22

398 41 16
                                    

Yerde yatan baygın beden, kanla kaplı giysiler ve odada yankılanan bağrış sesleri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yerde yatan baygın beden, kanla kaplı giysiler ve odada yankılanan bağrış sesleri.

Karnına sapladığı metal alet çok geçmeden Jungkook'un yere yığılmasına ve odadaki birkaç hemşirenin çığlık çığlığa bağırmasına neden olmuştu. Yere yığıldığı gibi yanına koşar adım geldiğimde gözlerimin yandığını hissetmiştim, ağlıyordum.

Benden önce davranan doktorlar beni olay yerinden çıkarmak için omuzlarımdan tutarak kaldırdıklarında ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Odadan çıktığımda ciğerlerimin yandığını hissediyordum, nefes almaya ve sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Gözlerim bulanık olduğu için çok bir şey gördüğüm söylenemezdi ancak bana hızlıca yaklaşan bedeni bet görebiliyordum, Hoseok koluma girmiş olup biteni öğrenmeye çalışıyor gibiydi. O da en az benim kadar şaşkındı.

"Taehyung sakin ol, derin nefes al seni buradan çıkaracağım."

Hızlıca beni servisten çıkardığında çoktan asansöre binip hastanenin bahçesine çıkmıştık. Zihnim hâlâ bulanık, ellerimin titremesinden dolayı hareketlerim kısıtlıydı. Hoseok ellerimi tutmuş gözlerine bakmam için bana seslenmişti ancak nafileydi. Sesler boğuk çıkıyor önümdeki adamın bana ne demek istediğini anlayamıyordum. Kısa süre sonra yanağımda hissettiğim taze acı ile gözlerim far görmüş tavşan gibi açık ve donakalmış şekilde Hoseok'a bakıyordum.

"Üzgünüm ama bana başka seçenek bırakmadın Taehyung. Kendine gelmen gerekiyor."

Nefes alışverişim düzelmiş, dolu gözlerimi elimin tersi ile silmiştim. "J-jungkook nerede şimdi?" evet, dudaklarımın arasından çıkan ilk cümle bu olmuştu.

Hoseok derin bir nefes vermiş başını yavaşça eğip derin bir nefes almıştı, bana iyi olduğunu ve bir süreliğine özel gözetim altında olacağını söylemişti. O an kalbimin durduğunu ve olayları sindirmek için doğru bir zaman olmadığını bilsem bile yeterli değildi. Berbat hissediyor ve Jungkook'u görmek istiyordum.

"Onu g-göremez miyim-"

"Hayır Taehyung, olanlar daha yeni bırak dinlensin. Herkes dinlensin Taehyung, herkesin buna ihtiyacı var."

Sadece başımı sallamakla yetinebilmiş gözlerimi usulca kapatarak dışardaki boğucu hava ile başa çıkmayı hayal etmiştim.

...

-1 Hafta sonra, Jungkook'un ağzından-

Baştan aşağıya sargılı bir beden, kelepçeli eller ve düşünceli bir zihin.

Gözlerimi zorlukla açtığımda neredeyse bir süredir gördüğüm beyaz tavan beni karşılamıştı. Vücudum yanıyor, adeta bana isyan ediyordu. Dudaklarımın kuruduğunu hissettiğimde dilimle ıslatmış, bileklerimin karıncalandığını hissetmiştim. Ellerimi yavaşça haraket ettirmeye çalıştığımda kulaklarıma ulaşan can sıkıcı ses ile gözlerimi bileklerime kaydırmış, ellerimin iki kelepçe ile şu an yattığım hasta yatağına kelepçeli olduğunu görmüştüm. Zihnimde oluşan midemi bulandıracak kadar kötü düşünceler zihnimi işgal ederken hızlıca ellerimi haraket ettirip kurtulmaya çalışmıştım ancak sadece çalışmıştım çünkü asla yerinden oynamıyordu. Ellerimi her haraket ettirdiğimde bedenimde sarsılıyor ve vücüdumun kasılmasına yol açıyordu.

EIGHT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin