıştı. Sakinleştirici etkisini anında göstermiş olacak ki kollarımın arasına gözlerini kapatmıştı. Her şey normaldi ta ki JungSuk'un gözünden akan gözyaşını görene dek.

EIGHT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin