10

860 83 60
                                    

Sabahın erken saatlerinde kulak tırmalayan lanet telefon alarmımın saçma melodisi kulağımı doldurmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabahın erken saatlerinde kulak tırmalayan lanet telefon alarmımın saçma melodisi kulağımı doldurmuştu. Telefonu yavaşça elime aldığımda saatin 7.45'i gösterdiğini gördüm. Fazla vakit kaybetmeden dün gece sızdığım kanepemden kalkmış, tutulan belim yüzünden güne küfürler savurarak giriş yapmıştım. Banyoya girip rutin işlerimi yaptıktan sonra ılık bir duş alıp üzerimi giyinip evden çıkmak için hazırlanmıştım. Deri, dikdörtgen çantamıda elime alıp evden çıkacağım sırada tekrardan gözüme sehpanın üzerindeki mavi dosya çarpmış. Bir süre dosyayı yanıma alıp almama gibi düşünceler doldurmuştu kafamı ancak anlık olarak istememden dolayı dosyayı çantama koyup evden çıkarak yakın olan hastanenin yolunu tutmuştum.

Kısa bir yürüyüş ardından hastaneye varmam ile hastanenin önünde elindeki ikinci mavi dosya ile bekleyen ve sürekli kolundaki ince gümüş saati kontrol eden bir adet Sulli görmem ile ister istemez gerilmiştim. Sulli'nin bakışlarının en son odağı ben olduğumda onun da en az benim kadar gergin olduğunu anlamıştım. Yavaş adımlarla ona doğru yürüdüğüm sırada o da bana doğru gelmeye başlamış, en son ikimizde karşı karşıya kaldığımız sırada Sulli söze girmişti.

"Dün beni aramayınca sana sormadan direkt dosyanın ikincisini bulup çıkarttım umarım kızmamışsınızdır Bay Kim."

Gözlerimi bana uzattığı dosyadan çekemiyordum. Daha yeni okuduğum dünkü dosya yüzünden hâlâ kafam allak bullak iken şu an ikincisini okumaya henüz hazır değildim. Elimi uzatıp dosyayı aldığımda direkt dosyayı deri çantama koymuştum.

"Hayır kızmadım aksine teşekkür ederim. Seni de yormuş oldum. Bu son dosya öyle değil mi?"

"Evet Bay kim son dosya ancak size başka söylemek istediğim bir şey daha var."

Başımı onaylarcasına yavaşça sallayarak devam etmesi için onu beklemiştim. Konuşacağı sırada hastaneden yeni çıkan Jimin'i görmem ile gözlerimiz birbirini bulmuş, onun bana el sallaması ile ben de hafif bir tebessüm edip elimi sallamıştım. Sulli konuşmanın sırası olmadığını anlayınca bana tekrardan selam verip hastaneye girmişti.

Jimin yanıma yaklaştığında giden Sulli'ye gözlerini dikmiş, "Umarım konuşmanızı bölmemişimdir." Dedi.

"Ah hayır yeni bitmişti zaten sorun yok."

"Sevindim. Aslında seni bekliyordum Taehyung, Jungkook hakkında konuşmak için."

Kaşlarım havalanmıştı ister istemez. "Bir şey mi oldu Jungkook'a?"

"Hayır bir şeyi yok sadece dün seni çağırdığım sırada bir anda başka birine dönüştü ve ister istemez garipsedim. O an beklemediğim bir durumdu sadece biraz olsun bana yardım edersen çok mutlu olurum."

EIGHT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin